Pazar günü, dirilişin-uyanışın ilk adımının atılışı gün olan 19 Mayıs’ın 100. yıldönümünü coşku ile kutladık.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşların, Bandırma gemisi ile Samsun’a ayak bastıklarında, genç Türkiye Cumhuriyetinin temellerini, bir daha hiçbir gücün yıkamayacağı bir şekilde atmak ve bunu tüm dünyaya kabul ettirmek inancı beyinlerine nakş edilmiş idi.
19 Mayıs ile birlikte, korkuya, suskunluğa, esaret altında yaşamaya, çağdışı bir anlayışın egemen olmasına, bilim ve teknoloji yerine hurafelerin kol gezdiği bir ülke olmaktan kurtulmaya, böylece egemenliğin kayıtsız şartsız ulusta olduğu ilkesine karşı bir görüş sergileyenlere karşı, tepkilerin dile getirilmeye başlandığı gün olarak tarih sayfalarında yerini almıştır.
Böylece demokrasiye doğru tüm kurum ve kuralların oluşturulması için gerekenler teker teker yapılmaya başlanmıştır.
Aradan 100 yıl geçti.
Dile kolay, bir asrı geride bırakıyoruz.
Bu süre içerisinde inişli-çıkışlı birçok engelleri aştık.
Sonunda özgürlükçü demokrasinin içimize sindirilebilmesi için gereken alt yapı oluşturuldu.
Ancak Cumhuriyeti kuranların, bugünleri görüp tahmin etmeleri sonucu, bizlere verdikleri öğütleri, gösterdikleri hedefleri, oluşturdukları alt yapıyı, ne yazık ki tam olarak özümseyemedik. Bu nedenle de bunlardan zaman içinde geriye dönüş yolunda atılan adımlara karşı suskun kalındı.
Böylece 2019 yılına gelindi.
Konuşması gereken Türkiye yerine, suskun bir Türkiye modeli ortaya konulmak istendi.
Korku imparatorluğu yaşama geçirilmek suretiyle toplumun sadece söylenenleri dinleyen ve onları yerine getirmekle yükümlü birer birey olduğu duygusunun beyinlere nakş edilmesi istendi.
Ama Atatürk kuşağı, Cumhuriyet gençliği, büyük bir uyanış ve diriliş hareketi başlatmak suretiyle konuşmaya, eleştirmeye, demokrasiye, hak ve özgürlüklere sahip çıkmaya başladı.
Şimdi 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde, bu uyanış ve dirilişin ne denli etkili olacak güce eriştiğini görüp anlayacağız.
Seçime katılacak olan siyasi partiler, kendilerine yeni bir yol haritası ve srateji uygulayabilmenin hazırlıklarına çoktan başladılar.
Bu seçimde, ülkenin geleceğinin şekillenmesine neden olabilecek çok önemli değişiklikler olabilir.
Ya özgürlükçü demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile egemen olmasını sağlayacak, ilerdeki gelişmeler doğrultusunda parlamenter sistemin yeniden etkin hale gelmesinin yolunu açacak bir sonuç ortaya çıkacaktır.
Yada bugünkü durum, ülkenin tek adam anlayışı ile yönetilmesinin istenmesi yolunda bir karar verilecektir.
Bu nedenle 23 Haziran seçimini, sadece İstanbul Büyükşehir belediyesi Başkanlığı seçimi olarak görmemek gerekir.
Bunun için önümüzü kesme yolunda hazırlanan tuzağın, açılan çukurun, önümüze konulan engellerin farkına varmak suretiyle hareket etmek zorunludur.
Eğer uyanış hareketi devam eder, eğer özgürlükçü demokrasiye olan inanç daha da kuvvetli bir şekilde ortaya konulur, eğer seçim nedeniyle söylenenlerin doğruluk payı beyin süzgecinden geçirilerek saptanır ve buna göre hareket edilirse, ülkemizin yolunun aydınlık olacağından şüphe etmemek gerekir.
Bu seçimden başarılı çıkmak için her yola başvurulmak isteneceğini görüp anlamak gerekir.
Gelişmeleri doğru olarak tespit edip rakibin izlediği stratejinin ve amacının ne olduğunu iyice anladıktan sonra başarıya gidilecek olan yolu görmek gerekir.
Bilinmelidir ki rehavete kapınıldığında bunun sonu hüsran olur.
Seçimi kazanabilmek için özellikle kararsız seçmenleri ikna etmek, sandığa gitmelerini sağlamak zorunludur.
Yine seçimi kazanmak için, 31 Martta alınan oyların aynı doğrultuda kullanılması için çaba göstermek gerekir.
Ve bunun içinde seçmenin sandığa gitmesini sağlamak, sandığa ve sandığa atılan oylara sahip çıkmak suretiyle her türlü engeli aşmak için gereken yapılmalıdır.
Atatürk’ün Samsun’a ayak basışının 100. yılının kutlandığı bu günlerde, rehavete kapılmadan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda 19 Mayıs ruhu ile hareket edildiğinde bilinmelidir ki her şey çok güzel olacak…
YORUMLAR