‘Gitsinler’ istiyoruz… ‘Artık yeter’ diye de ekliyoruz! Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın, kentte yaşayan mültecilerin su faturası ve vergi ücretlerine zam yapma açıklaması ile gündeme taşınan, ‘ötekileştiren’ ve ‘hedef gösteren’ söylemler üzerinden konuşan uzmanlar, ırkçılık noktasında uyarıyor! Peki, sık sık Hatay’da da duyduğumuz benzer ‘resmi-kurumsal’ söylemlerin topluma verdiği mesaj nedir? Yaratılmak istenen toplumsal ruh hali nedir?
Son dönemde, ülkelerinde yaşanan çatışmalar nedeniyle Türkiye’ye yasadışı yollarla gelen Afganların sayısının giderek arttığı yönündeki haberler, göç tartışmalarını da, mevcut göç başlığında biriken milyonları da yeniden gündeme taşıdı.
Tartışma, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nın, “İktidarımızda, Suriyeli misafirlerimizle helalleşip iki yılda memleketlerine uğurlayacağız” açıklamasıyla alevlendi. Ardından, Bolu Belediye Başkanı, CHP’li Tanju Özcan’ın, kentte yaşayan mültecilerin su faturası ve katı atık vergisi ücretlerine 10 kat zam yapma önerisinde bulunması ile devam etti. Ancak bu son açıklama, “ırkçılık” eleştirilerine yol açtı.
-HATAY DA!-
Bilindiği gibi benzer bir açıklama, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş tarafından da dile getirilmiş, kentte bulunan Suriyelilerin artan nüfus oranları üzerinden, “Geçen seçimlerde, 13 bin Suriyeli, hiç tanımadıkları adaylar için oy kullandı. Reyhanlı’da 80 bin Türk varken, ilçenin nüfusu 230 bindir. Orada, Suriye’den gelip muhtarlığa aday olan bile vardı. Suriyelilerden çıkabilecek bir aday; Reyhanlı, Altınözü ve Yayladağı’nda seçim kazanabilir” ifadelerini kullanmıştı.
Hatay’daki nüfus dengeleri üzerinden, sığınmacıların yarattığı tabloya da işaret eden Savaş, “Şehrimizdeki Suriyelilerin nüfusu giderek artıyor” derken, dikkat çekici bir detaya da açıklaması içinde yer vermişti… “Vatandaşlarımızın topraklarını satın almaya başladılar. Böyle giderse sınırlarımızda toprak sahibi olacaklar. Demografik yapımız çok değişti!”
-TEHLİKELİ SÖYLEMLER!-
Erken seçim taleplerinin dile getirildiği bir dönemde, Ana Muhalefet Partisi CHP ‘den, Genel Merkez ve Belediye Başkanları üzerinden mülteciler başlığında gelen son açıklamaları “iç siyasete yönelik girişimler” olarak değerlendiren Bahçeşehir Üniversitesi Göç ve Kent Çalışmaları Merkezi (BAUMUS) Kurucu Direktörü Doç. Dr. Ulaş Sunata, bu popülist söylemlerin toplumda ırkçılığı tetikleyeceği uyarısında bulunuyor. Sunata, DW Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, bu söylemleri “tehlikeli” bulduğunu da sözlerine ekliyor.
Sunata, “Türkiye’de, önemli tehlike çanları çalıyor. Çünkü Türkiye’deki bu önemli göçmen nüfus, tehdit altında bırakılıyor” diyor.
Mültecilerin, savaştan kaçarak Türkiye’ye geldiklerine vurgu yapan Sunata, “Günah keçisi seçilen Suriyeliler, aslında ne Türkiye’deki ekonomik krizin, ne pandeminin, ne her sorunun faili… Onlara dair bir siyaset uygulayarak oy çekeceğini düşünen siyasetçiler için bu, yanlış bir yol” şeklinde konuşuyor.
-ENDİŞELİYİM!-
DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır da benzer görüşmeleri paylaşıyor ve “endişelendiğini” dile getiriyor. “Çok tehlikeli bir eğilime girdik” diyen Çorabatır, bu tür söylemlerin, oy kaybetmek istemeyen hükümeti de “mülteci aleyhtarı bir pozisyona sevk edebileceğini” belirtiyor.
-TABLODA NE VAR?–
Türkiye, resmi rakamlara göre yaklaşık 4 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. “Geçici koruma” altındaki yaklaşık 3,6 milyon kayıtlı Suriyelinin yanı sıra Afganistan, Irak, İran ve Somali’den gelenler de var. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre bu yılın ilk altı ayında Türkiye’ye gelen düzensiz göçmenler arasında Afganlar ilk sırada yer alıyor. 7 Temmuz itibarıyla 25 bin 643 Afganistan uyruklu düzensiz göçmenin Türk güvenlik güçlerince yakalandığı kayıtlara geçti.
-VATANDAŞ!-
Hatay’da, sokaktaki vatandaşın yaşananlara tepkisi ise birbirinden oldukça farklı adreslerde birikiyor. Bu ise giderek cepheleşen toplum kesimleri adına tartışmalı bir resmi de masaya yatırıyor.
G.Ö. >> Ülkemde, gençler işsiz, çocuklarımızın gelecek kaygısı var, yaşam kalitemiz düşüyor. Niye? Var olan kaynaklarımızı paylaşmak zorundayız! Öyle deniyor! Ama kimse bana ekmeğimi bölüşmek isteyip istemediğimi, sormuyor! İstiyor muyum? Hayır! Bence de gitsinler! Söyleyenler haklı. Destekliyorum.
H.K. >> Diyarbakır kökenliyim ve Hatay’da yaşıyorum. Bir dönem benzer söylemleri Kürtler için de dile getirirlerdi. Ermeni dostlarımızın yaşadıkları ortada. İsrail’de ne olursa, gündeme Yahudi aleyhtarlığı taşınıyor mesela! Bu ülke, Amerika gibi… Her milletten insanın ülke yaptığı bir yer, Türkiye. Bırakın, herkes kendi rengini paylaşsın. Bırakın, adam gibi nefes alabilelim, şu kısacık hayatlarımızda.
U.B. >> Bolu için eleştirel konuşanların, Hatay’da da benzer sohbetlerin çok uzun zamandır yapıldığını unutmaması gerekiyor. Bence konuşanlar ne kadar suçluysa, o konuşanlara ve konuşulanlar tepki vermeyenler, iki kat suçlu! Bir hikâye var hani… “Naziler, komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım. Çünkü komünist değildim. Sosyal demokratları içeri tıktıklarında, sesimi çıkarmadım. Çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim. Çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım. Çünkü Yahudi değildim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı…” Unutmayın, hiçbir yaşanan birilerine özel değil! Bir gün hepimiz bu duruma düşebiliriz!
Y.M. >> Sayın Savaş haklı! Her şeyimizi onlarla paylaşıyoruz. Her şey; para da, kaynak da kent ölçeğine göre ama… Onlar, içimizde ayrı bir şehir gibiler! Bu da sorun demek! Bir de sınır tarafından toprak almaları konusu çok tehlikeli. Bence konuya Valilik ve Savcılar el atmalı. Ne demek, toprak satın almak! Amaçları ne?
C.Ö. >> Bu kentin kadim kimliğini toprağa gömeli çok oldu. Demem o ki… Bir yerde ırk ve din üzerinden milliyetçilik ne kadar yükseliyorsa, orada tehlike var demektir. Çünkü orada sen, ‘asıl’ olansındır, diğerleri de kiracı! Ve ev sahibi olarak, her şeylerinin sana bağlı olduğunu sanırsın. Kaderlerinin bile! Bugün, bu tartışmaların sebebi tam olarak bu. Birileri kendini evin sahibi ilan edip, kiracılara da ‘oğlum Almanya’dan dönüyor’ çağrısı yapıyor! Şaka gibi hayatlarımız var…
Y.Ç. >> Tamam, gitsinler de, nereye? Suriye’de nasıl bir durum var, biliyor muyuz? Bir akrabam, Kızılay’da çalışıyor ve sınırın ötesine de geçiyor, yardımlar için. Ağlamaklı geliyor. Bazen birileri Şam’dan fotoğraflar paylaşıyor, ‘bakın herkes eğleniyor, hayat güzel’ diye! Savaşın yıktığı bir ülkeden bahsediyoruz. Kendimizi kandırmayalım! Tamer Yazar