CIA’nın Libya operasyonu
1981 Ocak ayında, CIA’ya (ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı) Libya lideri Kaddafi hakkında bir şeyler yapması söylendi. CIA, Libya operasyonlarını bu ülkenin sınır komşusu Çad üzerinden yürütmeye karar verdi. Afrika’nın bu en yalnız ve en fakir ülkesinin yönetimi, bu amaçla kontrol altına alınacaktı. Bu konuda ajanlık yapması için Çad’ın Savunma Bakanı’yken yönetimle ters düşen ve iki bin savaşçısıyla Batı Sudan’a geçen Habre seçildi. ABD, sırf Kaddafi’nin düşmanı olduğu için Habre’yi desteklemiş ve 1982’de Çad’da iktidarı ele geçirmesini sağlamıştı. Oysa ABD halkı, Çad adında bir ülkenin varlığından bile habersizdi.
Afganistan operasyonu ve El Kaide sahnede
CIA, 1980’de Afgan mücahitlerini Sovyetlere karşı silahlandırırken, Usame bin Ladin’i isyana destek sağlayan zengin Suudi Arabistanlı olarak tanımıştı. ABD Başkanı Carter’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Brzezinski, Afganistan’daki radikal unsurları silahlandırma görevini yaptı. Brzezinski, ABD silahlarını Usame bin Ladin’e bizzat kendisi teslim etmiş ve silahların kullanılmasını öğretmişti. Bu sayede, CIA Ruslara kendi Vietnamlarını yaşatmayı başarmıştı. ABD’nin Pakistan Büyükelçisi Oakley şöyle dedi: “Sovyetlerle savaşanlarla, afyon ticaretinden büyük paralar kazananlar aynı kişilerdi. Uçsuz bucaksız tarlalardan elde ettikleri ürünle dünyanın tek ve en büyük eroin tedarikçisi konumundaydılar. Galiba Pakistan istihbaratı da işin içindeydi ama CIA düzeni bozmamak adına olanlara müdahale etmiyordu.”
Son Sovyet askeri, Afganistan’ı 15 Şubat 1989 tarihinde terk etti, ancak CIA silâhları bu ülkeye akmaya devam etti. Kısa süre sonra, El Kaide adını alacak yeni bir terör örgütü sahnede yerini aldı. CIA Direktörü Webster: “Gerçeği göremedik, ipin ucunu saldık ve ayrılıp gittik. Öyle yapmamalıydık.” itirafında bulundu. ABD ve CIA eliyle, Bin Ladin ABD’nin korkulu rüyası; El Kaide’de ABD’nin ve dünyanın başına bela olmaya hazırdı.
CIA Suriye’de darbe girişiminde
CIA, 1949 yılında Suriye’nin başına Amerikan yanlısı bir albay olan Adib Sishaklı’yı getirmişti. Ancak, albayın iktidarı dört yıl sonra Baas’çılar tarafından devrildi. CIA, Suriye’de bir askeri darbe ortamının olgunlaştığı değerlendirmesini yaparak, Irak, Lübnan ve Ürdün’de sabotajlar gerçekleştirdi ve suçu Suriye’ye attı. Şam’daki Müslüman Kardeşler örgütünü de rejim aleyhine ayaklandırıyordu. CIA, Suriye’nin en güçlü adamlarından biri olan İstihbaratın başındaki Abdülhamit Seraj ile Genelkurmay Başkanı ve Komünist Partisinin liderini kurban olarak seçti. Bunların yok edilmeleri görevi, ABD’nin Şam Büyükelçiliğinde memur olan ajan Rocky Stone’a verildi. Stone, para ve siyasi gelecek vaadiyle Suriye ordusu içinden kendine bir yandaş takımı kurmaya başladı. Suriye İstihbarat Başkanı Abdülhamit Seraj bu komployu sezdi ve Amerikalılara bir tuzak hazırladı. Subaylar paraları aldıktan sonra televizyona çıkarak, “Ahlaksız Amerikalı iblisler, yasal düzenimizi bozmak için işte bu paraları verdiler” şeklinde itirafta bulundular. ABD’li CIA ajanı Stone gözaltına alındı, sorgulandı ve sınır dışı edildi. Yaşanan bu siyasi kargaşa sonunda, Suriye ve Mısır, Birleşik Arap Cumhuriyeti’ni kurdu. Bu olaylar, Orta Doğu’da ABD karşıtlığının temelini oluşturdu ve bölgede Sovyet Rusya etkinliğini artırdı.
Irak’ta Saddam Hüseyin’in yıldızını parlatan CIA
CIA ajanları Irak’ın siyasi ve askeri liderlerine silah ve para sağlıyor, karşılığında komünizm karşıtı bir cephe oluşturmaya çalışıyordu. 14 Temmuz 1958 gecesi, Amerikan yanlısı olan Irak yönetimi, silahlı kuvvetler darbesiyle devrildi. General Kasım devletin başına geçti ve kapıları Sovyet yönetimine açtı. CIA, zaman kaybetmeden Baas partisine sızmaya başladı. General Kasım’a iki suikast düzenlendi, ancak başarısızlıkla sonuçlandı. Beş yıl sonra, CIA destekli bir darbe yapıldı ve Irak’ta ABD etkisi yeniden güç kazandı. 1960’larda Irak’ın İçişleri Bakanlığını yapan Ali Salih Sadi: “Biz iş başına CIA treniyle geldik” dedi. O trenin içinde, CIA desteğiyle yıldızı parlayan bir diktatör de bulunuyordu. Adı Saddam Hüseyin. 1980-1988 yılları arasında, sekiz yıl süren İran-Irak Savaşı sırasında, CIA Saddam’ın yanında yer almış ve istihbarat desteği sağlamıştı. Ayrıca, Bağdat’ı teröre destek veren ülkeler listesinden çıkarmış, Saddam hakkında olumlu raporlar vermişti.
Kuveyt’in işgalini görmeyen CIA
1990 yılında, Irak’ın orduları hareketlendi. Uzaydan çekilen fotoğraflarda, Irak birliklerinin Kuveyt sınırına yığıldığının belli olmasına rağmen CIA bunu görmedi. O gece Irak 140 bin kişilik ordusuyla Kuveyt’e girdi. CIA: “Saddam, Suudi Arabistan’a saldıracak, Irak’ın kimyasal başlıklı silahları var ve her an bunları kullanabilir” şeklinde abartılı raporlar düzenledi. Hâlbuki daha önceki raporlarda Irak’ın kesinlikle kimyasal başlıklı füzelere sahip olmadığı yazılmıştı. ABD Başkan yardımcısı Dick Cheney, 26 Ağustos 2002 tarihinde: “Saddam Hüseyin’in kitle imha silahlarına sahip olduğuna ilişkin herhangi bir şüphemiz kalmamıştır” dedi. CIA Direktörü de: “Irak, El Kaide’ye muhtelif alanlarda, savaş, bomba yapımı, kimyevi, biyolojik ve nükleer konularda eğitim vermiştir.” açıklamasını yaptı. Gerçeği yansıtmayan bu raporlarla, ABD 2003 yılında Irak’ı işgal etti.
İşgalden bir yıl sonra, CIA Şefi Jim Pavitt: “Irak içinde fazlaca bilgi kaynağımız yoktu. Bir gram istihbarattan bir ton varsayım üretildi.” itirafında bulunarak, önceki raporları yalanladı. Yapılan soruşturmada, Irak’ın silahları konusunda CIA’nın söylediklerinin hayal ürünü olduğu ortaya çıktı. Fakat Irak işgal edilmiş, bir buçuk milyon insan ölmüş ve böylece yıllar sürecek bir karışıklık döneminin tohumları atılmıştı.
80 Milyar Dolarlık Bütçe
ABD’de, dünyanın en kalabalık ve en fazla bütçeye sahip 17 İstihbarat örgütü var. Yıllık harcamaları yaklaşık 80 milyar dolar. Rusya’nın yıllık savunma harcamasından neredeyse fazla. Bu istihbarat örgütlerinde yaklaşık 200 bin kişi çalışıyor. CIA, bu örgütlerden sadece biri…
Soru şu… Bu kadar yüksek bir bütçeye sahip CIA’nın Suriye’de, Irak’ta, İran’da, Türkiye’de ve bölgede iş yoğunluğu artmış mıdır? Hem de çok artmıştır…
Tablo bu ve biz ABD’nin Suriye’den çekilme tarihini konuşuyoruz. Oysa ABD, çekilmek yerine bölgeye kök salıyor…
ABD Suriye’den çekilir… İsrail’in güvenliğini garanti ettikten sonra; PYD/PKK terör örgütünü korumayı garanti ettikten sonra; Suriye’de İran’ın varlığı sıfırlandıktan sonra; Suriye’yi parçaladıktan sonra; Kuzey Irak’la-Kuzey Suriye’yi birleştirdikten sonra; İran’a olası operasyondan sonra…
Zengin petrol havzası Irak, artık ABD’nin Ortadoğu’daki merkez üssü. ABD, 2022’de tamamlanacak olan, 200 bin metrekare büyüklüğünde dünyanın en büyük konsolosluğunu Erbil’de kuruyor. ABD’nin bu bölgede çok işi var çok…
Özet Kaynakça:
1- Tim Weiner, Legacy of Ashes-The History of the CIA (Enkaz Devralmak-CIA Tarihi), 2007.
2- Tim Weiner, Legacy of Ashes-The History of the CIA (Enkaz Devralmak-CIA Tarihi), Bölüm II, 2007.
YORUMLAR