Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Nabi İNAL

Bir Kez Daha Lütfen…

Çok partili yaşama geçtiğimizden bu yana yapılan seçimlerde, 31 Mart seçimlerinde yaşananların hiçbirine rastlamadık. Öyle ki; yasa gereği açık oy gizli sayım sisteminin geçerli olduğu 1946 seçimleri dahil.

31 Mart yerel yönetim seçimlerinin yapılmasından bu yana 2 haftayı aşkın bir süre geçti. İktidar kanadının başta Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere ülkenin çok önemli belediyelerini kaybetmiş olmayı içine sindiremediği, hazmedemediği, bu yerlerdeki yenilgiyi kabullenemediği, izlenen yoldan, söylenen sözlerden, tutum ve davranışlardan net bir şekilde belli olmaktadır.

Oysaki ülkenin bir gerginliğe, bir ayrışmaya, bir karşılıklı söz düellosunda bulunmaya tahammülü yoktur.Bu nedenle , bu tür durumların oluşmasına neden olmamak için herkesin elinden geleni yapması gerekir.

Bu kanıda olduğumuz için de Cuma günkü yazımızda: … Lütfen, ülkenin geleceği açısından, içinde bulunulan ekonomik krizin kısa sürede ve en az zararla atlatılabilmesi için, demokrasimizin sağlıklı bir şekilde yürümeye devam edebilmesi için, birlik ve beraberliğimizin bozulmaması için, huzurlu bir ortam içerisinde bir arada yaşamayı sürdürebilmemiz için, herkesin sağduyu ile düşünüp hareket etmesi, ihtiras, beklenti, hırs ve çeşitli hesapları biryana itmek suretiyle ülke, sadece ülke yararı anlayışı ile hareket etmesi gerekir…. demek suretiyle uyarı görevimizi ve beklentimizi dile getirmiş idik.

Medyada buna benzer birçok yazıların çıktığı, uyarıların yapıldığı da görülüp izlenmektedir. Ama sanki bu yolda hiçbir uyarı yapılmamış, sanki lütfen denmek suretiyle yapılması gerekenler yazılıp söylenmemiş gibi ,giderek daha artan bir şiddet, giderek daha artan sert tutum ve davranış içine girmek suretiyle yanlışlar devam ettirilmiştir.

Öyle ki; İmamoğlu’nun mazbatasının verilmemesi için mümkün olan her yola başvurmakta, eğer mazbata verilirse seçimin yenilenmesi için adımlar atma yoluna gidilmektedir.

Oysa ki; demokrasilerde seçim bir oy farkla kazanılır ya da kaybedilir.

İstanbul’da da bunun aynı şekilde sonuçlanması gerekir. Tıpkı diğer yerleşim bölgelerinde olduğu gibi.

Ama bu yapılmıyor ve ortam gerildikçe geriliyor.

Bunun hiç kimseye bir yararı olmasa gerek.

Eninde sonunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı mazbatasını alacak ve göreve başlayacak.

Eğer göreve başlayacak olan başkan tartışma konusu olur ve başkanlığı üzerinde bir takım soru işaretleri oluşursa, bunun demokrasimiz açısından yararlı olmayacağı kanısındayız.

31 Mart öncesine kadar seçmen listelerinin, seçim sisteminin en güvenilir bir sistem olduğu, dünyanın demokrasi ile yönetilen hemen hiçbir ülkesinde böyle bir güvenli sistemin bulunmadığı söylenirken, ne oldu da 31Mart sonrası yapılan seçimin şaibeli olduğu gibi söylemler ağızdan çıkmaya, medyaya yansımaya başladı?…

Elbette ki yürürlükte olan sisteme bir şey olmadı. Yani sistem neyi gerektiriyorsa, yürürlükteki yasalar hangi yönde adım atılmasını, karar verilmesini gerektiriyorsa o doğrultuda adımlar atılmış ve kararlar alınmıştır.

Değişen tek şey seçimin beklenmedik bir sonuç vermesi, yani kazanılacağı umut edilen yerlerde seçimin kaybedilmesidir.

Böyle olunca da seçim sonuçları kabullenilmek istenilmemiş, itirazlar birbiri peşi sıra yapılmaya başlanmıştır.

31 Martta tüm ülkede yerel yöneticiler seçimi yapılmıştır. Ama seçimlerden sonra sanki İstanbul’da ayrı bir sistem, diğer bölgelerde ayrı bir sistem uygulanmak suretiyle seçimler yapılmış gibi bir durum ortaya çıkartılmıştır.

İstanbul dışında geçerli olan uygulama, İstanbul için geçerli kabul edilmek istenmemiştir. Hatta İstanbul’un belli ilçeleri arasında bile farklılık oluşturulmaya çalışılmıştır. Yapılan ve yapılmak istenenlerin demokrasimize yarar değil zarar vereceği kanısındayız.

31 Marttan sonraki ilkyazımızda, demokrasinin kazandığını, bu nedenle de aydınlık günlerin bizleri bekleyeceğini belirtmek suretiyle, herkesin bu sonuçtan gereken dersi çıkartması gerektiğini ifade etmiş idik.

Ama ne yazık ki beklentimiz boşa çıktı.

Oysaki demokrasinin kazanması milli iradenin tecelli etmesi, sandığa ve sandık sonuçlarına güvenin zedelenmemesi, çoğulcu, özgürlükçü demokrasinin var olması için en önemli nedenlerden biridir.

Temenni ediyoruz ki bu nedenler zedelenmez, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dahil, Türkiye genelinde yerel yönetimler seçimi milli iradeyi tam olarak yansıtacak ve tartışma götürmeyecek bir şekilde en kısa zamanda sonuçlanır ve böylece ülke huzura kavuşur.

Şu ana kadar İmamoğlu’na mazbata verilmediği için, bir kez daha lütfen diyoruz….

[email protected]

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER