Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan, 18 Kasım 2020 Perşembe akşamı kameraların karşısına geçip yeni kararları açıkladı.
Her gün açıklanan Corona virüs vakaları iç açıcı değildi. Salgında başa, Marta. dönülmüştü. Resmi açıklamaların dışında yapılan açıklamalar iç karartıcıydı. Bu nedenle birtakım kısıtlamaların geri geleceği beklentisi zaten vardı.
Aşıya yönelik müjdeli haberler peş peşe gelse de, risk, dünya genelinde, olanca hızıyla artıyor.
“Ara tatilde olan okullardaki eğitim öğretim, yıl sonuna kadar on line olarak sürdürülecek. 65 yaş ve üstü için uygulanan belirli saatlerde sokağa çıkma uygulaması, çalışanlar hariç olmak üzere 20 yaş altına da teşmil edilecek…”
Burada kapalı kalan noktalar vardı. Örneğin,
– 20 yaş altı olanlar, saat 10.00-16.00 arası dışında sokağa çıkamayacak, onun dışındaki saatlerde, kurslara ya da anaokuluna gidebilecek mi?
– Özel okullar açık kalacak mı? Benim üç torunum özel okula gidiyor.
– Sınavlar online mı, yüz yüze mi olacak?
– On line eğitim, yıl sonuna kadar mı yoksa dönem sonuna kadar mı? devam edecek. ve sorular uzayıp gidiyor.
Ardından, MEB’den açıklama geldi: “Resmî, özel, örgün ve yaygın tüm eğitim öğretim faaliyetleri, 31 Aralık 2020 tarihine kadar uzaktan eğitim yoluyla devam edecektir. Uzaktan eğitim sürecine ilişkin detaylı bilgilendirme ayrıca yapılacaktır…”
Ek açıklamalar yapıldı. Durum netleşir gibi oldu.. Biz yaştakiler, saat 11.00- 13.00 arası sokağa çıkabiliyoruz. Eh bu kadarına da şükür.
Demek ki normalleşme sürecine hazırlıksız geçişin faturası eğitime, çocuklara ve 65 yaş üstüne kesilmiş oldu.
Oysa torunum sabırsızlıkla yüz yüze eğitime geçişi bekliyordu. Arkadaşlarını özlemiş, öğretmenini özlemiş, hatta Öğretmenler Günü nedeniyle öğretmenine hediyesini hazırlamıştı.
Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Orhan Yıldırım, 4,5 milyon öğrencinin tablet ihtiyacın hâlâ karşılanmadığını ve milyonlarca öğrencinin uzaktan eğitime erişemediğini vurgulayarak, “Bu çocuklar uzaktan eğitimi ne şekilde alacaklar?”
Önümüzdeki hafta, 24 Kasım, Öğretmenler Günü
Atatürk’ün doğumunun 100. yılı olan 1981 yılında ülkemizde ilk kez kutlanan Öğretmenler Günü için bu tarihin belirlenmesinin sebebi de Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliği görevini kabul ettiği tarihin 24 Kasım 1928 oluşudur.
Aslında, ILO/UNESCO ortak çalışmasıyla, farklı ülkelerde de olsalar öğretmenlerin ortak sorunları bulunduğu olgusundan hareketle, “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi” ortak belgesi 1966 yılında 5 Ekim günü oy birliğiyle kabul edilmiştir.
O günden beri zaten 5 Ekim tüm dünyada, Dünya Öğretmenler günü olarak kutlanmaktadır.
Bilinen öyküdür: “Yıldırım Hünkâr, öğretmeninden yakınan, ona yeterince saygı göstermeyen oğlu Emir Süleyman’a bir ders vermek ister. Öğretmene gerekeni duyurduktan sonra, bir gün dersliğe girip çıkışır:
“Bre muallim, ben sana oğlumu okumağa verdim. Sen niçin bunu kul ile beraber tutarsın, değneklersin?..”
Öğretmen, tüm ciddiliğiyle değneğini kapıp, Yıldırım’ın üzerine yürür, onu dışarı atar.
Padişah o akşam oğluna:
“Ey oğul! Hocan ne yavuz kişi imiş…” diye başlayarak, öğretmenlerin padişahları da yetiştiren kişiler olduklarını, ona göre sevgi, saygı görmeleri gerektiğini anlatmış olur.”
Gerçekten, öğretmen; insanları eğitmeyi ve öğretmeyi meslek edinen, eğitim kurumlarında çocuk ve gençlerin eğitim, öğretimlerine yön veren ve onları yaşama hazırlayan kimsedir.
Pek çok ünlü kişinin öğretmenlerinden etkilendiği bir gerçektir. Mustafa Kemal, Samsun’da yaptığı bir konuşmada ilhamını büyük ölçüde öğretmenlerinden aldığını vurgulamıştır.
Günümüzde, TBMM’de, 600 milletvekili arasında kaç öğretmen var bilmiyorum ama, 23 Nisan 1920’de açılan TBMM’de 337 milletvekilinin 30’u öğretmendi.
M. Kemal’e göre hükümetin en önemli görevi eğitim işleridir. “Cumhur reisi olmasaydım Maarif Vekili olmak isterdim” sözü, bu özlemin ifadesidir.
24 Kasım 1928 tarihinde açılan Millet Mektepleri’nde, yaşlı, genç, çocuk, kadın… herkese yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir.
İşte, Millet Mektepleri’nin açılışı ve Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Fakat 12 Eylül yönetiminin öğretmen toplumuna dayattığı bu gün, ilk yıldan beri, heyecandan yoksun bir gün olma özelliğini korumakta, “öğretmenin hizaya getirilme günü” olarak gösterilmektedir.
24 Kasım, şüphesiz devrim tarihimizin önemli sayfalarından biridir. Yüzyılların Arap abecesinin atılıp yerine Latin esasına dayalı yeni Türk abecesinin alınmasının başlangıcının böyle bir güne kapı aralaması, büyük önem taşımaktadır.
24 Kasım Öğretmenler Günü’nün çeşitli etkinliklerle, diğer ulusal bayramlarda olduğu gibi online olarak kutlandığı bu süreçte “öğretmenler hamasi nutuklar duymak değil, karınlarını doyurmak istiyor.” Yüz binlerce öğretmen atama bekliyor.
“Ne zaman seni ansam mavi bir gül olur gökyüzü” diyor Ali Yüce
YORUMLAR