Çanakkale’den Nevşehir’e, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilen ‘Alan Başkanlığı’ birimiyle, ören yerleri ve sit alanlarının korunması amaçlanıyor. Peri Bacaları ile bir kez daha gündeme taşınan ilgili birim noktasında Antakya’nın nerede olduğunu soralım mı? Sorarken de, ‘benzer bir birim için kadim toprakların şansı ne’ diye de ekleyelim!
“Ören yerleri, sit alanları ve etkileşim sahaları ile bağlantı noktalarının kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin koordinasyonunda sürdürülebilir bir yönetim planı çerçevesinde korunması ve değerlendirilmesini sağlamak…”
Bu ifade, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bazı kentler bağlamında hayata geçirdiği “Alan Başkanlığı” birimine işaret eder. Konu, Ak Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş’un, “Kapadokya Alan Başkanlığı” kurulmasıyla ilgili kanun teklifini TBMM Başkanlığı’na sunması ile beraber yeniden gündemde. Bilindiği gibi ‘kaçak yapılar’ bağlamında gündeme giren Kapadokya bölgesi, bakanlığın girişimi ile söz konusu yapıların yıkılması sürecine sokulmuş ve bölgenin korunması adına adımlar atılmaya başlanmıştı. ‘Alan Başkanlığı’ da bu adımlardan biri! Kapadokya’da; yaklaşık 7 bin 600 hektar alan arkeolojik sit, 620 hektar alan kentsel sit, 9 bin 600 hektar dünya miras alanı, 48 bin hektar alan kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi, 30 bin hektar alan doğal sit ve 9 bin 600 hektar alan ise milli park statüsünde.
-İŞLEVİ NE?
Peki, ‘Alan Başkanlığı’ misyonu ve getirisi nedir? İlgili kanuna göre;
-Tarihi alanın doğal, tarihi ve kültürel değerleri, harp tarihi esaslarına ve çevreye uyumlu olarak korunur ve geliştirilir. Tarihi alanda, tarihi alan planlarında öngörülenler dışında, yeni yapı ve tesis yapılamaz.
-Tarihi alandaki kıyılarda; tarihi alan planlarında belirlenmiş düzenlemeler ve müzeler dışında yapı ve tesis yapılamaz, belediyelerce mücavir alan tesis edilemez, kömür ve akaryakıt depoları, tersane, sanayi ve benzeri tesisler kurulamaz, maden, taş, kum, çakıl, mermer, kireç ocakları ve benzerleri açılamaz, entegre tesislere yer verilemez.
-Tarihi alandaki 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda belirtilen korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarına yönelik yapılacak plan, proje, uygulama, iş ve işlemler, doğal sitlerin yeniden değerlendirilmesi hariç, Bakanlıkça kurulacak “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonu” kararları uyarınca ve bu kararlar doğrultusunda hazırlanacak tarihi alan planları esaslarına göre yürütülür.
-Köy yerleşim alanlarının imar planları, tarihi alan planı esas alınmak kaydıyla imar mevzuatına göre, Başkanlığın uygun görüşü alınarak yapılır.
-Tarihi alanın her tür ve ölçekte planlarının hazırlanması, yenilenmesi ve değiştirilmesi işlemleri aşkanlıkça yürütülür ve Bakanlığın onayı ile yürürlüğe girer.
– Tarihi alan içinde ferdi veya kooperatifleşme yolu ile yapı yapılamaz.
-BEKLENTİ!-
Antakya Küçükdalyan Mahallesi sınırları içindeki eski bir Roma Hipodromu’na ait kazılar için konuşan, benzer bir durum için Tel Tayinat’ın (Toronto Üniversitesi Yakın ve Orta Doğu Medeniyetleri Bölümü’nden Prof. Dr. Timothy P. Harrison tarafından kazı çalışmaları koordine edilen, binlerce yıllık bir geçmişi olan büyük bir höyük) da gösterilebileceğini söyleyen Antakyalı bir turizmcinin değerlendirmesi gelsin…
“Bildiğim kadarıyla Bakanlığı bu konudaki çalışması, çok istisnai bir çalışma. Yani her yerde karşınıza çıkmıyor. Hatta şu aşamada sadece Çanakkale/Gelibolu için böylesi bir birim var. Çanakkale Savaşları’nın olduğu bölgenin korunması adına… Tabi Antakya gibi tarihi ve kültürel geçmişi çok eskilere giden bir kentin de bu avantajla yoluna devam etmesini istemek gerekiyor. Zira iki örnekte de, tarihi alanların kazı alanı içinde yapılar var. Hipodrom kazıları, bir kere şehrin orta yerinde! Yanı başında, üzerine otel yapılan müthiş bir mozaik buluntusu var. Tel Tayinat ise bir Çırçır Fabrikası nedeniyle kazı çalışmaları durmuş bir diğer alan. Durmakla da kalmamış, buradaki yabancı kazı ekibi yaşanan sorunlar nedeniyle bölgeyi bırakma noktasına gelmiş! Sadece bunlar mı? Saint Simon’a gidin, her yer rüzgâr gülü! Alan Yönetimi’ni bir kenara bırakın, oraya dair hiçbir şey yönetilemiyor maalesef! Samandağ’da Dor Mabedi’ne gidin, başka bir sahipsizlik. Anlayacağınız, ‘Alan Başkanlığı’ bu kent için ihtiyaç değil, ama aciliyet! Çünkü çok ciddi kayıplar var. Hatta sıkıntılar. Ama gariptir, kimseler bunları dile getirmiyor. Ya konuşmak istemiyor ya da mevcut alanların güçlü ellerde olması, konuşmak isteyenleri bir şekilde susturuyor.”
-PERİ BACALARI-
Antakya’nın yakından izlediği ‘Alan Başkanlığı’ için ‘Kapadokya’ bağlamında konuşan Ak Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, ‘neden Alan Başkanlığı’ sorusunu ise şöyle cevapladı:
“Kapadokya’nın doğal yapısı korunacak. Bundan asla taviz vermeyeceğiz. Oradaki yetki karmaşasından dolayı maalesef kaçak yapılaşmalar ortaya çıkabiliyor. Birinci amacımız, bunların önüne geçmek ve oranın doğal güzelliklerini mutlak anlamda korumak.”
11 Maddelik kanun teklifinin detaylarını paylaşırken, söz konusu alanların korunması konusunda ‘kurumlar’ başlığında ciddi bir yetki karmaşası yaşandığının da altını çizen Muş’un buna dair tespiti ise çarpıcı. Bölgenin yönetilmesiyle ilgili olarak; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Valilik ve Belediyeye kadar, bakanlık ve kamu kurumlarının yetki alanlarının bulunduğuna dikkati çeken Muş, “Bu yetki alanlarından dolayı bir karmaşa ortaya çıkabiliyor. Geçtiğimiz günlerde basına da yansıyan arzu etmediğimiz kaçak yapılaşmalar, uygun olmayan yapılar maalesef ortaya çıkabiliyor. Tüm bunların önüne geçecek, yetkiyi tek elde toplayacak bir Alan Başkanlığı kurulmasına yönelik kanun teklifini veriyoruz.”
Alan Başkanlığı’nın sağlayacağı avantajları da sıralayan Muş, şöyle devam etti:
“Birinci amacımız, kaçak yağılaşmaların önüne geçmek ve doğal güzellikleri mutlak anlamda korumak. Aynı zamanda; orada belki keşfedilmemiş, daha bulunmamış yeraltı şehirleri, belki diğer tarihi alanlar var. Bunların da araştırılıp, gün yüzüne çıkarılıp turizme kazandırılmasını sağlamak, bölgeye uygun şekilde, oranın bir taraftan gelişimini sağlıyorken diğer taraftan doğasını bozmayacak şekilde planlamayı yapmak ve diğer kurumlar tarafından yapılacak planlara onay verme noktasında bir konumlandırması olacak, Alan Başkanlığı’nın.”
-SON SÖZ!-
Yaz sezonu ile beraber turist kalabalığı yaşamaya başlayan Antakya özelinde Hatay’ın beklentilerini ve yarına dair turizm politikalarını belirleyen kent idarecilerinin, mevcut sorunlar için ‘çözüm’ olabileceği ifade edilen ‘Alan Başkanlığı’ için nasıl bir adım atacakları bilinmiyor. Ancak Çanakkale’nin ardından Kapadok-ya için gündeme gelen Meclis girişiminin benzerleri için beklenti-de olanlar az değil! Beklentilerini, Hatay’ın Milletve-killeri noktasında biriktirenler de… -Tamer Yazar-