2023 yılına damgasını vuran olayların başında İsrail’in katliamları, Türkiye (Kahramanmaraş merkezli) ve Fas’ta yaşanan deprem felaketleri, Libya’daki sel afeti, Rusya-Ukrayna savaşının çıkmaza girmesi ve tarikatların hızlı yükselişi gelir.
Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” projesi, geçen yılın en çok konuşulan konularından biri oldu. Kısaca “ÇEDES” olarak isimlendirilen projede, Millî Eğitim Bakanlığının okullardaki öğrencilere; “manevi danışman” olarak atadığı imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu öğretmenlerinin “değerler eğitimi” vermesi hedeflendi. Birçok kentimizde sendikaların, velilerin karşı çıkmalarına rağmen imamların derslere girmeleri sağlandı.
2023 yılında en çok tartışılan bir konu da tarikat ve cemaatlerdir. Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in Mecliste söylediği, “Tarikat ve cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceğiz.” Sözleri tartışmayı alevlendirdi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamada “Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023 yılı itibarıyla geçerli 2 bin 709 tane protokolümüz var. Bunların içerisinde sizin ‘tarikat, cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor” dedi.
Bakan Tekin’in açıklamalarının ardından tarikat ve cemaatlerin eğitimdeki yeri yeniden sorgulanmaya başlanırken, bu alanda çalışan sınıf arkadaşım Prof. Dr. Esergül Balcı bazı uyarılarda bulundu. Ekibiyle birlikte 2018’de Türkiye’nin 16 ilinde yaptığı araştırmayla 1 milyon çocuğun tarikatlarda eğitim gördüğünü aktaran Balcı, 2,6 milyon vatandaşın da tarikatlarla organik bağı bulunduğunu söyledi.
Din görevlilerinin yerinin cami olduğunu vurgulayan Balcı, “Çalışmamız öncesi meslek hayatım boyunca bu yapıları izleme imkânı buldum. Sonuç çok kötüydü. Biz bir yerde toplumu ve devleti uyarma görevini yerine getirdik, yeni bir 15 Temmuz olmasın diye. Uyarılarımız belli ki bir işe yaramamış” dedi.
Bakan Tekin’in açıkladığı sayıları gerçekçi bulmadığının altını çizen Balcı, tarikat ve cemaatlere STK denilemeyeceğini söyledi, protokollerin, Türkiye’yi karanlığa götüreceğini ekledi:
“Çünkü onlar şeyh karşısında müridinin ceset gibi olmasını ister. Şeyhe itaat esastır, düşünme, tartışma yoktur. Oysa bilimsel eğitim tam tersine aklı kullanmayı hedefler. Düşünmeyi, yaratıcı olmayı ister. ‘Verilen eğitimin sonuçları, 15-20 yıl sonra ortaya çıkar’ deriz biz eğitimciler.”
Fox TV’de gösterime giren Kızıl Goncalar dizisi de tartışmaların odağı oldu. Dizide yer alan, özellikle muhafazakâr toplum kesimlerinin ve İslami tarikat-cemaatlerin temsiliyle ilgili sahneler, olumsuz tepkilere neden oldu.
Bazı kesimler, “algı operasyonu yapmakla” suçladıkları dizinin yayından kaldırılmasını savunurken, bazıları ise diziyi “gerçekçi” bir yapım olarak yorumluyor ve yayına devam etmesi gerektiğini söylüyor.
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), diziyle ilgili şikayetler sonrası, Perşembe günü dizinin yayımlandığı FOX TV’ye idari para cezası ile iki kez program durdurma cezası verdi. Cezanın “toplumun milli ve manevi değerlerine aykırılık” gerekçesiyle verildiği açıklandı. Dizinin akıbeti belli değil henüz.
Televizyon İzleme Araştırmaları Komitesi’nin (TİAK) yayımladığı Total reyting verilerine göre Kızıl Goncalar, 25 Aralık’ta Türkiye’de televizyonlarda en çok izlenen ikinci program oldu.
Yılın hemen başında Galata Köprüsü üzerinde Gazze bahanesiyle yapılan mitingde Hilafet istekleri yüksek sesle dile getirildi, bu da toplumu biraz daha gerdi ve demokrat, laik kesimi tedirgin etti.
Bir başka olay, Kadir Has Üniversitesi’nde bir araştırma görevlisi ve öğrenciler arasında geçen tartışma sosyal medyaya yansıdı. Görüntülerde üniversitede ibadethane olarak geçen odanın önünde ayakkabılarını çıkaran öğrenciler ile odaya ayakkabı ile giren akademisyen tartışması yer aldı. Üniversite, görüntülere dair inceleme başlattığını duyurdu. Öğretim görevlisi bazı kesimlerce adeta linç edildi.
Cemaatler her dönemde edebiyatın da konusu olmuştur. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Nur Baba (1922), Reşat Nuri Güntekin’in Yeşil Gece (1928) ve Miskinler Tekkesi (1946), Refik Halit Karay’ın Kadınlar Tekkesi (1956) gibi romanlarda, Anadolu’daki tekke ve zaviyelerin, dini istismar ettiği yönünde ortak bir fikir öne çıkmaktadır. (Devam edecek)