Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Antakya’da kültür-sanat

Hazırlayan: Mehmet Karasu Antakya

Hazırlayan: Mehmet Karasu

Antakya Kitaplığı
Seferis ile Üvez/Süreyya Berfe
Bu hafta, 21 Mart Dünya Şiir Günü’nü kutluyoruz.
Hafta boyunca tüm ülkede şiir konuşulacak.
En azından her sanatseverin hafta içinde bir şiir kitabı okumasını dilerim.
“Seferis ile Üvez, Süreyya Berfe’nin son şiirlerinden oluşuyor. İlk bölüm olan “Seferis’e İskele Işıkları” Berfe’nin şair YorgoSeferis’e Ege’nin bu tarafından bir tür seslenişi/karşılığı olarak okunmalı, ikinci bölüm “Üvez” mevsim döngüsünü takip eden, tabiatla hemhal olmuş, “haiku” tadında kısa şiirleri bir araya getiriyor, kitabın son bölümü “Bugün Salı mı Şimdi” ise birbiriyle bakışan ancak daha bağımsız son şiirlerden oluşuyor.”

2019 Dünya Şiir Günü Bildirisi/Süreyya Berfe
Aklıma gelmezdi
şiir günü göreceğim.
Şiir günü bildirisi yazacağım hiç gelmezdi.
Oldu.
Şiir böyle bir bela işte
insanın başına geliverir.
Yorgo Seferis, Saint John Perse, Turgut Uyar
sanki hiç yaşamadılar
hiç şiir yazmadılar.
Başkaları da var tabii…
Ne mutlu bana PEN’den ödül aldım.
Her zaman genç olmaya çalışacağım.
“Gümüş koktu azalan sigaralar
bana bir yolculuk ısmarla”
Yeryüzünde şiirden başka yalnız var mıdır acaba?
İstediğiniz kadar dünyada da kainatta da şiir günü yapalım
yalnızlığını gideremeyiz.
Belki de ne kadar şair varsa o kadar şiir vardır
Dünya şiir gününüz kutlu olsun…

Konuk Yazar
Ucube Ve Sanat/Mustafa Akyürek
‘Merdi kıpti şecaat dilerken
sirkatin söyler’
Yukarıdaki deyişte geçen merdi sözcüğü mert anlamında kullanılmış olmakla birlikte başka çağrışımları da içinde barındırır.
Tutucu insanlarda görülen bu tür yanılgılar bölüğü, yanaşık düzen eğitiminin mantığı dışlayan yansımasından başka bir şey değildir.
Savaş sanatı denilen askerliğin mantığında neferi disipline etmek, zor koşullarda yaşamı sürdürme becerisi olarak da kabul edilen böylesi çalışmaların kabul edilebilir olduğunu yadsımamak gerekir. Ancak, sözkonusu yönetim, yönetme becerisi olduğunda durum başka bir boyut kazanır.
Hele yorumlanan nesne, sanat yapıtı ve sanatçı ise durup iki kez düşünmek gerekir.
Yakın tarihte Arapça kökenli ucube kavramı üzerinde yapılan tartışmaların kazandığı boyut henüz herkesin belleğindedir. Bununla birlikte Sevgili Mehmet Aksoy’un yapıtıyla ilgili olarak açtığı tazminat davasının sanatçımızın lehine sonuçlanması ayrı bir paragraf açma gereği de doğurdu.
Peki nedir Ucube?
Bunu anlamak için ‘ne değildir’le başlamak gerekir diye düşünüyorum. Ve buna değinmeden önce de sanatın tanımını iyi bilmek gerekir…
Sanatın arkaik çağı doğanın taklidi olarak kabul edilse de modern çağda sanat imgesel motifler üzerine oturtulmuş, sanatçının yaratıcılığı ile birlikte anılır hale gelmiştir. Durum böyle olunca varolanı değiştirme, parçalama ve yeniden üretme sanatın olmazsa olmaz ilkesi haline gelmiştir.
Talan edilen gül bahçesi yerine dikilen ‘Han-Hamam-Saray’ Külliyelerinin iç ve dış motiflerinde görülen taklitlerin birer sanat eseri olarak açıklanması ve ardından bahçıvanın yokedilen bahçesine olan tepkisini gidermek adına uydurulan ‘bak senin güllerin, karanfil ve lalelerin asırlardır caminin duvarında yaşayacak’ teraneleri boşuna değildir!
Ucube bir aşağılama, kötüleme nedeni değildir. Zira, ucube acayip olan şeydir. Acayipse benzeri olmayan; şaşırtıcı, çarpıcı ve özgün olandır. Dolayısıyla ucubeyi aşağılama, hakaret anlamında kullananlar bilmeden sanatı tanımlamış oluyorlar. Bunu anlamak için Arapçadan arakladıkları bu sözcüğün anlam zenginliğini bilmeleri gerekir.
İşte budur; Yaşayan Türkçe denilen Ucube(!).
Oysa yaşayan ölür, yenisi doğar. Budur ol divanın dediği, tarihin yazdığı.
‘Muhazakar Sanat’ asılsız karalamalarla kendini varetmeye adaysa boşuna kürek çekiyor demek.
Kaldı ki, birşeyleri muhafaza ederek sanat yapılamaz.
Hele de ‘Şecaat dilerken sirkatin söylemek’ başlı başına bir faciadır.
Ne diyelim…
Sanat ola ucube ola!

Haftanın Sanat Gündemi
Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü bu yıl “Atların Günü” adlı kitabı ile Ömer Turan kazandı.
Alper Akçam, Cengiz Bektaş, Adnan Binyazar, Ali Cengizkan, Bahar Gökler, Ahmet Özer ve Ferruh Tunç’tan oluşan Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü Seçici Kurulu, bu yıl aday olan 56 yapıt üzerinde yaptığı değerlendirme sonucu, ödülün Ömer Turan’ın “Atların Günü” adlı kitabına verilmesini oy çokluğu ile kararlaştırdı.
Ömer Turan ödülünü, 28 Mart günü Ankara’da, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde Ceyhun Atuf Kansu’nun 100’üncü doğum yılı nedeniyle resim sergisi, beste yarışması konseri, belgesel gösterimi ile birlikte düzenlenecek kapsamlı törende alacak.
ÖMER TURAN KİMDİR
Ömer Turan, 1971’de Trabzon’da doğdu. İlk şiiri 2006’da Hayal dergisinde yayımlandı. Yazı, şiir ve söyleşileri; aralarında Kıyı, Ada, Deliler Teknesi, Kurşun Kalem, Evrensel Kültür, Patika, Sincan İstasyonu, Patika olmak üzere çok sayıda yazın dergisinde yer aldı. Belçika’da çıkan Akrostiş dergisinin Türkçe bölümü ve Yitik Ülke Yayınları’nda editör olarak çalışan Ömer Turan’ın; Üryan ve İsyan, Kedi Güzü, Dünyanın İlk Sabahı adlı şiir kitapları yayımlandı.
Turan, Dünyanın İlk Sabahı adlı yapıtıyla 2016’da Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Şiir Ödülü’nü almıştı.

Oğuz Tansel Ödülü Emre ve Eroğlu’nun
Oğuz Tansel Yazın Ödülü, bu yıl şiir dalında eserleri değerlendirdi. Her yıl sadece bir tek esere verilen ödül, seçici kurulun önerisi üzerine, bu yıl bir kitap ve bir dosya olmak üzere iki esre verildi. Ödüle 120 üzerinde başvuru arasından seçilen Gültekin Emre’nin “Sere Serpe” adlı kitabı ve Haydar Eroğlu “Hayiq” adlı dosyası değer görüldü. Ödül töreni ise 18 Nisan Perşembe günü saat 14.00’te Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde yapılacak. (Cumhuriyet)

Türk edebiyatı eserleri Londra Kitap Fuarı’nda
İngiltere’nin başkenti Londra’da bu yıl 48’ncisi düzenlenen Kitap Fuarı (LondonBookFair) ziyaretçi akınına uğradı.
Dünya yayıncılık sektörünün en önemli buluşma noktalarından birisi olan ve özellikle telif alışverişi açısından büyük önem taşıyan Londra Kitap Fuarı ziyaretçilerine kapılarını açtı.
Olympia Sergi Merkezi’nde devam eden ve yaklaşık bin 500 standın yer aldığı fuarda, Türkiye Ulusal Standı’nın açılışı Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Ümit Yalçın tarafından Türk ve İngiliz yayıncılarının katıldığı bir açılış kokteyliyle gerçekleştirildi.
Yaklaşık 67 ülkeden 1000 katılımcı firmanın yer aldığı fuara bu yıl Endonezya ‘Odak Pazar’ ülke olarak katıldı.
Dünyanın en büyük ikinci yayıncılık buluşmasına Türkiye, 63 metrekarelik ulusal stand ile yer aldı. TEDA Projesi desteğiyle yabancı dillerde yayınlanan Türk edebiyatı eserlerinin yer aldığı Türkiye ulusal standında ayrıca 500’e yakın güncel yayın yer alıyor.
Türk Yazarların Eserlerinin 61 Dilde Çevirisi Yapıldı
Fuarda Türk kültürünü ve edebiyatını tanıtmak ve yayıncılık alanındaki işbirliği olanaklarını geliştirmek amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın prestij yayınları, TEDA Projesi desteğiyle yabancı dillerde yayımlanan Türk edebiyatı eserleri, güncel yayınlardan oluşan yaklaşık 496 eser sergileniyor.

Şükrü Erbaş’a yakışır davet
Nâzım Hikmet Şiir Festivali’nin bu yılki konuk şairi Şükrü Erbaş oldu.
AmericanTurkishAssociation of North Carolina (ATA-NC) tarafından düzenlenen 2019 Nâzım Hikmet Şiir Festivali’nin bu yılki konuk şairi Şükrü Erbaş oldu.
Edebiyat hayatında kırkıncı yılını geride bırakan şair Şükrü Erbaş’ın şiirleri, 11’incisi düzenlenen festival kapsamında Gökçenur Ç. ve Neil P. Doherty tarafından İngilizceye çevrildi.
Bu yıl düzenlenen Nâzım Hikmet Şiir Festivali’nde Carl Dennis, TarfiaFaizullah, AndreaGibson, JakiSheltonGreen, ve AnaliciaSotelo oluşan ana jüri 19 ülke ve 44 eyaletten toplam 330 başvuru arasından Bahamalı şair Bernard Ferguson birinci oldu. Amerikalı şair ise Maria Rouphail ikinci olurken, Amerikalı şair Tara Ballard ise üçüncü olarak seçildi. Mansiyon ödülü ise Lübnan asıllı Amerikan şair PhilipeAbiYouness’un oldu.
Festivale daha önce Behçet Necatigil, Melih Cevdet Anday, Küçük İskender, Birhan Keskin, Gülten Akın ve Murathan Mungan gibi isimler konuk olmuştu. (Odatv.com)

Ne Okusak? Birgün Gazetesi
“Şair Hüseyin Ferhad adına çok kıymetli bir kitap hazırlandı. Antakya Altın Defne Edebiyat ödülü kapsamında şair FarisKuseyri tarafından hazırlanan kitapta Ferhad’ın dostluğuna tanıklık etmiş birçok isim birer Hüseyin Ferhad portresi çiziyor. Fotoğraflarla süslenen kitap, yaşayan şairlerimiz için güzel bir armağan niteliğinde.”

İnci Aral: Edebiyat herkes içindir
İnci Aral: Çok özel bir ülkede yaşıyoruz. Ayrıştırmayı değil birlikte yaşamı savunmalıyız.
Türkçe edebiyatın önemli yazarlarından İnci Aral, Türkiye’de kadın yazar olmanın zorluklarını, yeni çıkan kitabı Aşkın Güzelliği‘ni ve Türkiye’de yaşanan son politik ortamı değerlendirdi. Aral, “Özgürlüğü ve demokrasiyi savunuyorsak eğer, tüm fikirlerin de bir arada yaşamasına hoşgörü göstermek zorundayız” dedi.
Sabah gazetesinden Tuğba Kalçık’la söyleşen İnci Aral, “özgürlüğü ve demokrasiyi savunuyorsak tüm fikirlere hoşgörüyle yaklaşmalıyız” dedi. Herkesimden okuru olduğunu hatırlatan Aral, ayrıştırarak değil bir arada yaşamayı savunarak güzel bir ülke inşa edebileceğimizi belirtti.
Şair Şükrü Erbaş’ın Sabah gazetesiyle röportaj yapmasının ardından uğradığı eleştirilerin haksız olduğunu belirten Aral “İnsan değişen bir varlıktır. Bugünden yarına düşüncelerimiz de değişebilir. Katı yaklaşmamak gerekiyor” diye konuştu.
‘ÇOK ÖZEL BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ’
İnci Aral, Türkiye coğrafyasının muazzam bir kültüre sahip olduğunu belirterek, “‘Ben sizden değilim’ diye tu kaka etmek yanlış bir tavır. Genel doğrularda birleşmeliyiz. Çok özel bir ülkede yaşıyoruz” dedi (DUVAR )

“Ondan iyisini mi bulacaktık”PEN Türkiye Yazarlar Derneği’nin her yıl verdiği şiir ödülünün 2019’da şair Süreyya Berfe’ye verileceği belirtildi.Ödül töreninin 6 Nisan’da TÜYAP İzmir Kitap Fuarı’nda yapılacağı duyuruldu. PEN Türkiye Yazarlar Derneği yaptığı açıklama “PEN 2019 Şiir Ödülü için ondan iyisini mi bulacaktık, verdik gitti, affetsin bizi” diye belirtti.PEN Türkiye Yazarlar Derneği tarafından yapılan açıklama şu şekilde:“Ne mutlu PEN’e, Süreyya Berfe’ye ödül veriyor. Ne mutlu bize, bu yılki PEN Şiir Ödülü Süreyya Berfe’ye!Eski reklam yazarı olduğu için (şairin olmaz ama, reklamcının eskisi olur), ‘mesajı ver!’ dediğini duyar gibiyiz. Veriyoruz mesajı:Ey şiirin her zaman genci, ey şiirin gececisi, ey hiç kimseye olmadığı kadar ona yakışan huysuzluğun sahibi, ey artık yedilere, kırklara karışır gibi şiire karışan, ey saçı sakalı kırışan ama sözü her zaman dimdik ayakta duran, ey şiirin yerini bilen madenci, ey kendine hem gölge hem fener olan, ey egelerin egesi…

Bir Portre
Süreyya Berfe
1943’te İstanbul’da doğdu. Asıl ismi Süreyya Kanıpak. 1960’ta Çanakkale Lisesi’ni bitirdi. Bir süre İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde öğrenim gördü. İstanbul’da yayınevlerinde, reklam şirkelerinde çalıştı. Halen metin yazarlığı yapıyor.
İlk şiirleri 1962’de “Yön” dergisinde çıkan Süreyya Berfe, 1966’da “Kasaba” adlı şiiriyle Türkiye Milli Talebe Federasyonu Kültür Yarışması birincilik ödülünü aldı.
İlk kitabı “Gün Ola” Fikir Kulüpleri Federasyonu tarafından basılırken, 1960 Kuşağı olarak anılan İsmet Özel, Refik Durbaş, Ataol Behramoğlu, Egemen Berköz gibi şairler arasında yer aldı.
İlk şiirlerinde İkinci Yeni’nin etkileriyle soyutlamalara eğilim duyan Süreyya Berfe, 1966’dan sonra halk geleneğinden beslenen yeni bir şiir dili kurmanın olanaklarını aradı. İkinci kitabı “Savrulan” 1971’de yayımlandı, ardından “Hayat ile Şiir” (1980), “Ufkun Dışında” (1985), “Şiir Çalışmaları” (1992), “Ruhumun” (1998), “Kalfa” (1995-1998-1999), “Seçme Şiirler” (2001), “Nabiga” (2001), “Seni Seviyorum” (2002), “Foklar Söyledi, Ben Yazdım” (2005) eserlerine imza attı.

Ne Okusak?
1.Bir Ömür Nasıl Yaşanır/ İlber Ortaylı/Kronik
2.Unutmayı Bir Öğrenebilsem/Uğur Kökden/Yapı Kredi
3.Tarihi Kırıntılar/Barış Bıçakçı/İletişim
4.Şiddetsiz İletişim/Marshall B. Rosenberg/Remzi Kitabevi