Peki, İmar Affı ve Kültürel Miras!
31 Mart yerel seçimlerine sadece 4 gün kaldı ve bizler, ‘neredeyse’ karar verdik, nasıl bir kent istediğimize ve nasıl bir şehir düzeninde yaşamak istediğimize. Bunu yapanlardan biri de, Hatay’ın Mimarları, ki ortaya koydukları “2019 Yerel Seçimleri Öncesi Kente Dair Değerlendirmeler, Öneriler” Raporu ile bunu her birimiz adına bir kez daha netleştirdiler, özellikle de bazı başlıklarda…
Adaylar, ayakları çokça yere basmayan projeler, süregelen parti toplantıları, bitmeyen vaatler, bol kepçe suçlamalar, sınırsız kent düşleri ve çok daha fazlası! Seçime günler kalırken ve seçmenler, ‘kararlarını değiştirme’ noktasında konuşan adayları dinlemeye, ama eldeki şehrin onlara sundukları şartları tartmaya devam ediyor. Bunu yapan yerlerden biri de Antakya!
Antakya özelinde, Hatay adına konuşan Mimarların geçtiğimiz hafta ortaya koyduğu “2019 Yerel Seçimleri Öncesi Kente Dair Değerlendirmeler, Öneriler” Raporu, 31 Mart yerel seçimleri arifesinde, sokaktaki vatandaşın ‘dağınık’ haldeki yaşam beklentilerinin listelenmesi adına önemli bir toparlama işlevi gördü. Rapor, ‘olması gerekenlerin’ altını çizerken, oldukça çarpıcı tespitlerde de bulundu. Bunun en net örneği, Antakya’nın doğu yakasında ilerleyen restorasyonlar ve hayata dönen eski evlerin ‘işletmelere’ dönen süreçleri oldu ve ifade edilen eleştiri, çok fazla dile gelmeyen kısım adınaydı…
“İnsanları evlerinden çıkararak, otel-kafe yapmaktan öte, yerel halkın yaşam şeklini etkilemeyecek, insanları rahatsız etmeyecek bir turizm politikası geliştirmek ve uygulamak gerekmektedir.”
Bu ve daha fazlası adına, dün başladığımız Rapor paylaşımına bugün de devam edelim ve Mimarlar Odası Hatay Şubesi’nin özenli bir hassasiyetle sıraladıkları arasında ilerleyelim.
İşte o hassasiyete ekli başlıklar:
-ANTAKYA OTELİ-
“Kentsel yaşam kalitesinin artırılabilmesi için, insanlara, kentsel çevreler içerisinde kullanabilecekleri çeşitli aktif ve pasif rekreasyon olanaklarının sunulması önemlidir. Farklı aktif ve pasif rekreasyon olanaklarını içinde barındıran kent parkları, kentsel yaşam kalitesinin artırılması çabalarına katkıda bulunurlar. Kaliteli kent parkı çevreleri; planlamada, tasarımda, uygulamada kalitenin sağlanması ile gerçekleşebilir. Kent parkları içerisinde yer alan birçok faktör -bitkiler, toprak, su, hava, renk ve koku, mevsimler, görünür ve duyumsal deneyimler, ziyaretçiler-, bu karmaşık sistemi biçimlendirmek için bir araya gelirler. Parklar, pozitif çevresel kalitenin işaretlerindendir. Park ve onu çevreleyen alanlar, insanlara, doğayla baş başa kalma fırsatı sunmalarının yanı sıra oyun oynama, paten kayma, yürüyüş yapma gibi fiziksel aktivitelere, sanat ve topluluk olayları gibi kültürel aktivitelere, arkadaşları ile toplanma gibi sosyal aktivitelere katılma olanakları verirler. Böylece insanların doğal ve sosyal çevre ile iletişimlerini sağlarlar.
Daha çağdaş ve yaşanabilir kent çevreleri oluşturmada, kentsel yaşam kalitesinin artırılmasında yeşil alanların önemli rolünün farkında olan yerel yönetimlerin girişimleri ile kentlerde kişi başına düşen yeşil alan miktarının artırılması gerekmektedir. Kentimiz için somut bir örnek vermek gerekirse… Yıkılan büyük Antakya Oteli’nin yerine yapılması düşünülen yapının cadde kotunda, asi tarafını da içine alacak şekilde ve bir “yarışma projesi” düzenlenerek sonuçlandırılacak bir tasarımla, böylesine merkezi bir mekâna, kısmi de olsa bir kamu alanı niteliği kazandırılması gerekmektedir.”
-KENTSEL DÖNÜŞÜM-
“Kentsel dönüşüm, ülkemizde ve kentimizde tartışılmakta olan bir konudur. Dünyada kentsel dönüşümün çok sayıda başarılı örneği bulunmaktayken, ülkemizde, bilimsel ve toplumsal temellere dayanmayan yanlış yaklaşım ve yöntemlerle geliştirildiği için kamuoyu tepkisine neden olan ve çoğu örnekte, kente ‘yarar yerine zarar veren’ bir uygulama olmuştur. Kentsel dönüşüm çalışmalarının, gerekli araştırmalar yapılarak uygulanması gerekmekteyken, dönüşüm uygulamalarında bağlamsal öğeler göz ardı edilmekte; sosyal, coğrafi, iklimsel, işlevsel ve ekonomik şartlar proje üretiminde dikkate alınmamakta ve bu girdileri sağlayacak paydaşlarla işbirliği yapılmamaktadır.
Özellikle Antakya Belediyesi’nin uzun süredir çalışma yaptığı ‘Emek-Aksaray Kentsel Dönüşüm Projesi’, bu anlamda ifade ettiğimiz bütün olumsuzlukları barındırmaktadır. Mevcut uygulama, bu alanda yaşayan insanları göz ardı etmiş, adeta yok saymıştır. Kentsel dönüşümde temel amaç, yeni imar alanları açmak değil, bu alanlarda yaşayanlara sağlıklı ve güvenli yeni mekanlar yaratmak olmalıdır. Emek-Aksaray Kentsel Dönüşüm Projesi’nin, bu anlayışla yeniden kurgulanması ve planlanması gerekmektedir.
Kentsel dönüşüm çalışmalarında; insan hayatı, ekonomik fayda, sosyal gelişme ve mekânsal niteliği geliştirme amaçları bir arada güdülmelidir. Bütün aşamalarda; uzmanların, sivil toplum örgütlerinin ve dönüşecek bölgelerde yaşayan nüfusun görüşü, katkısı ve desteği alınmalıdır.
Mimarlar Odası olarak, kentimizde sağlıklı ve doğru kentsel dönüşüm uygulamaları yapılabilmesi için katkı ve desteğe hazır olduğumuzu bir kez daha vurgulamak isteriz.”
-AFET POLİTİKASI-
“Afet riskinin, afet olmadan önce önlenmesi veya azaltılması, afet sonrası ise mağduriyetin en aza indirilmesini esas alan çağdaş bir Afet Yönetim Sistemi kurulmalıdır. Kaçak yapılaşma ve güvenli olmaktan uzak binalara ilişkin olarak, yapı üretim sürecinde denetim mekanizmasının işletilmesi gerekmektedir. Bu konuda da yerel yönetimlere büyük sorumluluk düşmektedir. Düzenleyici yasanın ve donanımının bu ihtiyaca göre şekillenmesi şarttır.
Kentimizde, yerleşik alan içerisindeki doluluk-boşluk dengesi yitirilmiş olup, yoğun yapılaşmış alanlar içerisinde kentsel boşlukların oranları azdır. Oysa kentsel mekânda bulunan boşluklar, afet yönetiminin toplanma, tahliye, acil yardım ve çadır alanlarının oluşturulması gibi mekânsal gereksinimlerini karşılamaya yönelik pek çok işleve hizmet edebilecek nitelikte olup, bu durum dikkate alınarak önlemler alınmalı ve afet planlaması yapılmalıdır.”
-ASİ NEHRİ-
“Antakya, tarih boyunca, kuruluşundan itibaren görkemini ve güzelliğini Asi Nehri’nden almıştır. Asi Nehri, var olduğu için bu kent var olmuş ve birçok kez yıkılmasına rağmen var olmaya devam etmiştir.
Son yıllarda, birçok sebebin etkisi ve gerekli önlemlerin alınamaması sonucunda, Asi Nehri, bakımsız ve kente küskün duruma gelmiş, neredeyse bazıları için kent için sorun olarak algılanmaya başlamıştır. Antakya’yı tanımlayan en önemli fiziksel öğe olan Asi Nehri için; kent yaşamının yarattığı yükü ve kirliliği ortadan kaldıracak, eski görkemli günlerinde olduğu gibi kent yaşamına olumlu katkı sunması, güzelliğini vermesi için kamu kurumları ve yerel yönetimlerin, bütün kent halkıyla beraber seferber olması gerekmektedir. Kentin tekrar Asi ile kucaklaşması, beraber yaşaması için öneri ve projelerin geliştirilmesi, bir an önce uygulamaya sokulması elzemdir.
Kente kimlik kazandıran önemli kent imgelerinden olan köprüler; kent dokusu ve kamusal etkileşim açısından oldukça önemlidir. Dünyada, özellikle içinden nehir geçen kentlerdeki örneklere bakıldığında, yaya köprülerinin, çoğunlukla ulusal ya da uluslararası çapta düzenlenen mimari yarışmalarla belirlendiği ve kazanan tasarımların kent için çok ciddi yatırımlar olarak kabul edilerek, inşa edildiği görülmektedir.
Hak ettiği değeri uzun zamandır göremeyen Asi Nehri üzerinde; hem kentliler hem de ziyaretçiler için yeni bir çekim noktası oluşturacağı düşünülen, özellikle tasarım ve yapım sürecindeki şeffaflıkla ve mevcut siluetin olumsuz yönde etkilenmemesi üzerindeki hassasiyetiyle öne çıkan, tasarım duruşunda yoğun bitki örtüsü ve ekolojik zenginliğe vurgu yapan, yaya aksına çeşitli yan eylemleri eklemleyen, yaya köprüsü ile doğal peyzajı harmanlayan, güçlü bir kamusal mekân ve kültürel aks kimliği kazandırılması için gerekli çalışmaların yapılması, bu kentin öncelikleri arasında olmalıdır.”
-KÜLTÜREL MİRAS-
“Kültürel mirasın korunması, sadece fiziksel bir pratik olarak algılanmamalı, aynı zamanda bir kültürel diplomasi aracı olarak görülmeli, kent kimliğinin devamlılığını sağladığı ve kente özgünlük kattığı unutulmamalıdır.
Sürdürülebilir turizm için yerel halkın bilinçlenmesi ve işbirliği yapması önem arz etmektedir. İnsanları evlerinden çıkararak, Otel-Kafe yapmaktan öte, yerel halkın yaşam şeklini etkilemeyecek, insanları rahatsız etmeyecek bir turizm politikası geliştirmek ve uygulamak gerekmektedir.”
-İMAR AFFI-
“Aflar; toplumsal adalet ve barışın zedelenmesine, planlama ve imar konularında ilgili kurumlara yönelik güvenin azalmasına, zengin doğal kaynakların amaç dışı kullanımına ve çevre sorunlarına yol açmıştır. ‘İmar Barışı’ olarak topluma sunulan kaçak yapılaşma affı; halkın can güvenliğini tehlikeye atan, tarihsel ve doğal alanları tahrip eden, hukuk dışı uygulamaları yasallaştıran ve kentlerimizi yaşanmaz hale getiren bir girişimdir. Af veya barış adı altında yasal kılıf yaratılan kent suçları derhal durdurulmalıdır.”
-ÖNERİLER-
Buraya kadar sıralanan öneriler listesinde dikkati çeken en önemli başlıklar; Antakya’nın doğu yakasında hayata geçen tarihi binalara ilişkin olanlar, ayrıca ‘kent merkezindeki kısmı düzene sokulan’ Asi Nehri ve eski Antakya Oteli’nden geriye kalan alanın ‘nasıl değerlendirilmesi gerektiğine’ ilişkin detaylar!
31 Mart öncesi, mevcut başkanlar ve olası ‘kazanacak adaylar’, bu detaylar ve öneriler kalabalığını ne kadar sahiplenir bilinmez ama, ‘seçmen’ kimliğinde ‘oy’ vermeye hazırlanan kent insanının, Şehrin Mimarları adına omuzlananlara ‘omuz vermesi’, asıl beklenen ve asıl istenen! -Tamer Yazar-