Yerel yönetimler seçimlerinin yaklaştığı şu günlerde siyasi ortamın daha çok gerilmeye başladığını, tansiyonun yükseldiğini, sert söylemlerin yapıldığını, kırıcı tutum ve davranış içine girilmekte olduğunu gördüğümüzden, demokrasiyi ve hukuk kurallarını hatırlatmakta yarar görüyor ve bu nedenle de bazı hususları gündeme taşımak istiyoruz.
Bilindiği gibi özgürlükçü demokrasilerde, her yurttaş kendi görüşünü, düşüncesini, yapacaklarını, beklentilerini serbestçe yazma ve söyleme hak ve özgürlüğüne sahiptir.
Yine demokrasilerde gerek iktidar, gerekse muhalefet kanadını oluşturtanların yaptıkları her hareket, söyledikleri her söz, attıkları her adım toplumun bütün kesimleri tarafından kabul edilmek, onaylanmak, desteklenmek zorunda değildir.
Bunlar elbetteki eleştirilecek, tepkiler konulacaktır.
Bu tepkiler, söz ile yazı ile ve eylemle gösterilebilir.
Ancak bunun için bir kural vardır: Bu tepkiler yasaların gösterdiği yolda ve doğrultuda olmalıdır. Yasaların çizdiği sınırların dışına çıkılmamalıdır. Çizilen çizginin içinde kalınması koşulu ile gösterilecek tepkilere kimsenin herhangi bir şekilde müdahale etme hak ve yetkisi söz konusu olmamalıdır.
Bu çizdiğimiz çerçeve, özgürlükçü demokrasilerin uygulandığı rejimler için geçerlidir.
Herhangi bir şekilde bu kuralın uygulanmadığı yerlerde, çoğulcu ve özgürlükçü demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile geçerli olduğundan söz etmek mümkün değildir.
Gelelim yürürlükte olan anayasamızın bu konuda kabul ettiği temel ilkelere:
Anayasamızın 26. maddesi şu hükümleri içerir:
Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar….
İşte düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile ilgili olarak anayasamızın koymuş olduğu ana ilkeler.
Birde toplantı ve gösteri yürüyüşü ile ilgili temel ilkelere bakalım.
Anayasamızın 34. maddesi: Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir hükmünü içermektedir.
Demek ki; Anayasamızın 34. maddesi ile çizilen çizgiler doğrultusunda herkesin izin almadan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı vardır.
Bu hakkın kullanılabilmesi için silahsız ve saldırısız olması ana koşuldur.
Görülüyor ki, gerek düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, gerekse toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının kullanılması için, herhangi bir izin almaya, herhangi bir başvuruda bulunmaya yasal zorunluluk yoktur. Bu haklarını herkes serbestçe kullanabilir.
Ancak tek koşul anayasamızın 26. ve 34. maddeleri ile çizilen sınırlar içinde kalma şartıdır.
Konulan bu şart ve çizilen bu çizgi içerisinde kalındığında, hiçbir makamın buna müdahale etme hak ve yetkisi Anayasamıza göre söz konusu olmamalıdır.
Son günlerde gerilen ve gittikçe daha da sertleşerek artan siyasi tansiyon çerçevesinde, bu hakların kullanılması veya kullanmak istenilmesi doğrultusundaki görüşlere karşı bazı olumsuz sözlerin söylendiğinin, bazı ağır kelimelerin kullanıldığının görülmesi nedeniyle, Anayasamızın bireylere tanımış olduğu bu hakkı hatırlatmakta yarar gördük.
Anayasamızın, yasalarımızın tanıdığı bu hakkın uygulanmasının engellenmeye kalkışılması halinde, o ülkede özgürlükçü demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile var olduğundan söz etmek oldukça zordur.
Bu nedenle herkesin Anayasa ve yasaların çizdiği sınırlar içerisinde kalma koşuluyla, her türlü hak ve yetkiyi kullanabilmesi için, gereken anlayış gösterilmeli, sinirlerin daha fazla gerilmesine, ortamın sertleşmesine izin verilmemelidir.
Bir kez daha hatırlanmalıdır ki; gerek iktidar, gerekse muhalefet kanadının her sözü, her hareketi, attığı ve atacağı her adım, toplumun tüm kesimleri tarafından onaylanmak zorunda değildir. Benim her söylemim doğrudur. Attığım her adım isabetlidir. Bu nedenle eleştirilmemeli, sadece destek verilmelidir yolundaki bu anlayış biat kültürünün bir kalıntısıdır. Biat edilmesini beklemek ve biat etmek, demokratik yönetimler için geçerli olan bir yol ve anlayış değildir.
Eleştiri bir haktır. Bu eleştiriye tahammül göstermek ise demokrasinin vazgeçilmez bir kuralıdır.
Bu kural unutulmamalı, bu kuralın dışına çıkılmaması için gereken anlayış ve sabır gösterilmelidir…
YORUMLAR