Antakya’daki Ziraat Mühendisleri, tarım politikası ve yeni yapılanma girişiminden memnun değil:
Ziraat Mühendisleri Odası Hatay Şubesi, Bakanlığın yeni yapılanma girişimlerinin çözüm olmadığını, mevcut gidişle, tarımsal ürün ithalatının artacağını savunuyor. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Sever, yaptığı açıklamada, Tarımda Milli Birlik Projesi adıyla gündeme gelen yeni yapılanmaya ilişkin olarak kamuoyuna yansıyan bilgilerin, son derece kısıtlı olmakla birlikte; yeni yapılanma girişiminin, Bakanlığın kendisinde olduğu kadar ülkemizin kamu örgütlenmesinde de çok büyük tartışmalara yol açacağını gösterdiğine vurgu yaptı. Tarımda Milli Birlik Projesi’nin Türkiye tarımı için kurtuluşu reçetesi olmadığını söyleyen Ahmet Sever, şunları savundu:
“Tarım ve Orman Bakanlığı, tarımsal üretimde her geçen gün artan sorunlara çözüm bulamazken, daha önce kamuoyuna iddialı bir şekilde açıklanan Milli Tarım Projesi’nin şimdilerde adı bile hatırlanmazken, tarımda yaşanan sorunların hiçbirine çözüm getirmeyecek bu yeni girişimin çok daha önemli sorunlara yol açmasından kaygı duyuyoruz.
Ülkemizin, son yıllarda tarım alanında yaşadığı temel sorun üretimle ilgili iken, tarımda yıllardır yapılanların başarısızlığını itiraf edercesine ortaya koyan bu projede, üretim geri planda bırakılmıştır. Tarım ve Orman Bakanlığı, özellikle de taşra örgütlenmesi, özel sektörün belirleyici olacağı bir holding yapısının destekçisi konumuna getirilmektedir.
2023 yılına kadar 100 Milyar Dolarlık tarımsal hasıla elde edilmesi hedeflenen projenin uzun vadeli hedefleri arasında yer alan ‘arz açığı olan kategorilerde yurt dışından yalın sistemle ürün temin edilecek” hedefi, ülkemizde arz açığını kapatmaya yönelik önlemlerin alınmayacağını, aksine dışalımın kurumsallaşacağını göstermektedir.
Tarım sektörünün kamusal örgütlenmesini genelleştirerek küçülten, taşra örgütlenmesini ortadan kaldırıp merkezde işlevsiz hale getirerek etkisizleştiren, kurumsal uzmanlaşmaya, konu bazlı çalışmaya imkân vermeyen bu tür bir yapının ülkemizin ve halkımızın yararına olmayacağı açıktır. Tarımsal üretime ve kırsal alana ilişkin sorunların çözümü yerine, kamunun tarım alanındaki düzenleyici, destekleyici ve denetleyici işlevleri kaldırılmaktadır. Kamu gücü ile kamu yararı ilkesi doğrultusunda yapılan bu görevler, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini korumak amacıyla kurulan kooperatiflere devredilemez.
Tarımda Milli Birlik Projesi, daha önce örneklerini gördüğümüz birçok çalışmada olduğu gibi, konuyla ilgili tarafların ve bilimsel çevrelerin görüşleri alınmadan, kamuoyunda tartışılmadan ‘yaptık, oldu’ mantığıyla hazırlanmıştır. Kullanılan terminolojiden, projenin, Bakanlık dışında ve konunun temel bilgilerinden yoksun bir danışmanlık şirketine hazırlatıldığı açıkça görülmektedir. Tarımsal kamu yönetimi, ülke gereksinimlerine uygun şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Ülkemizin önceliği, bu tür ayağı yere basmayan, yalnızca büyük sermayenin çıkarlarını ön plana alan projeler değil; tarımsal kaynakları, üreticiyi, tüketiciyi ve kırsal kalkınmayı öncelikleyen bir tarım politikası olmalıdır. Bakandan Bakan’a ortaya çıkan, her soruna göre değişen, üreticilerin hiçbir şekilde geleceğe dönük planlamalarını yapamadığı bir tarım politikası ile sorunlara çözüm getirilmesi mümkün değildir. Tarımsal üretimimizin artırılması, gıda güvenliğinin sağlanması ve kırsal alanın sorunlarının çözümü için gerekli adımların atılması zorunludur. Bunlar, bilinmeyen sorunlar değildir. Ancak bu sorunların çözümüne odaklanılması yerine, bir öncekinin sonucu alınmadan bir yenisinin uygulamaya konulduğu, tarım teşkilatının enerjisini ve motivasyasyonunu düşüren, kurumsal yıkıma yol açan yeni yapılanma denemelerinden artık vazgeçilmelidir.”
Hatay Ziraat Mühendisleri Odası’nın değerlendirme raporunun son bölümünde de şu öneriler sıralandı:
“Ziraat Mühendisini dışlayan özel sektörü ön plana çıkararak, Ziraat Mühendisliği eğitim sistemini dikkate almadan planlanan bu projeyle;
– Tarım sektörünün içinde bulunduğu sorunları çözmekten uzak,
– Anayasal ve yasal birçok yeni soruna neden olacak,
– Tarım örgütlenmesini kamusal olmaktan çıkarıp, tümüyle yerli ve yabancı sermayenin destekçiliğine indirgeyecek,
– Tarımsal üretimimizde gıda güvencesini ve güvenliğini sağlayamayacak,
– Yalnızca kârlılık amacını öne çıkaracak,
– Ülkemizde tarımsal üretiminin temeli olan küçük üreticilerin tasfiyesine neden olacak,
– İthalatçı politikalar kurumsallaştırarak tarımsal ürün ve gıdada dışa bağımlılığı pekiştirecektir,
Bu nedenlerle; Tarımda Milli Birlik Projesi adıyla uygulanmak istenen bu projeden vazgeçilmelidir,
– Tarımsal kaynaklarımızın korunmasını sağlayacak,
– Üreticilerimizin çıkarlarını gözetecek,
– Halkımızın gıda güvenliğinden hiçbir nedenle ödün vermeyecek,
– İthalata dayalı politikalardan vazgeçerek, ülkemizin gıdada kendine yeterliliğini sağlayacak,
– Tarımsal üretimin her alanında çok boyutlu demokratik planlamayı ilke edinecek,
– Ülkemizin ekolojisiyle, toplumsal ve kültürel yapısıyla uyumlu teknik ve teknolojiler geliştirilip ve yaygın olarak kullanılmasını sağlayabilecek,
– Demokratik bir kamusal tarımsal örgütlenme, konuyla ilgili tüm tarafların işbirliğiyle ülke gereksinimlerine uygun şekilde tasarlanarak yaşama geçirilmelidir.”
-Cemil Yıldız-