Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Nabi İNAL

Umutlar yeşermeye başladı…

Umutların yeşermeye ve ürün vermeye başlamak üzere olduğunu dile getirdiğimiz bir sırada, birden bire ortaya toplumu germeye devam eden tutum ve davranışların ortaya çıktığını görmenin üzüntüsü içerisindeyiz.

Bilindiği gibi 31 Mart seçimi sonunda AKP birçok önemli yeri kaybetmiş ve yine birçok önemli yerin belediye başkanlıkları da CHP’ye geçmiş idi.

Böyle bir sonucun ortaya çıkmasını demokrasinin kazanımı olarak görmüş ve bunu da belirtmek suretiyle bundan sonra yapılması gerekenin, gerginliği sonlandırmak, birlik ve beraberlik sağlayıcı tutum ve davranış içerisine girmek olmalıdır demiştik.

Ama yazımızın mürekkebi bile kurumadan bu beklentimizin ne yazık ki gerçekleşmediğini gördük.

Ülkemizin 3 büyük şehrinde Büyükşehir belediye başkanlıklarını CHP’li adayların kazandığı YSK’nın resmi olmayan sonuçları açıklaması ile anlaşılmış idi.

Elbette ki bu sonuç gerek ülkemiz, gerek iktidar ve gerekse siyasi partiler açısından büyük bir önem taşımaktaydı.

31 Martta bir siyasi iktidar değişikliği söz konusu olmamıştır.

Ancak 31 Martta, özellikle büyükşehirlerde, yerel yönetimler CHP’nin, yani muhalefetin denetimine geçmiştir.

Böyle olunca da ülkemizde yokluğu hissedilen çoğulcu demokrasinin, zaman içerisinde tüm kurum ve kuralları ile uygulanmaya başlayabileceğinin sinyallerinin verilmesi gibi bir sonuç doğuran seçim, aydınlık geleceğin bir işareti olarak görülmüş ve sevinçle karşılanmıştı.

Ancak ne oldu, ne bitti bir türlü anlayamıyor ya da bunu anlayacak bir tutum ve davranışın inandırıcı bir şekilde ortaya konduğunu göremiyoruz.

Sık sık yazdığımız ve hatırlattığımız üzere, koltuklar gelip geçicidir. Önemli olan yapılan hizmetler, geride bırakılan olumlu tablolar ve isimdir.

Eğer geride takdirle karşılanacak bir hizmet ve isim bırakılamıyor ise, o koltukta kim, nerede ve ne kadar oturursa otursun, sonuçta olumlu bir tablonun oluşmasına katkıda bulunmuş olmayacaktır.

Bu gerçeği bir kez daha anımsattıktan sonra gelelim son günlerdeki yaşananlara.

İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığını CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı, YSK başkanı tarafından yapılan gayri resmi seçim sonuçlarının açıklaması ile belli olmuştur.

Yapılması gereken iş, sonucu kabullenip kazananı tebrik etmek, kaybedenin ise kazananı denetleyici bir rol ve görev üstlenmesi idi.

Ama bu yapılmadı. Bunun yerine itiraz yoluna gidildi.

Elbette ki her adayın ve siyasi partinin seçim sonuçlarına itiraz hak ve yetkisi vardır.

Ancak bu itirazların yeterli gerekçelere ve belgelere dayandırılması gerekir.

Oysaki iktidar partisinin bazı yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar ortamı yumuşatmak yerine ortamın daha da gerginleşmesine neden olmuştur.

Şimdi gözler seçim kurullarının alacağı kararlara çevrilmiştir.

Seçim kurullarının ve son olarakta nihai karar verecek olan YSK’nın seçimi hangi adayın kazandığı yolunda vereceği karar merakla beklenmektedir.

Umuyoruz ki toplumu daha fazla gerecek, huzur ortamını bozacak bir durumun yaratılmaması için herkes elinden geleni yapacaktır.

En şaibeli seçim diye söylemlerde bulunmanın veya İstanbul gibi bir ilimizde seçimi kaybetmeyi tekleme olarak görüp, bunun ülke geneline etkilerini düşünerek ve tökezleme olarak kabullenip gereksiz yere hareketlere tevessül etmenin veya söylemlerde bulunmanın doğru bir tutum olmadığı kanısındayız.

Kısa sürede kesin sonuçlar açıklanacaktır.

Gerek kesin sonuç açıklanıncaya kadar ve gerekse kesin sonuçlar açıklandıktan sonra herkesin sükûnet içerisinde kalmasını, koltuk hırs ve beklentisini bir yana koyarak ülkenin geleceğini düşünmesini diliyor ve bekliyoruz.

Kesin olmayan sonuçlara göre İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığını Ekrem İmamoğlu kazanmıştır. Yasal süreç tamamlandığında da kesin sonuçlar açıklanacaktır.

Bekleyeceğiz ve göreceğiz.

İnanıyoruz ki Martın sonu baharı getirecek, umutlar yeşerecek, ürün vermeye başlayacak, güneş ülkemizi tüm sıcaklığı ile aydınlatacak, aydınlık günler bizi ileriye, çağdaşlığa götürecektir.

Bu nedenle kimsenin tahrike, telaşa kapılmadan sağduyu ile hareket etmesi ve sonucu da bu anlayış içinde beklemesi gerekir diyoruz.

Hazmedebilmek erdemlik gereğidir. Kazanmak kadar kaybetmekte demokrasinin olmazsa olmazları arasında yer alır.Biline ki; kaybettiğini kabul edenler,ileride övgüyle anılacaklardır. …

[email protected]

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER