Okyanuslara her yıl 8 milyon ton plastik karışıyor. Alman Çevre İnceleme Merkezi, plastik atıklarla ilgili bir raştırma yaptı. Buna göre, dünyadaki plastik atıkların yüzde 90’ının Asya ve Afrika’daki 10 nehirden geldiği ortaya çıktı. Peki, ‘hala temiz’ diyebileceğimiz Asi Nehri’nin bu son halinde biriken plastikleri denize ulaşmadan toplamak için bizler daha ne bekliyoruz?
Greenpeace çevre örgütünün Antarktika Okyanusu’nda yaptığı son araştırma kapsamında, denizin derinliklerinden 8, yüzeyinden 9 su örneği alındı. Alınan örneklerde, litre başına en az bir mikroplastik lifi tespit edildi. Denizin derinliklerindeki örneklerin 7’sinde ve yüzeydeki örneklerin de 2’sinde mikroplastiğe rastlandı. Alınan 9 kar örneğinin 7’sinde de zararlı kimyasallara rastlandı. Söz konusu kimyasalların, endüstriyel üretim ve tüketim kaynaklı olduğu (örneğin suya dayanıklı outdoor ürünler gibi) belirtildi. Bu arada, bilmeyenler için bir kez daha tekrar edelim… Mikroplastikler, büyük plastik parçalarının dalgalarla sürüklenmesi, aşınması ve günışığında ayrılması sonucu daha küçük parçalara ayrılmasıyla ortaya çıkıyor.
Peki, yaşanan kirliliğin boyutları bu kadar ciddi bir boyuta taşınmışken, Asi Nehri’nde uzun bir süredir temizlenmesi beklenen su sümbülleri arasında biriken, birikmeye devam eden plastiklerin birer ikişer akıntıya kapılmasını ve denize doğru yolculuğunu daha ne kadar izleriz?
-VALİLİK Mİ?-
Aralık ayının ilk haftasında kamuoyuna yansıyan son açıklama; Tarım Bakanlığı, Devlet Su İşleri ve Çevre Bakanlığı’nı ‘Asi Nehri’ konusunda göreve ve işbirliğine çağıran Hatay Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Bayram Öksüz’den gelmiş, işin boyutuna şu kelimelerle işaret edilmişti:
“Biliyorsunuz, su sümbülleri, çok hızlı çoğalıyor ve yayılıyor. Aynı zamanda su canavarı olarak da biliniyor. Su ekosistemi ve tarımsal yapı açısından oldukça zararlı olduğu bilinen bir bitki türü. Zaman içerisinde burada biriktiğinde, hem çürümeden kaynaklı hem de üzerinde topladığı kirlilikten kaynaklı, çevre ve halk sağlığı oldukça rahatsız edici, kent konforu açısından, yaşam konforu açısından rahatsız edici bir durum yaşatıyor. Hem üzerinde topladığı, sizin de gördüğünüz, biriktirdiği kirlilikten dolayı, hem de sivrisinek ve diğer haşerelerin üremesine uygun ortam oluşturduğu, kokuya sebep olduğu için… Bu nedenle buradaki görev, yetki ve sorumluluk, özellikle Tarım Bakanlığı, Devlet Su İşleri ve Çevre Bakanlığı’nda olmasına rağmen, biz, Hatay Büyükşehir Belediyesi olarak, çevre hassasiyeti dolayısıyla, kent temizliği ve halk sağlığına verdiğimiz önemden dolayı 5 aydır bu çalışmanın fiilen içerisindeyiz, çalışmaları da aralıksız sürdürüyoruz. Sürdürmeye devam edeceğiz. Ama bizim çabamız yeterli olmuyor. Gördüğünüz gibi, çok yoğun geliyor çünkü… Afrin’den ve Suriye’den bu tarafa gelen bir bitki türü. Bununla ilgili etkin, ekonomik ve sürdürülebilir mücadele yönteminin, mutlaka, az önce saydığım kurumlar tarafından geliştirilmesi ve uygulamaya koyulması gerekiyor. Bunun için koordinasyon şart! Valilik koordinasyonunda, ilgili Bakanlıkların da desteğiyle, bizim de içinde bulunacağımız bir organizasyonla bu işin üstesinden gelebileceğimizi düşünüyoruz. Mutlaka bu Bakanlıkların, bu kurumların sorumluluk alıp işe dahil olması lazım!”
-SORALIM!-
Hatay Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Bayram Öksüz’ün ‘Hatay Valiliği koordinasyonunda…’ ifadesinden yola çıkarak, bu konuda Hatay Valiliği’nin ne tür bir yol haritası izlediğini de soralım mı? Hatta, Hatay Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi’nin beklentileri ışığında, bu konuda nasıl bir işbirliği sürecinin işletildiğini de…
-SÖYLENDİĞİ GİBİ!-
Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından açık açık ifade edilen kirliliğin boyutları, daha önce birçok vatandaşın dile getirdiği detayları da paylaşıyor kamuoyuyla. Sinekler, fareler ve koku… Peki, sorunun çözümü için işaret edilen kurumsal koordinasyon için ne bekliyoruz?
-TEKNE YETMİYOR!-
Kış şartları ve yağan yağmurlar nedeniyle, Hatay Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi’ne bağlı ekiplerin nehirdeki duruma tekne marifetiyle müdahale etmesi zorlaşıyor. Bu ise zorunlu bir bekleyişi beraberinde getiriyor. Bekleyiş ise daha fazla su sümbülü ve daha fazla çöp birikmesi anlamına geliyor. Ancak bu konuda gündeme taşınan eleştirilerden biri, nehirdeki bu tür temizlik çalışmaları için kullanılan ekipmanların neden Büyükşehir makine parkına bugüne kadar dahil edilmediği yönünde! Zira sorun sadece 2018’e ait bir sorun değil! Her sene tekrar eden ve gittikçe de aciliyeti artan, arttıkça da müdahalesi zorlaşan, çevresel bir kriz!
O halde, ufak bir tekne ve ellerde, su sümbüllerini toplamak için kullanılan ilkel aparatlarla ‘taşıma su ile değirmen döndürülmeye çalışıldığını’ söyleyenler çok da haksız değiller!
-İŞBİRLİĞİ-
Asi Nehri’nde yaşanan çevresel kirliliğin boyutlarının yerel idare kaynaklarını ve kabiliyetini zorladığını söyleyenler; Tarım Bakanlığı, Devlet Su İşleri (DSİ) ve Çevre Bakanlığı’nın devreye girmesi gerektiğinin altını çizerken, bu konuda ilgili kurumlara başvurulduğu gerçeğinde mi durmamız gerekiyor, yoksa bu sadece kamuoyu ile paylaşılan bir ‘çağrı’ mı? Tabi asıl merak edilen konu, Büyükşehir Belediyesi’nin dışarıya yansıyan bu ‘çaresizliği’ noktasında Hatay Valiliği’nin nasıl bir kentsel idare planı yürüttüğü! Zira Hatay Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Bayram Öksüz’ün işaret ettiği işbirliği, ‘Hatay Valiliği koordinasyonunda…’ bir işbirliği. Peki, haftalardır süren sıkıntının kent içinde yarattığı rahatsızlık noktasında, bu işbirliği şu an hangi aşamada?
-EN ÇOK DA FARE!-
Antakya kent merkezindeki duruma müdahil olması istenen Bakanlıklar ya da kurumsal işleyiş için ‘Valiliğin koordinasyonu şart’ diyen Büyükşehir Belediyesi, ‘temizlik’ için uygun şartların oluşmasını beklerken, vatandaşın söylemi dünden bugüne değişmiyor…
“Bunca bitkinin birikmesini niye beklediler, bilmiyoruz. Her sene olan bir şeydi, ama bu seneki inanılmaz. Koca bir çayır gibi, yukarıdan baktığımızda. Güzel bir görseli var, itiraf edeyim ama… Yakınlaştıkça hiç sevmiyorsunuz olanı da, içinde beslediklerini de. Çünkü akşamları o kadar çok fare cirit atıyor ki bu bitkilerin içerisinde! Keşke gece gelip de baksanız bir kez… Korkarsınız! Öyle minik de değiller, kocaman her biri! Nehir kısmındalar, tamam da… Evlerimiz hemen nehrin yanı başında. Bu da ayrıca tedirgin ediyor. Şu ana kadar görmedik, o yüzden soruyorum! Gelip de temizleyene kadar, sümbüllerin olduğu yerleri ilaçlasalar, olmaz mı? En azından daha fazla haşere üremese, fareler bu kadar cirit atmasa, olmaz mı?”
Anlaşıldığı kadarıyla, vatandaşın beklentisi oldukça net… Hatay Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Bayram Öksüz’ün haklı bir şekilde dile getirdiği, ilgili kurumların ‘kurumsal işbirliği anına’ kadar, yerel idarecilerin nehrin bu kısmında yaşanan hijyen sorununu ilaçlama başlığında ‘kontrol’ altında tutması! Peki, bunu yapıyor muyuz?
-ÇÖKME!-
Asi Nehri’nde bir dönem yaşanan iç duvar çökmesinin (Palladium Alışveriş Merkezi’ne yakın noktada) yarattığı yaya ve araç trafiği riskinin bir benzerinin yaşanmaması adına önlem alınmasını ve bir noktada buna dair beliren çökmenin teknik kontrolünün yapılmasını isteyen vatandaşlar, ilgili belediye yetkililerini bu konuda da göreve çağırıyor. Daha önce yaşanan durumu hatırlatanların eleştirisi ise, ‘erken müdahale, az risk’ noktasında ilerliyor!
-Tamer Yazar-