On gündür Ankara’dayım. Zorunlu olarak.
Ankara denilince insanın aklına önce devlet kurumları ve politik yaşam gelmektedir.
Tüm bakanlıklar Ankara’dadır.
Parlamento Ankara’dadır.
Devlet kurumlarının fazla olması, insanlarda politika ve siyaseti anımsattığı için insanlar için Başkent Ankara, soğuk bir kent olarak algılanabilir.
Ankara’nın, İstanbul gibi denizi olmayabilir, mükemmel boğaz manzaraları olmayabilir ama Ankara kültür sanat açısından oldukça aktif ve gelişmiş bir kenttir. Nasıl ki ülkemizin siyasi nabzı Ankara’da atıyorsa, kültür- sanatın nabzı da burada atmaktadır.
Türkiye’nin en büyük üniversiteleri ve 500 bini geçkin sayıda üniversite öğrencisi Ankara’dadır.
Kültür sanat denildiğinde akla ilk gelen ortamlar kitapevleridir. Günümüzde gittikçe yaygınlaşan kitap-kafe tarzındaki en büyük mekanlar Ankara’dadır. Eskiden günümüze kadar gelen tozlu rafların bulunduğu sahaflar dışında kitap- kafe tarzındaki kitapevleri artık herkesçe tercih edilmektedir.
Ankara’ya yolum düştüğünde ilk durağım Kızılay ve Kızılay’daki Dost Kitapevi’dir.
Dost kitapevi tüm kitapseverler açısından çok tercih edilen bir mekandır. Günün her saatinde kitapseverler akın eder buraya. İstenilen her türlü kitap ve dergi bulunur burada,
Aynı büyüklükte Arkadaş Kitapevi de kitap dostlarının uğrak yerlerinden biridir.
Arkadaş kitapevi de son günlerdeki kitap- kafe modasını takip eden kitapevleri arasındadır. İçeriye girildiği zaman kitapçıdan daha çok bir kütüphaneyi andırıyor. Mekan oldukça sessiz, nezih, temiz ve ferah bir kütüphaneyi andırdığı için ders çalışmak, kafa dinlendirmek, huzur bulmak için iyi bir ortamdır.
Geçtiğimiz günlerde Selçuk Şirin’le sohbet etme ve kitaplarını imzalatma olanağı buldum bu güzide mekanda. Adete izdiham yaşandı. Bir kitap imzalatmak için insanlar saatlerce kuyrukta beklediler.
“Doç. Dr. Selçuk Şirin, New York Üniversitesi’nde (NYU) öğretim üyesi olarak görev yapıyor. İstatistik ve davranış bilim alanında uzman olan Şirin, ODTÜ’den lisans, SUNY’den yüksek lisans ve Boston College’dan doktora derecesi aldı ve NYU-Şirin Araştırma Laboratuvar’ında 100’e yakın bilimsel yayına imza attı.
Boston College ve NYU’dan Öğretim Üyesi Mükemmeliyet Ödülü, ABD Çocuk Gelişimi Vakfı’ndan Genç Araştırmacı Ödülü ve dünyadaki en büyük eğitim araştırmacılar derneği olan AERA’dan da Araştırma Büyük Ödülü aldı. Selçuk Şirin, 2015 yılında ABD Bilimler Akademisi Komisyonu’na seçildi. Akademisyen, 2014 yılından itibaren Hürriyet gazetesinde veriye dayalı köşe yazıları yazıyor.”
Selçuk Şirin’in son kitabı “Yol Ayrımındaki Türkiye: Ya Özgürlük Ya Sefalet” Ekim 2015’te piyasaya çıktı. Kitabın tanıtımında şöyle deniliyor:
“Bir ülkeyi, bir toplumu anlamanın en iyi yolu, öteki ülkelerle, öteki toplumlarla karşılaştırmaktır. Çünkü dünyayı birlikte paylaştığımız, çağı birlikte yaşadığımız kültürleri anlamadan, kendimizi anlamak mümkün değildir. O zaman da sayılar girer devreye, rakamlar bütün ayrıntılarıyla kendi hakikatimizi döker gözler önüne. Selçuk Şirin, bu önemli çalışmasında verilerle, kıyaslamalarla, deneyimlemelerle ülkemizin çarpıcı bir fotoğrafını sunuyor bize. Düşünmek, anlamak ve değiştirmek için…”
Uğradığım her kitapevinde dikkatimi çeken şey, Sabahattin Ali kitaplarının bolluğu.
Sabahattin Ali kitaplarının telif süresinin sona ermesiyle birlikte birçok yayınevi yazarın kitaplarını basmaya başlamış.
Yıllardır Yapı Kredi Yayınları ile okurla buluşan “Kürk Mantolu Madonna”, “Kuyucaklı Yusuf”, “İçimizdeki Şeytan” gibi romanlarla Sabahattin Ali’nin öykü, oyun, mektup gibi farklı türlerde verdiği edebi eserler farklı yayınevlerinin etiketleriyle ve değişik tasarımlarla kitapçı raflarını süslemiş bile.
Sabahattin Ali birkaç yıldır en çok okunanlar listesinde yerini alıyor. Şiirleri, öyküleri, romanları bir aralar okurdan uzak tutulmuştu. Gelinen nokta insanı mutlu kılıyor.
Dün yarıyıl tatiline girdik. Özellikle ortaöğretim öğrencilerine yönelik çok güzel setler hazırlanmış. Hem ucuz hem de büyük yazarın tüm yapıtlarını içeriyor. Çocuklarımıza önerim yarıyıl tatilinde Sabahattin Ali ile tanışmaları.
Kitap okuyarak, çocuklarımızı kitapçılara götürüp kitapları göstererek yarı yıla “merhaba” diyelim.