Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Nabi İNAL

Eşit Olmayanlar Arasında….

Seçim tarihi yaklaştıkça takkeler düşmeye, kafalarda var olan saçlar veya kellikler net bir şekilde görünmeye başladı.

Demokratik sistemlerin uygulandığı ülkelerde seçimler eşitler arasında yapılır.

Yani seçime katılan bütün partiler, iktidarı ile muhalefeti ile aynı haklara ve yükümlülüklere tabi tutulurlar.

Ama bizdeki uygulama ne yazık ki bu kuralın tıpatıp aynı olmadığını göstermektedir.

Bu durumda 31 Martta yapılacak olan yerel yönetimler seçimlerinin eşitler arasında geçmeyeceği yolunda birçok emare görülmekte ve hatta uygulamaya konulmaktadır.

Bu konudaki emarelere değinmeden önce anayasamızın ilgili bazı maddelerini hatırlatmakta yarar görüyoruz.

Örneğin anayasamızın 67. maddesinin ve 94. maddesinin son fıkraları bunlar arasında gösterilebilir.

Şimdi bu madde metinlerine şöyle bir göz atalım:

Anayasanın 67. maddesinin son fıkrası şu hükmü içerir: Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.

Geçtiğimiz günlerde TBMM’de kabul edilen torba yasa ile bazı Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin görev süreleri bir yıllığına uzatılmış ve bu uzatmaya ilişkin yasada hemen yürürlüğe konulmuştur.

Oysaki anayasanın emredici hükmüne göre bu değişikliğin bir yıl sonra yürürlüğe girmesi, başka bir anlatımla 31 Mart seçimleri için uygulanmaması gerekir idi. Ama bu gerekliliğe uyulmadan Yüksek Seçim Kurulu’nun bazı üyelerinin görev süreleri bir yıl daha uzatılmak suretiyle, kanaatimize göre anayasanın ilgili maddesine aykırı bir tutum ve davranış sergilenmiştir.

Yine anayasamızın 94.maddesinin son fıkrası, TBMM’nin başkanı, başkan vekilleri, üyesi bulundukları siyasi partinin veya parti gurubunun meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine, görevlerinin gereği olan haller dışında meclis tartışmalarına katılamazlar, başkan ve oturumu yöneten başkan vekili oy kullanamazlar hükmünü içermektedir.

Anayasanın bu maddesine göre meclis başkanının mensup olduğu siyasi partinin çalışmalarına katılamaması, siyasi toplantılarda bulunamaması, bu konuda herhangi bir tutum ve davranış içine girememesi anayasal zorunluluktur.

Anayasanın bu hükmüne rağmen meclis başkanının mensup olduğu siyasi partinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olduğunun açıklanmasına rağmen, TBMM başkanlığı görevinden istifa etmemesi, anayasamızın 94. maddesine açık bir aykırılık teşkil etmektedir.

Ülkenin önde gelen birçok hukukçusunun, meclis başkanının istifa etmesinin gerektiği yolundaki açıklamalarına, bu konuda gösterilen anayasa maddelerine rağmen istifa mecburiyetinin olmadığı yolundaki (kanaatımızca hukuka aykırı olan) görüşün geçerli kabul edilerek çalışmalarını sürdürmesi, adaylar arasındaki eşitsizliğin tipik bir örneğini ortaya koymaktadır.

İşte bu durumda 31 Martta yapılacak yerel yönetimler seçimlerinin eşitler arasında değil, eşit olmayanlar arasında geçeceği yolundaki görüşe katılmamak ve hak vermemek mümkün değildir.

Bizim anlayamadığımız ve izah etmekte güçlük çektiğimiz husus şudur: Mademki eşitler arasında bir seçim yapılması demokrasinin kuralıdır. O halde neden meclis başkanlığı sıfatını bırakmadan aday olma ve seçimi bu sıfatı devam ettirme yoluna gidiliyor?

İster istemez akla şu soru geliyor: Acaba bu sıfat kullanıldığı takdirde aday olan kişiye bir artı yarar mı sağlayacaktır.

Eğer böyle bir yararın sağlanması söz konusu ise, bu eşit olmayanlar arasında seçimin yapılacağının ayrı bir göstergesi olarak kabul edilmek gerek.

Her şeye rağmen 31 Mart seçiminde, seçmenlerin gerçekleri görerek doğru tercihler yapmak suretiyle, yanlış yola gitmek veya girmek isteyenleri uyarma yoluna gideceği kanısındayız.

31 Mart’a çok kalmadı. Bekleyeceğiz ve göreceğiz….

[email protected]

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER