Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Emekli Tuğgeneral Dr. Naim BABÜROĞLU

¨Karaoğlan Geliyor¨ özlemi…

Roma İmparatorluğu’nun en başarılı komutanı ve devlet adamı Julius Caesar’dı (Sezar, M.Ö. 100-44). Mısır’ı aldıktan sonra ünü iyice artmıştı. Anadolu’ya geçmiş, Rum Pontus Devleti’ni tahminlerin ötesinde, çok kısa sürede yenmeyi başarmıştı. Bu zaferin hızını anlatabilmek için, Roma’ya gönderdiği mektupta şunları yazdı: ¨Veni… Vidi… Veci…¨ ¨Geldim… Gördüm… Yendim…¨ Kısa sürede elde ettiği bu muhteşem zaferi, bu üç sözcükle tarihe kaydetmişti Sezar.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 25 günde yaklaşık 500 kilometre yürüyerek dünya rekoru kırdı. ¨Adalet Yürüyüşü¨ sonunda, ¨Maltepe Mitingi¨nde görülmemiş kalabalık önünde bir konuşma yaptı. Konuşması, Sezar’ın üç sözcükte anlattığı gibi kısa değildi ama kazandığı zafer aslında şöyle özetlenebilirdi: ¨Yürüdüm… Geldim… Yendim…¨

¨Adalet Yürüyüşü¨, CHP liderine istediği yer ve zamanda savaşı kabul etme inisiyatifi kazandırdı. Kılıçdaroğlu, başlangıçta elde ettiği bu inisiyatifi, yürüyüş boyunca eksilmeyen performansı ve artan kalabalıkla pekiştirdi. Savaşta, inisiyatif önemli bir prensiptir ve inisiyatifi elinde tutan tarafın savaşı kazanma olasılığı yüksektir. ¨Adalet¨, insanlık tarihi boyunca herkesin özlem duyduğu, susadığı kutsal bir simgeydi. Çünkü devletin, her dönemde olmazsa olmaz iki görevi vardı. Biri ¨adalet¨, diğeri ¨güvenlik¨. Türkiye’de, adalete olan güven de zaten yüzde 25-30’lara kadar düşmüştü.

¨Adalet Yürüyüşü¨, baskın etkisi oluşturdu. Hem siyasi iktidar ve hem de toplum, bu denli zorlu bir hamleyi beklemiyorlardı. Kılıçdaroğlu; ani bir kararla, beklenmeyen yer ve zamanda, umulmayan bir cepheden savaşı başlattı. ¨Baskın¨, bir savaş prensibidir ve karşı tarafta şaşkınlık etkisi yaratır. ¨Baskın¨, uygulandığında harcanan enerjinin üzerinde bir başarı sağlar.

¨İnisiyatif¨ ve ¨Baskın¨, moral ve motivasyonu tetikler. Moral ve motivasyon ise en güçlü silahtır. ¨Öğrenilmiş Çaresizlik¨ sendromuna kapılan kitleler, gelecekten umutsuz olan kimsesizler ve sessizler, elde edilen bu moral ve motivasyonla ayağa kalktılar. Biz buradayız dediler, sessiz yürüyüşle kendilerini tanımladılar, çaresiz olmadıklarını anladılar. Bu motivasyon, Maltepe’de öngörülemeyen büyüklükte bir kalabalığı topladı. İnsanlar, ¨yalnızlık ezikliği¨nin kabuğunu yırtmış gibiydi…

Yürüyüşten kısa zamanda bir sonuç beklenebilir mi? Cevap hayır… Ancak, bu yürüyüş savaşın içinde sadece bir muharebe. Savaş ise, birden fazla sayıda muharebenin sürdüğü çetin bir maraton. Bir muharebenin kazanılması ya da kaybedilmesi, savaşın kazanıldığı veya kaybedildiği anlamına gelmez. Önemli olan, muharebeyi değil savaşı kazanmaktır.

“Adalet Yürüyüşü”nün iki stratejik sonucu ortaya çıktı. Birincisi; “Uçurtmaların rüzgar gücü ile değil o güce karşı koydukları için yükseldikleri” gerçeği. Bu yürüyüş, muhalefet, özellikle CHP için önemli bir deneyim oldu. Toplum kesimlerinin de yer aldığı sahanın, ne denli etkili ve sonuç alıcı olduğu bir kez daha görüldü. İkincisi; yürüyüşle, ¨inisiyatif¨ yani “durum üstünlüğü” ele geçirilmiş oldu. Savaş prensipleri gereği bu üstünlüğün savunma ile sürdürülmesi beklenemez. Yani, en iyi savunma taarruzdur prensibi burada da geçerli. Bu bağlamda, Kılıçdaroğlu’ndan toplumun beklentisi kat be kat artmıştır. Çıtanın aşağıya düşürülmesi bir hayal kırıklığı yaratabileceğinden, CHP’nin sorumluluğu da o oranda büyümüştür. ¨Güven, görüp görebileceğiniz en ürkek kuştur. Bir uçarsa bir daha yakalayamazsınız¨ gerçeği, şimdi CHP için daha da önem kazandı.

Tarihin kaydettiği bu yürüyüş; Türkiye’de, “Düşen bir çığda, hiç bir kar tanesi kendisini olup bitenden sorumlu tutmaz” sürecini başlatır mı? Çok erken… Yürüyüşün devamındaki halkaların gücü, bu sosyolojik sonucu belirleyecek nitelikte. Ama en sağlam duvarların bile, küçük çatlaklıklarla yıkılmaya başladığı gerçeği de hala geçerli. Kılıçdaroğlu, ¨Adalet ve Kalkınma Partisi¨nden, üç ayaklı sehpanın bir ayağı olan ¨Adalet¨ sözcüğünü almayı başardı. ¨Kalkınma¨ ve toplumu yönlendiren, dünyada adeta bir sanat durumuna gelen ¨Algı¨ da sehpanın diğer iki ayağı. Taşla suyun mücadelesini daima su kazanır. Neden? Suyun tükenmeyen bir azimle sürekli damlamasından…
Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde CHP, dünya tarihine geçecek önemli bir eylemi, ¨Adalet Yürüyüşü¨nü kimsenin burnu kanamadan tamamladı. Bu konuda, güvenliği sağlayan emniyet birimlerinin de başarısını kutlamak gerek.

Bu yürüyüş, bir liderin çalışma ekibini seçmesi, çalıştığı kadroyu tanıması yönünden de önemli bir deneyim. Yürüyüşün kaybettirdikleri isimler de, hiç kuşkusuz hem tarihe hem de toplumun zihnine kazılarak yazıldı. Oysa, sakin bir denizde herkes nasıl da kaptan kesilmişti. ¨Her rüzgarda otlar gibi eğilip bükülürsen, dağ bile olsan bir ota değmezsin¨ demişti Mevlana. Ne kadar da doğru söylemiş…
Sonuçta Kılıçdaroğlu, performansı yönünden kimi çevrelerin kuşkuyla baktığı bir siyasetçi kimliğinden, sadece CHP seçmenlerinin değil, tüm muhalefetin güvenle baktığı bir lider konumuna yükseldi. Ve bu yürüyüşle; ¨insanlar her zaman kahraman olamazlarsa bile, her zaman insan olabilirler¨ hükmünü tüm topluma ispatlamış oldu. Tarihe geçen yürüyüş kıyafetiyle, mütevazi kişiliği ve ayakkabısıyla…
Özetle tarih, 2017 Türkiyesi’nde bu yürüyüşü ¨Adalet Yürüyüşü¨ olarak kaydetmiştir… Cumhuriyet tarihinde, bir kilometre taşı ya da bir kırılma noktası olarak… Ve Ecevit’in ¨Karaoğlan geliyor¨ özlemi, hiç bu denli sahaya yansımamıştı… 2017’nin 9 Temmuz’u, günlerden Pazar, saat 18.00…

Naim Babüroğlu [email protected]

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER