8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü idi.
8 Martta ülkemiz başta olmak üzere, dünyanın her yerinde kadınlar; pankartları, flamaları, rengarenk giysileriyle, binlerce yıllık ezilmişliğe karşı, alanlara indiler, üzerlerindeki sömürü ve baskıyı protesto ettiler.
Kadın örgütleri, kadınları, taleplerini haykırmaları için Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde alanlara davet etti.
Türkiye Yazarlar Sendikası adına, Nuriye Gülmen’in kaleme aldığı Dünya Emekçi Kadınlar Günü bildirisinde, “Egemenler, 8 Mart’ın hafızalarımızda kadınların hak ve özgürlükleri için mücadele ettikleri, bedel ödedikleri, özgürleştikleri bir kutlu gün değil; erkeklerin kadınlara hediyeler aldığı, vitrinlerin kadınlar için indirimlerle süslendiği bir tüketim günü olarak yer etmesini istiyorlar. 8 Mart’ın adındaki ‘emekçi’ vurgusunun çıkarılması, sınıf içeriğinden soyundurulmak istenmesi de bu yüzden” ifadelerine yer verdi.
Başka bir dünyanın mümkün olduğunu bildiğimiz için… Daha adil, daha barışçı, daha eşit, daha özgür, daha iyi, daha güzel bir dünya için… Geleceğimiz için…” diye sesleniyor kadınlarımız.
DİSK Araştırma Dairesi tarafından hazırlanan “Türkiye’de Kadın İşçi Gerçeği” raporuna göre, kadınların çalışma hayatındaki en önemli üç sorunu, ‘düşük ücret’ işsizlik ve sigortasız çalıştırılma” olarak belirlendi.
Rapora göre Türkiye’de kadınlar, sigortasız ve sendikasız çalıştırılıyor, her türlü ayrımcılığa maruz kalıyor. Her 10 kadından sadece üçü çalışıyor.”
8 Mart 1857’de Chicago’lu kadınlar daha iyi iş koşulları için mücadele bayrağını açtılar. Günde 15- 16 saat kadar çalıştırılıyorlardı çünkü. Talepleri, 10 saatlik iş günü, daha iyi iş koşulları ve daha iyi ücretti.
Haklarını almak için on binlerce kadın yürüyüşe geçti. Ardından grev başlatıldı. Ancak Bu grev zor kullanılarak bastırıldı. Çıkan olaylarda çok sayıda kadın öldü, yüzlercesi de tutuklandı.
Kadınlar, bu olaydan yaklaşık 50 yıl sonra, 8 Mart 1908’de, yine Amerika’nın Chicago kentinde tekrar yürüyüşe geçtiler. 50 yıl önceki taleplerine yenilerini de eklediler ; 8 saatlik iş günü, oy hakkı ve çocuk emeği ile ilgili yasa gibi..Direniş kanla bastırıldı. 140 kadın öldürüldü ve yüzlerce kadın tutuklandı..
Clara ZETKİN 1910 yılında Copenhag’daki Kadın Konferansı’nda öldürülen kadınların anısına, 8 Mart’ın “DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ” olarak kabul edilmesini 2. Enternasyonale önerdi. Bu öneri kabul edildi.
1977 yılında ise Birleşmiş Milletler Genel Asamblesi’ne 8 Mart’ın “ Dünya Kadınlar Günü” olarak kabul edilmesi önerildi. Bu öneri de kabul edildi.
Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 8 Mart, 1975 yılında daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı. “Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programında Türkiye de etkilenmiş, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapılmıştır. 1980 askeri darbesinden sonra dört yıl anılmadı 8 Mart. 1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından Dünya Kadınlar Günü kutlanmaya başlandı.
Bütün insanların ( Kadın-erkek) eşit, özgür, mutlu ve refah içinde yaşayacağı başka bir dünya özlemiyle bütün kadınlarımızın 8 Mart’ını kutluyor ve sözlerimi dünya şairi Nazım’ın dizeleriyle noktalıyorum.
HOŞGELDİN KADINIM
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin.
Yorulmuşsundur;
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
ne gül suyum, ne gümüş leğenim var.
Susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim.
Acıkmışsındır;
sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
memleket gibi esir ve yoksuldur odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin!
Ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi.
Güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde.
Ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler;
gönlüm gibi zengin,
hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin…
YORUMLAR