Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Tip Üyeleri Zeytinlikler İçin Yürüyor

Hatay ve Bursa’dan başlayan

Hatay ve Bursa’dan başlayan yürüyüşle amacın, barışın simgesi zeytin ağaçlarını, doğayı savunmak olduğu vurgulandı

      Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyeleri, “Madene İnat, Doğada İnat Ediyoruz Yürüyüşü ve Mitingi” ile zeytin ağaçlarını, doğayı korumak amacıyla Hatay ve Bursa’dan yola çıkarak bir yürüyüş başlattı. İki koldan başlayan yürüyüşün ardından Muğla’da bir araya gelinerek miting düzenlenecek.

      TİP Ekoloji Birimi Hatay yürüyüşünü Altınözü Tokaçlı köyünde Zeytin müzesinden okudukları basın açıklamasıyla başlattı. TİP zeytin yürüyüşçüleri yaptıkları açıklamada; zeytinlik alanları talana açan maden yönetmeliği ile koruma alanlarını inşaata açan yönetmeliğe karşı, 190 milyon zeytin ağacını ve doğayı savunmak için yola çıkıldığı belirtildi ve “Doğamız çok uzun yıllardır iktidarın açgözlü politikaları ve şirketlerin kâr hırsıyla yağmalanıyor. 3. Havalimanı’yla Kuzey Ormanları’nın, altın madenciliğiyle Kazdağları’nın nasıl talan edildiğini, HES’ler uğruna derelerin nasıl kurutulduğunu gözlerimizle gördük. Ancak sorumluların gözü doymak bilmedi. İktidar ve patronlar şimdi yine bir talan sevdası peşindeler. Mart ayı başında arka arkaya yayınlanan iki yönetmelikle, zeytinliklerle koruma alanlarını madene, turizme, inşaata, enerji santrallerinin talanına açtılar. Bu yönetmeliklerle bugün 190 milyon zeytin ağacı, 12,5 milyon hektar zeytinlik alan, geçimini zeytinden sağlayan yarım milyon aile, toprağımız, yarınımız tehlike altında” denildi.

Mücadelemizin sesini yükselteceğiz …

      Hatay’da 17 milyon zeytin ağacının bulunduğu, ancak yalnızca zeytinlerimizin değil Hatay’da Mileyha Kuş Cennetinin de tehlike altında olduğunun belirtildiği açıklamada şunlara yer verildi: “Sulak alan ilan edildiği halde burada hâlâ avcılık faaliyetlerinin sürdüğünü gözlemliyoruz. Kuş göç yolları RES projeleriyle engelleniyor. Orman yangınlarından muzdarip Amanos Dağları, avcılık faaliyetleri, aşırı otlatma ve taş ocakları sebebiyle flora ve faunasını yitiriyor, Hatay Dağ ceylanları ve çizgili sırtlanların yuvalarında maden projeleri devam ediyor. Arsuz’un Hüyük Köyü de tehlike altında. Burada Krommer Madencilik Şirketi tarafından krom ocağı açılmak isteniyor. Halkımızın, Hüyüklülerin protestoları sayesinde bugüne kadar ÇED toplantısını yaptırmadık, bundan sonra da yaptırmayacağız.

      Bizler bugün Hatay’dan, binlerce yıllık ölmez ağaçları, meyvesi yaşam olan, toprağa bereket katan,  barışın simgesi zeytin ağaçlarını, doğamızı savunmak için yola çıkıyoruz. Adım adım yürüyerek zeytinlik alanlara gidecek, üreticileri ziyaret edecek, doğa için verilen direnişlerle dayanışacak, talan yönetmeliklerinin iptali için imza toplayacak, mücadelemizin sesini hep birlikte yükselteceğiz.

      Hatay’ın ardından rotamız bizi Mersin, Adana ve Antalya’ya götürecek. 27 Mart Pazar günü yürüyüşümüzün son durağı Muğla’da düzenleyeceğimiz mitingle, kuzeyden gelen yürüyüşçü yoldaşlarımızla buluşacağız. Buradan tüm yurttaşlarımıza, Muğla halkına, emek ve demokrasi güçlerine, ekoloji örgütlerine, zeytin üreticilerine, zeytin severlere çağrımızdır. ‘Madene İnat, Doğada İnat Ediyoruz’ mitingimizde bir araya gelelim. İktidara ve patronlara, o yönetmelikleri hiçbir koşulda uygulatmayacağımızı gösterelim.

Zeytin soframızın direği, en temel gıdamız …

      Mücadelemiz elbette mitingle sona ermeyecek. Zeytinlikleri tehdit eden maden yönetmeliğinin iptali için Türkiye İşçi Partisi olarak açtığımız davanın peşini bırakmayacağız. Meclis’te, sokakta, mahkemede, sesimizi çoğalttığımız her yerde bu mücadeleyi sürdüreceğiz.

      Zeytin aynı zamanda soframızın direği, en temel gıdalarımızdan biri. Zeytini savunmak, aynı zamanda tarımı ve güvenli gıdayı savunmak demek. Buradan tüm yurttaşlarımıza, tarım emekçilerine, zeytin üreticilerine çağrımızdır. 17 Nisan İzmir Kemalpaşa’da düzenleyeceğimiz TİP 1. Tarım Konferansı’nda buluşalım. Konuşalım, tartışalım, dertlerimize hep birlikte derman olalım. Son sözümüzüz şudur. Bizler yaşamayı ciddiye alanlarız. Yetmişinde bile zeytin dikenleriz, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölüme inat, ölmez ağaçlara inandığımız için. Yaşamak yani, bizde ağır basar. Bizler, tüm rant, talan, yağma ve kıyım politikalarına karşı doğada ve yaşamda inat ediyoruz!”

      Mehmet ÖZGÜN