Antakya’yı hep özleyeceğim
Elinde tuttuğu siyah beyaz bir fotoğrafı gösterirken, Antakya Uzun Çarşı içindeki küçük dükkanında ne de çok şey başardığının hikayesinde son bir kez durup anlattı bizlere, geride kalan on yılların biriktirdiği Antakya’yı ve bu kenti hep özleyecek olan kendini…
“Doğup büyüdüğüm memleketime, İzmir Tire’ye geri dönüyorum…” derken, gözleri buğulanıyor ister istemez. Bir anlığına uzaklara dalıyor, ama Antakya’da geride bırakacaklarını düşündüğünde de, “Ne de çok şey yapmışım, ne de çok şey başarmışım” demeyi de ihmal etmiyor.
31 Yaşında geldiği Antakya’dan 71’ine geldiği 2017 senesinde ayrılacak olmanın hüznünü gözlerinin derinliğinde taşıyan Sevil Albeyoğlu, yüreğinde biriken onca sene için konuşurken şunları söyledi:
“İki çocuğumla ayakta kalmak için çok çalıştım. Çok şey başardım. Kimseye el açmadım. Hayatın ne kadar zor olduğunu kendi gözlerimle gördüm. Yokluğun içinde var olmaya çalıştım. Biz kadınlar çok güçlüyüz, istersek ne de çok şey başarabiliriz, bunu çok iyi biliyorum artık. Geride bırakacağım Antakya’da da buna dair çok çalıştım. Her fırsatta bildiklerimi öğrettim, öğretmeye çalıştım diğer kadınlara. Onlara, dört duvarın arasından çıkmalarını ve hayatın içinde üreten kadınlar olmaları gerektiğini söyledim. Bugün onların birçoğu hayatın içinde. Üretiyor, kendine güveniyor, kendi ayakları üzerinde duruyor, hatta parasını kazanıyor. Bunları görmek beni mutlu diyor.”
-KADIN DAYANIŞMASI-
Antakya Uzun Çarşı içindeki, adeta bir atölye gibi çalışan dükkanının ürünlerle dolu rafları arasında biriken emeğini işaret ederken, “Dükkanımı da benim gibi kendi hikayesine sahip çıkan ve çocukları ile bir yaşam kurma uğraşındaki bir kadına bırakıyorum” diyen Sevil Albeyoğlu, şöyle devam etti:
“Bu raflarda ömrüm birikti, el emeğim göz nurum birikti… En çok da anılarım birikti. O yüzden de bu dükkanı geride bırakırken, onu en çok hak eden birine teslim etmem gerekiyordu. Teslim ettiğim kişinin bir kadın olması önemli. O da benim gibi, çocukları için yaşıyor. Çocukları için kazanmak ve daha iyi bir hayat kurmak istiyor. Eğitim gören çocukları için ayakta kalmaya çalışıyor. Para kazanmak ve kimseye muhtaç olmamak istiyor. O yüzden gözüm arkada değil. Kalmayacak da… Bu dükkan, bir kadının emeğinde yaşamaya devam edecek.”
“Ben çalışmaya alışmışım, oturamam… Emeklilik bana göre değil zaten” derken, İzmir’de çalışmaya ve üretmeye devam edeceğinin altını çizen Sevil Albeyoğlu, “Gidiyorum, ama bu kentten kopamam, kopmam” demeyi de ihmal etmedi.
“Burada beraberce çalıştığım, birlikte iş yaptığım, yardımcı olduğum kadınlarla iletişimim kopmayacak. Elimden geldiğince onlara yardımcı olmaya çalışacağım. Hatta Antakya’ya ara ara gelmeyi bile düşünüyorum. Niye olmasın… Çünkü hayatım adına burada çok şey yaptım, çok şey başardım. Bana bu konuda destek ve fırsat verdiği için Hatay Valiliği’ne ve Halk Eğitim Merkezi’ne çok teşekkür ediyorum. Onlar sayesinde kurslar açabildim. Bildiklerimi öğretme fırsatı bulabildim. Daha çok kadına ‘kendine güven, yapabilirsin’ deme fırsatım oldu. Çünkü kadınlarımız korkuyor, ne yazık ki korkuyor. ‘Yapabilir miyim’ diye tereddüt ediyor! Kendi kendine ‘yok, yapamam’ diyor önce, ki etrafı da ‘boşver, bu işler senlik değil’ diye cesaretini kırıyor. Ama böyle düşünmesinler. Korkmasınlar. Kendilerine inansınlar, yapabileceklerine de. En basitinden dikiş biliyor musunuz? Bu bile yeter! İnanın, o dikişle başlar, sonra adım adım çok şey öğrenir, çok şey kazanırsınız. En çok da kendi hayatınızı, eksik kalan cesaretinizi. Korkmayın, ilk adımı atın ve ‘yapabilirim’ deyin. Çünkü ben inanıyorum, biz kadınların çok şey yapabileceğine, başarabileceğine yürekten inanıyorum.”
-ÇOK ZORLUK YAŞADIM-
Antakya’da yapacağı daha çok şey olduğunu, ama hayat adına yorgun düşen yaşamı adına artık bir mola alma zamanının geldiğini söyleyen Albeyoğlu, “Kadınların, aslında beni örnek almasını istedim… Niye, biliyor musunuz? 71 Yaşındayım. Bu yaşıma gelinceye kadar çok zorluk yaşadım. Ama hiç vazgeçmedim. Terzicilikten konfeksiyonculuğa, sayacılıktan daha birçok işe… Ekmek parası dedim, çocuklarım dedim, hayatım dedim… Vazgeçmedim, başardım. Bu zorlukları yaşayan daha birçok kadın var, ne yapacağını bilmeyen birçok kadın… Aslında onlara ve diğer hepsine kendi hikayemi anlatmak istedim. Anlatmak ve yapabilecekleri çok şey olduğunu fark etmelerini istedim” diye konuştu.
-ATÖLYEDE SABAHLADIM-
Elinde tuttuğu siyah beyaz bir fotoğrafı gösterirken, Antakya Uzun Çarşı içindeki küçük dükkanında ne de çok şey başardığının hikayesinde son bir kez durup anlattı bizlere, geride kalan on yılların biriktirdiği Antakya’yı ve bu kenti hep özleyecek olan kendini…
Açtığı ilk konfeksiyon atölyesini yokluklar içinde ayakta tutmaya çalıştığını anlatırken, bazı geceler uzayan çalışma yüzünden atölyede sabahladığı zamanlar olduğunu ifade eden Sevil Albeyoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:
“Ne kadar zorluk çektiğimi çok az insan bilir… Mesela bir konfeksiyon atölyesi açmıştım açmasına da, makinem yoktu. Çaresiz kalınca da, evdeki dikiş makinesini atölyeye getirmiştim. Ardından onu bu işe kullanışlı hale getirip, konfeksiyon işi yapmaya başladım. O zamanlar benim o halimi görüp iş vermek istemeyenler de oldu, ‘bu kadın iş yapamaz’ diyenler de. Ama ben yılmadım. Gece gündüm çalıştım. O dönem bazı işverenler halimi görüp de acıdı aslında… Sonra bana bir makine verdiler, ikinci elden düşme bir makine. Ama o da ne çalıştı ne çalışmadı. Çalıştığı zamanların parasını tamirine verdim desem yalan olmaz. Ama ısrar ettim, ta ki yeni bir makine alabilecek imkana kavuşana kadar. O zamanlar çocuklarım küçük, iş çok. Öyle zamanlar yaşadım ki, iş yetişsin diye işyerinde uyudum çoğu gece. Yani bir kadın olarak, hayatın içinde ayakta ve hayatta kalabilmek için o kadar büyük bir mücadele verdim ki, diğer kadınların da aynı sıkıntıları çekmemesi adına bende ne var ne yok onlarla paylaştım bu yaşıma kadar. Dedim ki, iyi olsunlar. Başkalarına el açmasınlar. Bunu da biraz olsun Antakya’da başardım diye düşünüyorum. Bunun keyfiyle de ayrılıyorum. Ama herkes şunu çok iyi bilsin, Antakya’yı da Antakya’daki dostlarımı da çok özleyeceğim.”
-Tamer Yazar-