19.00-23.00 ‘ücretsiz’ dediler!

Kimi geri döndü, kimi ödedi! Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Yaşadığım Gibi’ adlı eserinde demiş ya… “Bizde epeyce müze mevcuttur. Fakat vatandaşın onları sık sık ve kolayca gezebilmesi mümkün değildir. Çünkü pahalıdır!” Müzeler Haftası’nı tam da bu noktada ‘ücretsiz’ umuduyla fırsat olarak görenler de ‘saat ayarından habersiz’ olunca, kimi geri döndü, kimi ödedi, ama çokça da söylendi. […]

Kimi geri döndü, kimi ödedi!

Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘Yaşadığım Gibi’ adlı eserinde demiş ya… “Bizde epeyce müze mevcuttur. Fakat vatandaşın onları sık sık ve kolayca gezebilmesi mümkün değildir. Çünkü pahalıdır!” Müzeler Haftası’nı tam da bu noktada ‘ücretsiz’ umuduyla fırsat olarak görenler de ‘saat ayarından habersiz’ olunca, kimi geri döndü, kimi ödedi, ama çokça da söylendi. Peki, haksızlar mıydı?

Hafta sonunda müzedeydik. Müzeler Haftası’nın kalabalığında adımladık bu defa, mozaikleri, eski Roma’yı, Yunan’ı, Hititlerin hikâyesini, heykellerin görkemini ve binlerce yıllık bir derinliğin aydınlığını… Ama başından sonuna, hikâyesi bol bir gün oldu, hem bizler için, hem de ziyarete gelenler için. O yüzden başlangıcımız, Ahmet Hamdi Tanpınar oldu. Okuyanlarımız bilir… Tanpınar, 83 yıl önce kaleme aldığı bir yazısında, “Bizde epeyce müze mevcuttur. Fakat vatandaşın onları sık sık ve kolayca gezebilmesi mümkün değildir, çünkü pahalıdır” demiş. Tanpınar, bu yazıyı 1936’da, Açıksöz Dergisi’nde kaleme almış, ama anlaşılan o ki bugün de çok fazla bir şey değişmemiş!
Ve işte o yazının devamı…
“Bir taraftan hakikaten memlekette büyük sanatkârlar yetişmesini, bunların eserlerini anlayacak, beğenecek, münakaşa edecek bir zevkin inkişaf etmesini isteriz, diğer taraftan da bütün bunların hakikat olabilmesi için lazım gelen ilk ve basit tedbirlerden daima uzakta kalırız. Mesela hepimiz biliriz ki, san’at zevkinin kurulması, genişlemesi için gözün terbiyesi en mühim şarttır. Müzelerin bu hususta büyük rolü vardır. San’at eserleriyle sık sık temas etmek, hele bizim gibi memleketlerde, ancak onlarla mümkündür. Bilhassa yeni yetişenler için bu çok mühimdir. Bizde epeyce müze mevcuttur. Fakat vatandaşın onları sık sık ve kolayca gezebilmesi mümkün değildir. Çünkü pahalıdır. Topkapı Sarayı’nın her iki kısmını gezmek ancak bir lira ile mümkündür. Eski Eserler Müzesi için verilecek para buna ilave edilirse, 1,5 liraya yaklaşır veya geçer. Bu, bilhassa orta sınıf halkın kolay kolay verebileceği bir para değildir. Dört kişilik bir aile bir Pazar günü müzeleri gezmek istese, altı lira verecekler demektir. Tramvay masrafı, filanla, yedi-sekiz liralık bir masraf, yani adeta bir nevi muazzam sefahat… Zannetmem ki bu şerait içinde değme aile babası, çoluk çocuğuna bu zevki teklif etmek cesaretini kendinde bulsun…”
-ÜCRETSİZ!-
Hikâyenin de, hikâye finalinin de 83 yıl sonra çok da değişmediği Türkiye’de, Kültür ve Turizm Bakanlığı, aralarında Hatay Arkeoloji Müzesi’nin de olduğu toplam 49 müze belirledi ülke genelinde ve “18 Mayıs Müzeler Günü dolayısıyla, Bakanlığımıza bağlı müzeler saat 23.00’e kadar açık olacak” mesajı verildi. Ancak aynı mesajın içinde ifade edilen “19:00-23:00 saatleri ARASINDA ücretsiz ziyaret edilebilecek” detayı ise çok fazla okunmadı! Bu durum, geride kalan hafta sonunda Hatay Arkeoloji Müzesi’ni ziyarete gelen birçok kişi için de sürpriz oldu. Kimi yanında getirdiği çocuklarının kalabalığında durdu ve hesap etti, ki ‘evdeki hesap çarşıya uymadı’, kimi de söylense de ‘ödemeyi’ yaptı ve içeriye doğru adımladı. Ancak genel beklentiye ekli soru, ‘tüm gün değil de, neden akşam saati?’ oldu! Söylenenler mi?
H.Ş. >> Çocuklarla gelmiştik. Ama pahalı geldi. Hesap edince, çok bütçeye uymadı. Akşam gelin dediler ama, otobüsle geldik. Ev yakın değil. Akşam gelip de geri dönmek zor olacaktı. O yüzden vazgeçmek zorunda kaldık. Aslında açıklama yapılmış, ama… Biz tüm gün ücretsiz sandık. Keşke öyle olsaymış. Çocuklar çok istemişti.
Ç.Z. >> Buraya gelmeden bir yerde okumuştum. ‘Müzeler güne özel olarak saat 23.00’e kadar gezilebilecek’ diyen bir yazı! Ona istinaden geldik, ama akşammış! Anlamadık ama… Niye akşam? Bunun maksadı ne? Amaç müzelere ilgi yaratmak, gezemeyenleri gezdirmek, tarihe ilgi yaratmak değil mi? Peki, bu yolla hedefleri ne? Konu, iftar sonrası olayı mı? Tamam da, müzeyi gezme olayını gece saatine sıkıştırmak kadar mantıksız bir durum var mı? Bir kere buradaki müzeye ulaşım zaten sorun! Aracınız yoksa gelemiyorsunuz. Bir kere yürüyebileceğiniz bir yolu da yok. Yaya için yol güzergâhı güvenli değil. Bana, bu uygulama çok saçma geldi.
-2. ETAP!-
Müzeler Haftası nedeniyle oldukça kalabalık bir ziyaretçi trafiği ile karşı karşıya kalan Hatay Arkeoloji Müzesi, en çok da 2. Etap kısmındaki sergileme alanlarına yönelik bir ilgi yaşadı. Yeni mozaik alanlarının ve eski dönemlerden kalma heykellerin sergilendiği Müze’nin yeni bölümlerini gezenler, biraz merakla, ama çokça da şaşkınlıkla izledikleri eserlere dair tek bir bilgi alamadan, ‘gedikleri gibi’ çıktılar müzeden! Haftalar önce açılışı yapılan 2. Etap için sergileme alanlarına konulan onlarca mozaik ya da onlarca heykele dair tek bir isimlik, tek bir bilgilendirme tabelası bile bulamadı, müzeye gelenler!
Antakya özelinde Hatay coğrafyasının tarihi ve kültürel zenginliğinin tanıtımı adına bu kadar önemli bir adresteki bu ‘hazırlıksızlık’ neyin karşılığı olmalı, açıkça bilemedik! Peki, bunu cevabını Hatay Valiliği verir mi? Belki Müze İdaresi cevaplar! Ya da İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, mevcut halin sebeplerini bizler için listeler!
Cevap ne olur bilinmez ama, müzelerin ‘tanıtım’ başlığında ne kadar önemli olduğunu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un “18 Mayıs Uluslararası Müzeler Günü” mesajı versin…
“18 Mayıs Uluslararası Müzeler Günü’nde, dünyanın en büyük müzesi olan Anadolu topraklarının bizlere emanet ettiği değerlerin bilinci içerisinde, sahip olduğumuz bu kültürel mirası korumak, tanıtmak ve bu hususlarda toplumumuzda farkındalık oluşturmak adına taşıdığımız sorumlulukları hassasiyetle yerine getirmeyi sürdürüyoruz. Zarafet ve estetik unsurlarından teknik imkânlarına kadar, modern müzecilik anlayışının simgesi olacak yeni müzelerin inşası, var olan müzelerimizin bu standartlara ulaştırılması, başta çocuklarımıza ve gençlerimize yönelik olarak müzelerin bir cazibe merkezi haline dönüştürülmesi için aralıksız çalışıyoruz.”
-ŞİKAYET!-
Bakan’ın tespitinde duran bazı ziyaretçiler de benzer beklentide ve söylenenler de çözüm bekliyor…
Ş.Y. >> Paris’te yaşıyorum. Aslında müzeler şehrinden gelip, sadece tek bir müzesi olan bir kentte konuşmak, garip geliyor. O ücretsiz diye ifade ettiğiniz şeyi bizler Paris’te çok fazla yaşıyoruz. Mesela bizde her ayın ilk Pazar günü bedava olan müzeler vardır ya da yılın her günü bedava olanlar. İfade ettiğiniz şeyi burada birçok insanın sohbetinde duydum. Sanırım tüm gün ücretsiz diye gelenler de olmuş. Tabi, 20 TL Türkiye şartlarında iyi para. Bir de ailecek gelmişseniz. Aslında, müzecilik kültüründe çok da istenen bir yerde olmayan bir ülkede, bugünü ücretsiz yapsalar, emin olun kaybedecekleri tek şey o günün cirosu olurdu. Ama kazanacakları o kadar çok şey olurdu ki! En çok da çocuklar ve gençler. Bu kentin tarihine ve kültürüne ilgi mi istiyorsunuz? O zaman fırsat yaratın onlara! Bırakın gelsinler! Gezsinler! Görsünler! Bilsinler! Birbirlerine anlatsınlar! Kapıları ardına kadar açın… En azından bugün açsaydınız! Müzeler Haftası’nda bari bunu yapın! Sempati yaratın! Ama konu yine ciroda takılmış! Günün kazancından vazgeçilememiş! Belki sonraki nesil görür başka bir hikaye… Ne diyeyim başka?
H.Ç. >> Geldik, gördük ve gidiyoruz! Komik, ama durumumuz bu! Çok fotoğraf çektik, video da! Ama turla gelenler şanslıymış en azından. Rehberleri, eserlere dair bir şeyler anlattı. Biz, öylece baktık ve gidiyoruz. Çocuklar sordu, ‘bu ne, şu ne’ diye ama… Ne diyeyim, çoğuna ‘eski Roma’ dedim! Yanlış mı olmuş? Peki, niye hiç birinde isim yokmuş?
G.Z. >> Benim en büyük şikâyetim, içerisi çok sıcaktı! Klimalar niye çalışmıyor, anlamadım!
-ÖNLEM!-
Geçtiğimiz günlerde kısa bir açıklama yaparak, Müzeler Haftası’na dair bilgilendirmede bulunan ve müzelerde hayata geçirdikleri hizmetleri anlatan Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Murat Gürül; Müzelerde yangın riskine karşı alarmın yanı sıra gazlı ve sulu söndürme sistemleri kurulduğunu, büyük müzelerde düzenli yangın tatbikatları yapıldığını, depremselliğe karşı sağlamlaştırma çalışmalarının devam ettiğini dile getirmiş. Dile getirirken de; Erzurum, Manisa, Mersin, Tarsus, Kilis, Van, Kayseri ve Tunceli’de yeni müze binalarının yapılmasının planlandığını da aktarmış.
Hem kendisine hem de kentin turizm politikasından sorumlu isimlere soralım o zaman! Her şehri müze ile tanıştırma politikası güzel olmasına güzel de, kurumsal kimliği bu kadar eskiye giden Hatay Arkeoloji Müzesi’nde kronikleşmiş sorunların bir türlü çözüme ulaştırılamadığı gerçeğinde, hangisi daha zor? Yeni müzeler açmak mı, yoksa var olanları hakkıyla yönet-mek mi? -Tamer Yazar-

Exit mobile version