Son 2-3 ay içinde değişik konularda çok sayıda kitap okudum.
Bunlardan bir tanesi, Nedim Gürsel’in, büyük usta hakkında kaleme aldığı ‘Yaşar Kemal – Bir Geçiş Dönemi Romancısı’ (Doğan Kitap, 2008)’dir.
Bu özgün yapıtı okuduktan sonra, Usta’nın dünyaya geldiği köy, Hemite’ye kısa süreliğine de olsa gitme şansım oldu.
Hatay İl Temsilciliğini sürdürmekte olduğum, Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kurucusu, Türk edebiyatını dünyaya taşıyan “o gürül gürül derenin kaynağı burada.”
Köyün girişinde ustanın bir heykeli var.
Aslında Anadolu’nun çok yerinde heykeli dikilmeli Yaşar Kemal’in.
Okuma alışkanlığı kazanmamda en büyük pay Yaşar Kemal’indir. Ortaokul ikinci sınıfındaydım. İnce Memed adlı eşsiz romanı iki ciltti ve iki gece sabahlayarak her iki cildi okumuştum. Çok etkilenmiştim. O yıllar biz de ağanın toprağını ekip biçiyorduk.
Hazreti Ali Cenkleri, Kerem ile Aslı, Arzu ile Kanber… benzeri halk öykülerinden sonra gerçek edebiyatla tanışmam Yaşar Kemal’le olmuştur.
Sonraları her yapıtını okudum ve kütüphanemde Yaşar Kemal’in tüm yapıtları baş köşededir.
Yaşar Kemal, Türk Edebiyatı’na öykü, roman, deneme, derleme, çocuk romanı ve çevirisiyle katkıda bulunmuştur. Eserleri başta Arapça olmak üzere, 39 dile çevrilmiş, uluslararası arenada büyük ilgi görmüştür. Yapıtlarında genellikle çocukluğunu geçirdiği yer olan Çukurova’yı, buradaki hayatların acı-tatlı her yönünü, kan davalarını, ağalığı, ekonomik sıkıntıları anlatmıştır.
1970’ten sonra yazdığı romanlarda kentli insanın da anlatıldığı görülmektedir. Ayrıca masallardan ve efsanelerden de yararlanmıştır.
Aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü’ne yakın Muradiye ilçesine bağlı bağlı bir köyden olan ailesi Birinci Dünya Savaşı’ndaki işgal yüzünden uzun bir göç süreci sonunda Adana’nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite köyüne yerleşmişti. Küçük yaşta bir kaza nedeniyle bir gözünü kaybeden Yaşar Kemal 5 yaşındayken babasının Hemite Camii’nde namaz kılarken öldürülmesine tanık oldu. Burhanlı Köy İlkokulu’nda başladığı ilköğrenimini Kadirli Cumhuriyet İlkokulu’nda tamamladı. Adana’da ortaokula devam ederken bir yandan da çırçır fabrikasında işçilik yaptı.Yirmiye yakın işte çalıştığı bu yıllarda en uzun işi beş yıl üst üste yaptığı çeltik tarlalarında kontrolörlük oldu. Bu arada 17 yaşındayken siyasi nedenlerle ilk tutukluluk deneyimini yaşadı.
Cumhuriyet Gazetesi’nde röportaj yazarlığı ile başladığı gazeteciliği fıkra yazarlığı ve kurduğu yurt haberleri serisinin yönetimi ile sürdürdü 1973’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna katıldı ve 1974-75 yıllarında ilk genel başkanlığını üstlendi.
Yazar küçük yaşlarda halk edebiyatına ilgi duydu; saz çalmaya, türkü söylemeye ve destanlar anlatmaya başladı. Yöredeki halk ozanlarıyla karşılıklı atışmalar yaptı. Kütüphanede çalıştığı dönemde eski Yunan klasiklerinden Çukurova tarihine kadar pek çok kitapla tanışma olanağı buldu. Bu sıralarda Orhan Kemal’le de tanıştı. İlk öyküleri “Bebek”, “Dükkâncı”, “Memet ile Memet” 1950’lerde yayımlandı. İlk öyküsü “Pis Hikâye”yi ise 1944’te, Kayseri’de askerliğini yaparken yazdı. Gözleme dayanan bu ilk öykülerinde konularını Çukurova ve Çukurova insanından aldı; bu yöre insanlarının ekonomik sıkıntılar ve güç doğa koşullarındaki savaşımını insan-doğa-çevre ilişkisi içerisinde ele aldı; giderek uzun öykülere yöneldi.
Yazarın İnce Memed adlı romanı yaklaşık 40 dile çevrilerek yayımlandı. Diğer romanları da çok sayıda yabancı dile çevrildi; kitaplarının yurtdışındaki baskısı 140’tan fazladır. Bu bağlamda uluslararası bir üne sahip olan Yaşar Kemal ilgili kurum ve kişilerce Nobel Edebiyat Ödülü’ne de aday gösterilmiştir.
Roman ve öykülerinden yapılan uyarlamalarla çağdaş Türk tiyatrosuna da katkıları oldu.
Yaşar Kemal’i tekrar tekrar okumalı. Hiçbir yapıtını atlamadan.
YORUMLAR