Daktilo, bilgisayarın kullanılmaya başlamasıyla hızla kan kaybetmeye 1990’lı yıllarda başlamıştı. Hindistan’da bulunan dünyanın son daktilo fabrikası Godrej and Boyce kapısına kilit vurduğunu açıklayıp, bir anlamda daktilonun ölümünü resmen duyurduğunda aylardan nisan, yıllardan ise 2011’di.
Hindistan’ın milli ve dini lideri Gandhi, daktilosunun başına geçip, aşağıdaki satırları, bu tarihten tam yüz yıl önce yazmıştı:
“Köle artık köle olmamaya karar verdiği anda zincirleri kırılır. Kendini özgür kılar ve başkalarına da özgürlüğün yolunu gösterir. Özgürlük ve kölelik kafalardadır.”
Gandhi, ülkesindeki İngiliz egemenliğine cephe almış, köle olmayı reddetmiş, bütün Hindistan halkını şiddet içermeyen eylemlere ve İngilizlerle işbirliği yapmamaya çağırmıştı. 1922’de Genç Hindistan gazetesinde çıkan yazılarından dolayı, isyana teşvikle suçlandı. Ardından Ahmedabad’da görülen büyük davada, suçlu bulundu. Şiddeti reddetmek inancının ilk ve son maddesiydi. Ülkesine onarılmaz biçimde zarar veren sisteme boyun eğmeyecek ve bu güçlü yönetimin mahkemesine alçakgönüllülükle meydan okuyacaktı:
“(…)Yarı aç, yarı tok gezen Hintli kitlelerin içindeki yaşam gücünün nasıl yavaş yavaş çekildiğini kentte yaşayanlar pek bilemez. O sefilce konforlarının, ülkemizi sömüren yabancıya verdikleri hizmet karşılığındaki komisyon olduğunu, kârların ve komisyonun kitlelerin kanını emerek sağlandığını pek bilmezler. İngiliz Hindistan’ında hukukla kurulan yönetimin, kitlelerin sömürülmesi amacına hizmet ettiğini pek görmezler.(…)
Hindistan’a, daha önce hiçbir yönetimin vermediği kadar zarar vermiş bir yönetimi sevmemeyi bir erdem olarak görüyorum. Hindistan, İngiliz yönetimi altında, daha önce hiç olmadığı kadar insani niteliklerden uzaklaşmıştır. Buna inandığım içinde, böyle bir sistemi sevmeyi günah sayıyorum. Ayrıca benim için, aleyhimde kanıt olarak sunulan yazılarımı yazabilmiş olmak çok değerli bir ayrıcalıktır. (…)
Benim ülkemdeki insanlara göstermeye çabaladığım şey şudur: Şiddete başvurarak işbirliğini reddetmek, kötülüğü daha da çoğaltır. Çünkü kötülük ancak şiddet sayesinde ayakta kalabilir. Bu yüzden, kötülükten desteğini çekebilmek için şiddetten tümüyle uzak durmak şarttır. Şiddetten uzak durmak için de, kötülükle işbirliğini reddetme karşılığı verilen cezaya gönüllü olarak boyun eğmek gerekir. O nedenle burada, yasaya göre kasıtlı bir suç olan, benimse bir yurttaşın en büyük görevi saydığım şey için, bana en ağır cezanın verilmesini istiyor, bu cezaya seve seve razı olacağımı ifade ediyorum.”
Gandhi, bundan sonraki yıllarda üç defa daha tutuklanıp serbest bırakıldı. Ünlü açlık grevlerini yaptı, her eylemi bir siyasi zaferle noktalandı. Nihayet, 1947 yılında İngilizleri dize getirerek, ülkesinin bağımsızlığını ilan etti.
*
Daktilonun tarihi, Gandhi’nin dize getirdiği ülke, İngiltere’de, kilise orgunun çaldığı melodileri tekrar edecek müzik kutusu icat etme gayretiyle başladı. İngilizler, 1714 yılında patent aldığı bilinen Henry Mill’i daktilonun mucidi olarak kabul etse de, 1771-1874 yılları arasında Brezilya’dan Rusya’ya, İsviçre’den İtalya’ya kadar pek çok ülkede daktilonun farklı biçimlerde icat edildiği biliniyor.
Daktilo asıl gelişmeyi 1900’lerin başında yaptı ve birkaç yıl içinde yaşamın her alanına girdi. 20. yüzyılın tanığı daktilo, bir anlamda, belleği olmadığı için zamana yenik düştü.
*
Birçok duyumuzun algılamasıyla oluşun bellek, Gandhi için her şeydi. Onu görülenlerin işitilenlerin, okunanların bir daha anımsanmasına yönelik, zihnin öteki işlevleri arasında en önemli olanı sayıyordu. Toplum, ancak onun değerlendirmesiyle, eleştiren, sorgulayan dolayısıyla gelişen bir toplum olabilir, evrensel boyutlara ulaşabilir, bağımsızlığını koruyabilirdi.
Gandhi’nin düşünceleri ışığında şunları da eklemek olası: Dünyada pek çok ülkenin özlemi olan demokratik rejim özgürlükten başlar, eşitlikle şekillenir ve demokraside sonlanır. Anlamak için anımsamak gerek; geleceği yaratmak için geçmişi doğrularıyla yanlışlarıyla sorgulamak…
Orhan Tüleylioğlu
YORUMLAR