Bir savaş değil bu. Gazze’de yaşananlar, insanlık tarihinin en utanç verici sayfalarından biri olarak kayda geçiyor. Bu bir çatışma değil, bu bir savunma hakkı değil, bu bir “karşılıklı kayıplar” dengesi hiç değil. Bu, gözlerimizin önünde, dünya kamuoyunun sessizliği eşliğinde işlenen sistematik bir soykırımdır.
Çocuklar ölüyor. Kadınlar hedef alınıyor. Yaşlılar evlerinde, siviller sokaklarda, hastalar hastanelerde bombaların altında kalıyor. Okullar, sığınaklar, ambulansta canla başla çalışan sağlıkçılar hedefte. İnsanlığın en temel değerleri, her gün biraz daha yerle bir ediliyor.
21. yüzyıldayız. Evet, hala “medeniyet” çağında olduğumuzu sanıyoruz ama çocuklar artık bir tas çorbaya muhtaç. Suya, ilaca, elektriğe, ama en çok da güvene muhtaç.
Her geçen gün artan yoksulluk, büyüyen açlık ve derinleşen bir sessizlik var. Bu sessizlik, her patlayan bombadan, her çığlıktan, her yitirilen candan daha korkunç.
Bu sessizlik tesadüf değil. Bu, tarafsızlık maskesiyle saklanan bir suç ortaklığıdır. Zira bu kadar adaletsizliğin karşısında hala “taraf seçmiyoruz” demek, zalimin tarafında saf tutmaktır.
Gazze yanıyor. İnsanlık sınıfta kalıyor. Dünya gözlerini kaçırdıkça, bu utanç büyümeye devam edecek…

YORUMLAR