İstanbul’da 1,5 yıl önce başlatılan ve Bursa, İzmir, Ankara’da yapılan, Türkiye Barolar Birliği (TBB) üyesi Avukatların “ADALET NÖBETİ” uygulamasının dünkü durağı ilimiz Hatay oldu.
Hatay Barosu ev sahipliğinde, değişik illerden gelen Baro Başkanları, yöneticileri ile meslek mensubu Avukatlar, dün saat 13.00’te Antakya Adliyesi bahçesinde “ADALET NÖBETİ” gerçekleştirdi. Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez ile konuk Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Diyarbakır, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Mersin, Osmaniye, Van ve Yalova illeri Baro Başkanları ya da Vekillerinin temsil edildiği adalet nöbetinde verilen mesajlar ana başlıklar halinde şöyle:
– Adalet nöbetleri, hukuksuzluk ile adaletsizlikler üzerine başlatıldı.
– Savunmaya özgürlük için nöbetteyiz
– Baskı, zulüm ve hukuksuzluk normalleştirilmek isteniyor.
– Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul seçimleriyle ilgili iptal kararı ‘hukuk garabeti’dir. Yargı tarihinde kara leke olarak yeri alacaktır.
– İçinde hukuk ve adalet olmayan devlet, devlet olamaz. Devletin temeli hukuk ve adalettir. Devletin temel taşları, adalet ve hukuktan oluşur.
– Biz, kendimizi, hukukla ve adaletle kami bir devlette, ülkede yaşadığımızı düşünüyoruz.
– Savunmaya özgürlük için nöbetteyiz.
Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez, yukarıda ana başlıklar haline sıralanan mesajlarından ayrı olarak, adalet nöbetlerinin neden tutulduğunu da anlattı ve ardından konuk Baro temsilcilerine söz verdi. Bu arada Adalet Nöbeti Sonuç Raporu da açıklandı.
Raporun ilk bölümünde şöyle denilmekte:
“Avukatların mesleki faaliyetlerini yaparken uğradıkları hak ihlalleri ile müvekkillerinin kimlikleri ve eylemleri nedeniyle haklarında başlatılan soruşturmalar ve yargılandıkları davalarla ilgili veriler, 15 Nisan 2019 tarihinden başlayarak, aşağıda bilgilerinize sunulmaktadır. İşbu Rapor, 15 Nisan 2019 – 20 Mayıs 2019 tarihleri aralığında; Antalya, Aydın, Bursa, Diyarbakır, Hatay, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Mersin, Şanlıurfa ve Van Barolarının Avukat Hakları Merkezlerine ulaşan bilgiler ve kamuoyuna yansımış olaylardan yararlanılarak hazırlanmıştır.”
Adalet Nöbeti Raporu’nda 37 ayrı olumsuz vaka sıralandıktan sonra, “SONUÇ” bölümünde şöyle denildi:
“BM, Avukatların Rollerine Dair Havana Prensipleri gereği, ‘Hükümetler, Avukatların a) hiç bir baskı, engelleme, taciz veya yolsuz bir müdahaleyle karşılaşmadan her türlü mesleki faaliyeti yerine getirmelerini; b) yurtiçinde ve yurtdışında serbestçe seyahat etmelerini ve müvekkilleriyle görüşebilmelerini; ve c) kabul görmüş mesleki ahlak kurallarına, görevlerine, standartlarına uygun faaliyette bulundukları için kovuşturma veya idari, ekonomik veya başka tür yaptırımla sıkıntı çekmemelerini veya tehditle karşılaşmamalarını sağlar.’
BM, Avukatların Rollerine Dair Havana Prensipleri 23. Maddesi gereği, ‘Avukatlar, özellikle hukukla, adalet sistemiyle ve insan haklarının geliştirilmesi ve korunması ile ilgili konularda kamusal tartışmalara katılma hakkına sahiptirler.’ Havana Prensiplerinde de yer verildiği üzere; toplumsal hakikatleri dile getirmek, yaşadıkları toplumun sosyal gerçekliklerini dile getirmek, Avukatların salt Avukat olmasından değil, bir birey olmasından kaynaklı sorumluluğudur.
Adeta psikolojik bir buhran yaşamakta olan toplumun son umudu, tarih boyunca iktidarların, otoritelerin karşısında ve kendilerinin yanında saf tutmuş olan Avukatlardır. Toplumun diğer kesimlerinin büyük çoğunluğunun, kimisinin özgürlük kaygısıyla, kimisinin gelecek kaygısıyla, yani çeşitli baskılarla sindirilmiş olduğu ve toplumsal gerçeklikleri dile getirmek noktasında eksik kaldığı bir toplumda, Avukatların bu sorumluluğu daha da ağırdır. Avukatların da, bu tür baskılamalar ile adeta susturulmaya çalışılması toplumun hukuka olan inancını daha da azaltmaktadır.
Havana Prensipleri ve ulusal mevzuattaki düzenlemelerde de Avukata yüklenen ödevlerden biri; Müvekkillerine, mahkemeler, yargı yerleri ve eğer uygunda idari makamlar önünde yardım etmektir. Bu hukuki ödevini yerine getiren meslektaşımızın hiçbir baskı, taciz veya yolsuz müdahale ile karşılaşmadan mesleki faaliyetini yerine getirmesini temin etmek de Hükümetlerin görevidir. Bu durum, Havana Prensipleri 16. maddesinde düzenlenmiştir.
BM, Avukatların Rollerine Dair Havana Prensipleri 7. Maddesinde, ‘Gözaltına alınan veya hapsedilen herkesin, bir avukat tarafından vakit geçirilmeden ziyaret edilmesi, kesintisiz biçimde iletişim kurabilmesi sağlanır’ denmiş ve yine 21. Maddede, ‘Yetkili makamların ellerinde veya denetimleri altında bulunan gerekli bilgileri, dosyaları ve belgeleri, Avukatların, müvekkillerine etkili bir hukuki yardım verebilmelerini sağlayacak yeterli bir sürede ulaşmalarını temin etmek, kamu makamlarının görevidir’ düzenlemesine yer verilerek, suç işlemiş olmakla itham edilen kimsenin hukuki güvence altına alınmasını temin etmeye çalışmıştır. Kamu kurumlarında, Avukatların dosya incelemesine ve müvekkilleri ile görüşmelerine engel olunması Havana Prensiplerinin 5 ve 7. maddelerine aykırılık teşkil etmektedir.
BM Avukatların Rollerine Dair Havana Prensipleri 13. maddesi b fıkrasında, Avukatların, müvekkillerine karşı görevleri başlığı altında şu ifadelere yer verilmiştir: ‘Müvekkillerine uygun yoldan her türlü yardımda bulunmak ve onların haklarını korumak için hukuki muamelede bulunmak…’ Evet, müvekkillerinin menfaatini temin etmek Avukatların görevidir. Ancak Avukatların bu görevlerini etkili bir biçimde yerine getirebilmelerini temin etmek de Hükümetlerin ödev ve sorumluluğundadır. Bu husus, BM Avukatların Rollerine Dair Havana Prensipleri 16. maddesi a bendinde düzenlenmiştir: ‘Hükümetler, Avukatların; hiçbir baskı, engelleme, taciz ve yolsuz bir müdahaleyle karşılaşmadan her türlü mesleki faaliyetlerini yerine getirmelerini sağlar.’ Hükümetlerin ödevlerinden biri de, Avukatların, mesleki faaliyetlerini icra ederken muhatap almak durumunda oldukları kamu personelinin, Avukatların mesleki faaliyetlerinin icrasını kolaylaştırmasını temin etmesini sağlamak ve bu hususta personellere etkili bir eğitim vermektir. Kamu personellerinin, Avukatlara yönelik bu pervasız davranışları karşısında hükümetin gerekli tedbirleri almaması, kendisine yüklenen ödevleri yerine getirmediği anlamına gelmektedir.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere; Hükümetler, Avukatların; hiçbir baskı, engelleme, taciz veya yolsuz müdahaleyle karşılaşmadan her türlü mesleki faaliyetlerini yerine getirmelerini temin etmek durumundadırlar. Ciddi bir eğitimden geçtiğini varsaydığımız mahkeme hakimlerinin dahi bu olumsuz davranışları Havana Prensiplerine aykırı olduğu gibi, gayrı ahlakidir. Avukatların, yargılama faaliyetinin temel taşı olduğu, tekrardan öncelikle hükümete sonra da temsilcilerine hatırlatılmalı ve Avukatların saygınlığını zedeleyecek bu tür davranışlara son verilmesi sağlanmalıdır.
BM Avukatların Rollerine Dair Havana Prensipleri 23. Maddesindeki, ‘Avukatlar, özellikle hukukla, adalet sistemiyle ve insan haklarının geliştirilmesi ve korunması ile ilgili konularda kamusal tartışmalara katılma ve yasal faaliyetleri veya yasal bir örgüte mensup olmaları nedeniyle mesleki kısıtlamalara maruz kalmaksızın, yerel, ulusal veya uluslararası örgütler kurma veya bunlara mensup olma veya ve bunların toplantılarına katılma hakkına sahiptir.’ Düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, Avukatlar, toplumu ilgilendiren ve hukukla, insan haklarıyla doğrudan ilintili olan seçimlere katılma, denetleme hakkına sahiptirler. Hukuk, adalet sistemi ve insan haklarıyla doğrudan ilintili olan yerel seçimlere ilişkin faaliyetlere katılmak, burada yaşanan hukuksuzlukları önlemek adına çalışmak avukatların en tabi haklarındandır.
Bu raporda, Türkiye’nin dört bir yanından Avukat Hakları Merkezi ve sosyal medya aracılığıyla haberdar olduğumuz ihlallere yer verdik. Tüm bu ihlaller ve daha önceki nöbetlerle birlikte tespit edilen ihlaller bir bütün olarak değerlendirildiğinde, savunma mesleğine, Avukatlık mesleğine siyasi iktidarın, yargının ve yargıya bağlı kurumların bakışını görmek mümkündür. İhlallerin giderilmesine yönelik bir çalışma içerisine girilmediği gibi, savunma mesleğinin ayrılmaz bir parçası olduğu yargı eliyle bizatihi itibarsızlaşmaya çalışılmaktadır. Bu durum ayrıca, toplumun yargı mensubu Avukatlara yönelik saldırıların da artmasına sebebiyet vermektedir. Bilinmelidir ki, bağımsız ve adaletli bir yargının varlığı, her şeyden önce güçlü bir savunmanın varlığıyla mümkün olabilir. Adalet Bakanlığı başta olmak üzere, tüm kurumları, Avukatlar üzerindeki baskıların ve engellemelerin kaldırılması için gerekli çalışmaları yapmaya ve gereken duyarlılığı göstermeye davet ediyoruz.” -Cemil Yıldız-