Gastronomi’de mi?
Eldeki son sorunun ‘cevabı’ noktasında duranlar, ‘aradaki fark ne?’ diye soranların uzağında, Gastronomi’nin belli bir kent politikası doğrultusunda şekillenmesini ve turizmi yönetenlerin de bu politik koordinasyon içinde adımlar atmasını bekliyor. Çünkü Hatay yalnız değil… Hele ki Gaziantep ve Şanlıurfa Mutfakları da pastadan pay alma yarışında koşar adım ilerlerken!
Bugün, Hatay Mutfağı’nı konuşalım! Ama konuşurken de, bölgesi içinde bu alanda ciddi bir rekabet içinde ilerlediğinin de altını çizelim. Özellikle de, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından 2016 yılında hayata geçirilen “Mutfak Sanatları Merkezi” ve Şanlıurfa Belediyesi tarafından Harran ilçesinde hizmete açılan “Gastronomi Merkezi”, konunun meraklıları tarafından yakından izlenirken.
-YEMEK TURİZMİ!-
Kimi için adı ‘yemek turizmi’ olarak ifade görse de, Gastronomi, yarattığı ticari değer nedeniyle başlı başına bir sektör halinde ilerliyor. Bu ayrıcalıklı konum ise kent turizmleri içindeki payını her geçen gün arttırıyor. Buna dair konuşan Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe’nin tespiti dikkat çekici:
“Türkiye’ye gelen turist, bir haftada kişi başına yeme-içmeye 257 dolar bırakıyor. Biz, San Sebastian gibi gastronomik lokasyonlarda bir tabağa 100 avro gibi ücret ödeyen turistin buraya daha fazla gelmesini istiyoruz. Araştırmalarımızı yapıp Kültür ve Turizm Bakanlığına raporumuzu teslim ettik. Türkiye’ye gelen turistin bir haftadaki yeme-içme harcamasını en azından 700 avroya çıkarmamız lazım. Bursa’nın lezzetlerinden tutun da Kastamonu’nun lezzetlerine kadar, Gaziantep’in baklavasından Ege’nin otlarına kadar, hepsi ülkemizin değerleri. Biz bunları yeteri kadar tanıtırsak, nitelikli turistin buraya akacağına inanıyoruz.”
Bu tespitin yanı başında duranların soruları mı? Oldukça fazla!
-TERCİH LİSTESİ!-
Türkiye’ye gelen turistlerin ilk 10 tercihi arasında gastronomi turizminin ikinci sıraya oturduğunu bilirken, Hatay’ın UNESCO etiketli Gastronomi kimliğinin bu listeden ne kadar pay aldığını biliyor muyuz? Peki, Gastronomi ünvanının tescillenmesinden bu yana geçen sürede, buna dair atılan adımlarla, listedeki payın dilimi kalınlaştı mı? Gastronomik kentin üstlenmesi gereken standardın sunumu adına, işletmeler bazında hazırlığımızı tamamladık mı? Asıl olarak da… Gastronomi kenti Hatay, nasıl bir turist kitlesi hedefliyor? Hangisi adına hazırlı-ğını sürdürü-yor? Merak edileni sona sakladık! Sahi, San Sebastian gibi gastronomik lokasyonlarda bir tabağa 100 avro gibi ücret ödeyen turisti ağırlamaya hazır bir sunum gerçekleştiriyor muyuz?
Biriken soruların finalini ve olması gerekeni yine Boztepe yapsın…
“Kültürümüzü ön plana çıkaracak 10 popüler ürün yaratsak, dünyada bunun tanıtımını yapsak, olay zaten bitecek. 12 bin yıllık tarihimiz var, dünyanın en iyi mutfağına sahibiz. Buradaki aşçılarımız çok güzel ürünler yapacak, biz pazarlayacağız, restoran sahipleri iyi ağırlayacak. Bu, bir takım oyunu. Peru, Nepal gibi ülkeler bunu başardı.”,
-BİR ELEŞTİRİ-
Türkiye’de, Hatay ile beraber ‘Gastronomi Kenti’ ünvanlı bir diğer şehir olan Gaziantep, çalışmalarına odak noktası olması adına kurduğu Mutfak Sanatları Merkezi ile önemli adımlar atıyor. Gaziantep, hedeflerini şöyle sıralıyor:
“Dünya çapında bilinirliliği olan gurme restoran olmak ve bu konumu korumak. UNESCO yaratıcı şehirler ağında yerini korumak. Düzenlediğimiz atölyelerle şehir dışından ve yurt dışından katılımcılarla Gaziantep bölgesine olan merakı arttırmak ve turizme katkı sağlamak. Culinary Heritage (Mutfak Mirasları Ağı) üyeliğinin devamını sağlamak.”
Tam da bu noktada, Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından geçtiğimiz haftalarda hizmete açılan Gastronomi Evi için kısa bir değerlendirme notu paylaşan bir okurumuzun paylaşımı gelsin ve önerileri yanı sıra eleştirilerini de paylaşsın.
“İlk tespitim, böylesi bir yer için tercih edilen bina adına olsun, ki çok sevdim. Güzel bir yapı. Eski şehir adına size güzel şeyler anlatıyor. Sadece, buraya gelene kadar, etrafta gördüğüm diğer birçok yapı oldukça bakımsızdı. Bir de yollar, çeşit çeşit. Taş, beton ve bir de unutmadan, asfalt da! Muhteşem bir yer açabilirsiniz ama, size gelene kadar insanların kafası o kadar karışır ki, istediğiniz sonucu alamazsınız. Bence şehri de, restore ettiğiniz Gastronomi Evi gibi yaşanabilir hale getirin.
Yemekleri sevdim. Sadece, Gastronomi Evi ama, yöresel bir atmosfer isterdim. Giriş ve meydan güzel, ama çok boş geldi bana. Masalar, beyaz örtüler yerine, belki başka şekillerle desteklenebilir. Zira bu renk ve model, klasik lokanta olayıdır. Bence bundan biraz uzaklaşın. Farklı olun demiyorum, ama fark yaratın diyorum! Mesela ‘runner’ denen şeyi burada hayata geçirebilirsiniz. Hatta bunu yöresel motiflerle destekleyin.
Bir diğer şey de… Yemek yediğim alanın yanı başı taş bir duvardı. Oldukça yüksek bir duvar. Bu kısım bende garip bir boşluk yarattı. Bence bu alan da kullanılmalı! Nasıl mı? Mesela, eskilerden toparlanan, mutfak kültürü ile ilgili siyah beyaz bir sürü fotoğraf. Ama kalabalık bir trafik yaratmadan. Estetik bir biçimde. Bence deneyin!”
-URFA ÖRNEĞİ-
Hatay ve Gaziantep’in Gastronomi rekabetinin yanı başında, bu pastadan pay almak isteyen bir diğer şehir, Şanlıurfa. Konik kubbeli evleriyle adı özdeşleşen, UNESCO’nun Dünya Miras Geçici Listesi adayları arasındaki Şanlıurfa’nın Harran ilçesinde hizmete giren Gastronomi Merkezi de ‘pasta rekabetinin’ son örneği.
Şanlıurfa, sessiz sedasız ilerlediği bu alanda, ‘farklı’ ve dikkat çeken bir adım attı geçenlerde. Harran Kaymakamlığı öncülüğünde GAP Bölge Kalkınma İdaresi finansmanı ile faaliyete geçen merkezde, bölgeye ait asırlık yemekleri yapan Harranlı kadınlara, dünyaca ünlü “Michelin Yıldızlı” şeflerin belirli bir program kapsamında eğitim vermesi kararlaştırıldı. Ramazan sonrası yapılması planlanan program çerçevesinde, “Michelin Yıldızlı” şeflerden uygulamalı ve teorik eğitim alacak olan Harranlı kadınlar, bölgeye gelen yerli ve yabancı turistler için ‘kulak çorbasından çiğ köfteye, kebap çeşitlerinden çok sayıda tatlıya’ kadar birçok lezzeti hazırlayarak, kente gelen ziyaretçilere eşsiz ziyafetler sunacak.
-SÖZÜN ÖZÜ-
Gastronomi turizminin Hatay’ın güçlü yönlerinden biri olarak gündemde tutulması hedefi kapsamında yapılması gereken-lerin sıralandığı listelerimiz var! Ancak yapılması gerekenlerin kalabalığında durmak yerine, bugüne kadar yapılanların standardında biraz mola alsak ve eldekinde ‘ne kadar doğruyuz’ diye baksak mı? -Tamer Yazar-