Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Neval Oğan Balkız

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün Mücadele Ruhu!

Kadın olmak;“iktidarların elinden kamusal yaşam üzerindeki tekeli, zenginliğin iktidarının elinden yaşamlar üzerindeki mutlak gücü sürekli geri alma eylemi” içinde olmaktır. Bu bilinçle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve her gün, kadınlar ve yaşamın her alanında cinsiyet eşitliğini, adil, eşit ve özgür bir yaşam ve düzeni savunan her cinsten insanlar olarak,
depremin zorlu koşulları içinde, yasımızı, acımızı, öfkemizi ve yaşamı var etme emeğimizi ve direncimizi birleştirerek, bu mücadele gününde, deprem mağduru kadınların, emekçi kadınların, şiddete uğrayan kadınların, yaşam, eğitim, çalışma, barınma ve güvenlik hakları olmayan, elinden alınan kadınların sesi olarak “Biz Buradayız” diyoruz!

Türkiye nüfusunun yüzde 49 unu biz kadınlar oluşturuyoruz! Biz 42 milyon 575 bin 441 kişiyiz! 20 milyon 927 binimiz işgücüne dahil değiliz. 9 milyon 663 binimiz yalnızca ev işleriyle uğraşıyor! 10 kadından her üçü güvencesiz çalışıyor! Erkekler kadınlara göre , yüzde 21 daha fazla kazanıyor! Çocuğu olan ve olmayan kadınlar arasındaki ücret farkı yüzde 11! Deprem bölgesinde istihdamda olan kadın sayısı 695 bin ! Bunların yüzde 52’si kayıt dışı çalışıyor ve çalışan her iki kadından biri, işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamıyor!…
Bu koşullarda biz kadınlar: Kamusal ya da özel, yaşamın her alanında, zaman ve mekân farkı olmaksızın, bireysel ve kollektif görünürlüklerimizle; her türlü ayrımcılığa, baskıya, siyasal, ekonomik, cinsel ve psikolojik şiddete, istismar ve sömürüye dur demek için,
– Toplumsal cinsiyet kurgusunun eşitlik temelinde oluştuğu bir toplum, bir kültür, laik bir siyasal, hukuksal ve ekonomik düzen yaratmak için,
-Emeğimiz, bedenimiz, yüreğimiz ve bilincimiz üzerindeki her türlü dinsel, kültürel, siyasal ve sosyoekonomik, hegemonik, eril vesayete HAYIR demek için,
– İşsizliğin, yoksulluğun, açlığın, şiddet ve savaş koşullarının dayatıldığı bir yaşam , bir ülke ve bir dünya sistemini değiştirmek için,
-Cinsiyete ve herhangi diğer bir edene dayalı ayrımcılık olmadan felsefemiz, düşünce ve görüşümüz, bedenimiz, cinsiyetimiz, emeğimiz, yaşımız, yüreğimiz ve bilincimiz ile bizi özgürleştirecek farklı bir toplum, farklı bir yeniden üretim ve paylaşım adaleti yaratmak için,
-Herhangi bir zamanda herhangi bir yerde, “bir erkek” tarafından öldürülmüş olmamak için,
– Eril bir ahlak ve dinsel anlayışın “yalnızca bedensel bir imgeye” indirgediği ve üzerinde erkeğin tahakkümünü “namus” kavramıyla kutsallaştırdığı bir objeye dönüştürülmemek için,
-Biyolojik, fizik ve moral yönüyle bütünsel, onur sahibi bir varlık olarak, insan hakları, yurttaşlık hakları olmak üzere tüm kişi hakları ve anayasal hakları eksiksiz ve ayrımsız haiz/sahip olan “hak öznesi” kişi olarak, bu hakların güvence altına aldığı bir yaşama sahip olmak için,
-Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre; 2022 yılında 334 kadın öldürüldü, 245 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu; 2023 yılında 315 kadın oldürüldü, 248 kadın ise süpheli sekilde olü bulundu. İstanbul Sözleşmesi’nin eril, cinsiyetçi, muhafazakar, otokrat zihniyet eliyle fesih edildiği 20 Mart 2021 tarihinden bugüne sistematik kadin oldürümlerinin artarak sürdüğü bu ülkede; kişi hak özneleri, biyolojik cinsiyet varlıklarıyla kadınların eşit haklarla, özgür yaşadıkları, dinsel fanatizmin ve dogmatik, insan onur anlayışına aykırı değer yargılarıyla öldürülmediği, şiddet görmediği; cinsiyet ayrımcılığının sonuçları olarak mağdur olmayacakları toplumsal, hukuksal, kültürel koşullar bütünü bir yönetim anlayışının hakim olması için,
-Deprem dirençli kentlerde , afet yönetimin etkin ve eksiksiz uygulandığı, devletin ödev ve sorumluluğunu yerine getirdiği bir ülkede yaşam güvenliğinin sağlandığı koşullarda yaşamak için,
– Deprem bölgesinde, inşaat ihaleleri için, sistematik rant sağlamak için acele davrananların, yağmacı ekonomik düzen anlayışının dayattığı koşullar yerine; öncelikle, her türlü koşulda can güvenliğinin sağlandığı, barınma, gıda, temiz su, hijyen ihtiyaçlarının eksiksiz ve sürdürülebilir şekilde karşılandığı, tarımı, ekonomisi, ulaşımı ile insan merkezli koordine edilmiş yaşam koşullarının sağlanması için,

-Depremde kaybolan, nerede oldukları bilinmeyen çocukların derhal bulunmasını, ailelerine teslim edilmesini, ailesini kaybeden çocukların ilgili kanunlar çerçevesinde tüm hakları ve güvenceleri korunarak, Devlet korumasına alınmasını, tarikatlara teslim edildiği iddia edilen çocukların, böyle bir gerçeklik var ise, derhal tarikatların elinden alınarak ailelerine, gerektiği durumda devlet korumasına alınmasını sağlamak için,

-Kasta varan ihmal ve kusurlarıyla ,depremin yıkıcı etkisinin artmasına, ağır ,ölümcül sonuçlarının felakete dönüşmesine, bunca can, mal kaybımızın olmasına neden olanların , sorumluluğu bulunanların, merkez ve yerel siyasetçi ve yöneticilerinin, yapı denetçilerinin, müteahhitlerin vb. ilgili kanunlarda sorumluluğu düzenlenmiş bütün birim ve kişilerin hukuken (cezai, idari, mali) hesap vermesini sağlamak için,
birlikte mücadele etme kararlılığımızla alanlarda olacağız.
İnadına kadın, inadına emek, inadına eşitlik, inadına özgürlük diyeceğiz. Bu bilinçle, çalışan, üreten, hayat veren, ayakta kalmak için direnen; “gerçek özgürleşme ne sandıkta ne de mahkemede başlar, kadının ruhunda başlar” diyen köylüsü, yerlisi, kentlisi tüm kadınların, bu anlayış ve mücadeleyi paylaşan insanların ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun’!…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER