YSK’dan beklenen karar nihayet çıktı. Açıklanan karara göre İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimi dörde karşı yedi oyla iptal edildi.
Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz üzere verilecek kararla hukukun, kanunun, yerleşik YSK kararlarının geçerli olup olmayacağı merak konusu idi. Bu kararın açıklanması ile merak edilen konu açıklığa kavuştu.
Sadece hukukçuların değil, kamuoyunun ezici bir çoğunluğunun da kanısı ,YSK’nın vermiş olduğu bu iptal kararının hukuka, kanuna, yerleşik YSK kararlarına uygun düşmediği, aykırı olduğu yolundadır.
31 Mart seçimleri yapıldıktan sonra demokrasi kazandı demiştik.
Yine bu seçimlerden sonra ülkeye bahar geldi , zor günler geride kaldı, umutsuzluk bulutları dağıldı,karamsar tablo yerini aydınlığa bıraktı diyerek, umut tohumları kısa sürede yeşermeye başlayacak demiş idik.
YSK’nın bu kararı sonucu kısa bir süre için umutsuzluk emareleri görüldü ise de, yeniden aydınlık bir geleceğin Türkiye’yi beklediği görüşü egemen olmaya başladı.
31 Mart seçimleri öncesi demokrasi treni uzun bir tünele girmişti.
Beklenti bu trenin kısa sürede tünelden çıkarak aydınlığa kavuşmamızı sağlayacak olan yerlere doğru hızla yol alacağı doğrultusunda idi.
Ama tünelin önüne bazı engeller konulmak istendi.
Bu engeller nedeniyle tünelin ucundaki ışığa ulaşmak biraz zaman alacak gibi görülüyor. Ancak yurttaşlarımızın demokrasiye olan inancı o kadar güçlü ve sağlam ki, kısa sürede bu engellerin aşılması suretiyle tünelin ucundaki ışığa kavuşulacak ve demokrasi treni çağdaş bir yaşam biçimini, birlik ve beraberliği, Atatürk ilke ve devrimlerinin tüm kurum ve kuralları ile uygulamaya konulduğu, demokrasinin eksiksiz bir şekilde uygulandığı bir geleceği sağlayabilecek olan yola kararlı bir şekilde devam edileceğini net bir şekilde bize göstermektedir.
İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin iptal edilmesi, iptal edilen seçimin kazananı olan İmamoğlu’na destek verenleri moralsizliğe uğratmamıştır. Aksine moraller daha da güçlenmiş, geleceğin çok iyi olacağı inancını daha da pekiştirmiştir.
Nitekim son gelişmeler bunun açık örneğini gözler önüne sermektedir.
Ortaya konulan tepkiler, verilen destekler, yapılan açıklamalar, 23 Haziran’da yapılacak olan İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçiminden İmamoğlu’nun daha büyük bir farkla kazanmış olarak çıkacağı doğrultusundadır.
Öyle ki; bu açıklamalar, bu tepkiler sadece iktidar karşısında olanların görüşü ile sınırlı kalmamıştır. İktidar kanadına yakın çevrelerden de YSK kararına karşı tepki açıklamaları birbiri peşi sıra gelmeye başlamıştır.
Görünen o ki; 23 Haziran’da yapılacak olan seçim siyasi iktidarın hüsrana uğramasına neden olacaktır.
31 Mart gecesi 3 bin oyla seçimi kazandık diye açıklama yapanların 23 Haziran gecesi ortaya çıkacak sonuç karşısında ne yapacakları merak konusudur.
Elbette ki 23 Haziran’a kadar geçecek süre içerisinde YSK’nın almış olduğu bu kararın ne denli yanlış olduğu ve siyasi iktidarın geleceğine ne denli zarar vereceği görülüp anlaşılacaktır.
Ama artık iş işten geçmiştir.
Atı alan üsküdarı geçti deyimi, bu kez İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimini iptal ettirmek isteyenler için aleyhe bir deyim olarak kullanılacaktır.
Önümüzdeki günlerin ülkeyi daha da aydınlığa, huzura ve mutluluğa kavuşturacağı inancındayız.
Tünele girmiş bulunan demokrasi treninin hızla tünelden çıkarak aydınlığa doğru yol alması için demokrasinin kuraları içerisinde gereken her tedbir alınmakta, her karar uygulamaya konulmak suretiyle umuda ve mutluluğa doğru kararlı bir yol izlenmektedir.
23 Haziran’da çok güzel şeyler olacaktır.
23 Haziran’da her şey güzel olacaktır.
23 Haziran’da öfkeyle kalkanın zararla oturacağı özdeyişi gerçekliğini bir kez daha gösterecektir.
23 Haziran’da keskin sirkenin küpüne zarar vereceği bir kez daha anlaşılacaktır.
Özetle: demokrasi treninin girdiği tünelin ucundaki ışık çok yakındır.
Bu ışığa ulaşılacak ve her şey güzel olacaktır.
Yeter ki; umutlar umutsuzluğa dönüşmesin, sandığa gidilsin, inanılan doğrultuda oylar kullanılsın, sandığa ve oylara sahip çıkılsın…
YORUMLAR