2018’de İz Bırakanlar

Bugün 5 Ocak 2019. Yılın beşinci günü. Tüm ülke yeni yılı coşkuyla karşıladık. Bu büyük coşkuyu tüm dünyayla yaşamak mutlulukların en büyüğü olsa gerek. Ara ara, yeni yılı Avrupa’nın farklı kentlerinde karşılamıştım. Kentler ışıl ışıl. Işıklandırma, insanların coşkusu insanın içini de ısıtıveriyor. Kentin sıcaklığı insanların yüzüne yansıyor adeta.. Son yıllarda büyük kentlerimiz de ışıklandırılıyor. On […]

Bugün 5 Ocak 2019. Yılın beşinci günü. Tüm ülke yeni yılı coşkuyla karşıladık. Bu büyük coşkuyu tüm dünyayla yaşamak mutlulukların en büyüğü olsa gerek.

Ara ara, yeni yılı Avrupa’nın farklı kentlerinde karşılamıştım. Kentler ışıl ışıl. Işıklandırma, insanların coşkusu insanın içini de ısıtıveriyor. Kentin sıcaklığı insanların yüzüne yansıyor adeta..

Son yıllarda büyük kentlerimiz de ışıklandırılıyor. On binlerce insan coşkuyu yaşamak için alanları dolduruyor. Lakin her yıl karşılaştığımız hiç de hoş olmayan görüntüler bu coşkuya gölge düşürüyor. Önceki günkü Sinan Beyin yazısı çok düşündürücüydü. Taksim Meydanı ÖSO’nun şovuna dönüşmemeliydi.. İnsanlar oraya konser izlemeye, yeni yılın coşkusunu yaşamaya gelirdi önceki yıllar. Yazık oldu.

Bir yılın bitimi yıl içinde yapılanların gözden geçirilmesini gerekli kılar. Yaşamın her alanında olduğu gibi kültür-sanat- edebiyat alanında da yapılanların dökümü yapılır. Yıl içinde yayımlanan kitaplar, dergiler, yayınına son veren dergiler, sahnelenen oyunlar, yapılan çeviriler, elde edilen ödüller… ve acı gerçek o yıl yitirilen değerler…

2018 yılı, getirdikleri kadar götürdükleriyle de unutmayacağımız bir yıl oldu. Önce Enver Ercan’ı, sonra Ülkü Tamer’i, Cemal Safi’yi, Refik Durbaş’ı ve son olarak da Gülriz Sururi’yi kaybettik. Bu bir anlamda şiirin özelinde yazınımızın bir devrin sonuna geldiğimiz anlamına geliyor.

Çok satan birkaç yapıt dışında, edebiyatın geri plana itildiği bir yıl oldu 2018 yılı. Hele şairler için tam kayıp bir yıl. Ne yazık ki yayınevleri şiir kitabı, oyun basmıyor. Oysa, iyi bir şiir okuru olunmadan iyi bir roman okuru olunamaz.

2018 yılında diğe yıllarda olduğu gibi, yine roman yükselişteydi.

Orhan Tüleylioğlu’nun Kahramanmaraş Katliamı ve Mutluluk Konservesi, Dr. Necdet Özkaya’nın Ansızın Değişir Hayat ve Kıyılarına Vur Adamın, Murathan Çarboğa’nın Kadem, Z. Livaneli’nin Gölgeler, Ayşe Kulin’in Kördüğüm, Tahir Abacı’nın Şairler kahvehanesi, Refik Durbaş’ın Edebiyat Anılarda Yaşar… adlı yapıtlar beğeni ile okuduğum yapıtlar oldu.

Artan döviz kuru, gazeteleri etkilediği gibi yazın dergilerini de soluksuz bıraktı.Yasak Meyve, Yokuş Yol, Kıyı, Mühür, Arka kapak…. Dergileri yayın yaşamına son vermek zorunda kaldılar. Kapanmayanlar da fiyatlarını artırmak zorunda kaldılar. Varlık, Sincan İstasyonu, Yeni e, Edebiyat Nöbeti, dergilerini izleyebildim.

2018 Ruhi Su Ödülü’ne Betül Dünder, Refik Durbaş Ölümünden önce Ahmet Muhip Dıranas ve Behçet Aysan Şiir ödülü’ne, Hüseyin Ferhad Altın Defne Edebiyat Ödülü’ne, Hakan Bulunmaz Altın Defne Genç Şiir Ödülü’ne,Cevat Çapan Metin Altıok Şiir Ödülü’ne layık görüldüler.

2018 yılının en güzel olaylarından biri de sevgili Murathan Çarboğa’ın iki yapıtının okurla buluşmasıydı: İshak Kuşu’nun Çağırdığı Çocuk (Öykü) ve Kadem (Roman)
Yıllar insana çok şey öğretiyor. Ancak insan, ağır bedel ödemek zorunda kalıyor.

Belki yorgun, ama mutlu, umutlu, sevgi dolu nice yıllara.. Sevgiyle, sağlıkla kalın…

Exit mobile version