Afyonkarahisar Kültür ve Turizm İl Müdürü Mehmet Tanır’ın, “Gençlerimize, sevgi ve uhabbetlerini tarihi dokulara değil, yüreklerine yazmalarını tavsiye ediyorum” demesiyle başlayan ‘sprey boya kirliliğine’ karşı çalışma, Antakya’nın tarihi evlerinden binlerce yıllık alanda yıllardır bekleniyor! Peki, bizler duruma ne zaman müdahil oluruz?
“Birazdan, adını sürekli duyduğunuz eski Antakya evlerinin olduğu yola gireceğiz. Sağlı sollu bu evleri izleyebilirsiniz. Birçoğu yüzyıldan bile eski…”
Elinde tuttuğu ince bir sopanın ucunda asılı bir kumaş parçasını yukarıda tutarak, arkasından gelen kalabalığa rehberlik eden ve yön gösteren tur yetkilisinin söylediklerine kulak kabartan bir vatandaşın eleştirisi ise şöyle:
“Bunca insan geliyor, gelmeye de devam ediyor, ama bir Allah’ın kulu da çıkıp demiyor, şu evleri bir gezilecek, görülecek hale sokalım…”
Eski Roma kenti, kadim toprakların ev sahibi Antakya, tam da bu noktada geçtiğimiz günlerde Afyonkarahisar’da başlatılan bir çalışmaya dikkat kesilirken, benzer sorunları çok uzun zamandır yaşayan tarihi ve kültürü adına ‘sıra ne zaman bize gelir’ sorusunu da soruyor. Sorarken de, ‘sprey boya’ ile oluşan zararın boyutunu sorguluyor.
-FRİG VADİSİ-
Saint Simon Manastırı’ndan Dor Mabedi’ne, tarihi alanlara sprey boyalarla yazılan yazıların, yüksek buharlı basınç makineleriyle temizlenmesi işlemini ne zaman devreye sokarız bilinmez ama… Aynı şikayetlere konu olan Afyonkarahisar’ın tarihi Frig Vadisi (eski yerleşim yerleri, oyma kaya mezarları, tarihi kiliseler ve peri bacaları) için restorasyon ve konservasyon çalışması başlatılmasına yönelik adımlar atılmaya başlandı bile! Çalışmanın başlatılmasına Afyonkarahisar Valiliği öncülük ediyor.
Kültür ve Turizm İl Müdürü Mehmet Tanır, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Frigya’nın farklı noktalarında, insanların zaman içerisinde bilinçsizce, sözde sevgilerini ve muhabbetlerini aktarabilmek adına tarihi eserlerin üzerine yazılar yazdığını söyledi. Tarihi eserler üzerindeki yazıların temizlenmesi noktasında iki yıldır çalışma yaptıklarını anlatan Tanır, şunları söyledi:
“Kültür ve Turizm Bakanlığımıza bağlı Ankara Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı Müdürlüğünden uzmanlarımızla, Frigya’da 3 günlük bir inceleme yaptık. Tarihi eserlerimizde görsel kirliliği oluşturan bu yazıların ortadan kaldırılması için kimyasal malzemelerle işlemler yapılması gerekiyor. Her şeyden önce, eserlerin özelliğini bozmadan temizlik işlemleri yapılmalı. Bu konuda uzmanlar incelemeleri sırasında raporlarını oluşturdu. Gerekli maliyet çalışmalarının ardından, Frigya’da tarihi eserlerimizdeki bu görsel kirliliğin temizlenmesi için gerekli restorasyon ve konservasyon çalışmalarını kısa zamanda başlatacağız.”
Tanır, tarihi eserlerdeki görsel kirlilik ve çirkin yazıların temizlenmesiyle, yerli ve yabancı turistlere daha nezih ve iyi korunan tarihi mekanları ziyaret imkanı sunmak istediklerini de vurguladı.
Çalışmaların, Frigya’nın İhsaniye ve İscehisar’daki bölümlerinde kısa süre içinde başlayacağına işaret eden Tanır, “Uzmanların, tarihi eserlerimizdeki restorasyon ve konservasyon çalışmaları kapsamında, görsel kirlilik içeren yazılar bazen kimyasal malzemelerle, bazen de fiziki müdahalelerle, uygun sanatsal dokunuşlarla giderilecek. İnşallah, oradaki tarihi dokumuzu tertemiz yapacağız. Sonrasında da Karahisar Kalesi’ne benzer çalışmaları yapacağız” değerlendirmesinde bulundu.
-VALİLİK!-
Türkiye’nin en uzun üçüncü yürüyüş yoluna sahip, 506 kilometrelik parkuru ve tarihi mirasıyla dikkat çeken Frigya; Eskişehir, Kütahya, Ankara ve Afyonkarahisar noktasında alternatif turizmin cazibe merkezi olarak adlandırılıyor, temizlik çalışması da bu anlamda dikkatle ve merakla takip ediliyor.
Afyon’daki temizlik çalışmasını değerlendiren Antakyalı bir turizmci devam etsin…
“Bir kere, temizlemek ‘çözüm’ değil. Bunun en çarpıcı örneği, Saint Simon Manastırı. Bir dönem aşırı kirliydi, bu açıdan. Sonra ne oldu? Temizlendi, ama yine tekrar etti aynı durum! Sorun ‘temizlemek’ değil! Koruyamamak! Bunu bir fark etsek, gerisi de gelecek! Ama biz her şeyi tam yaptığımızı zannediyoruz, ama öyle değil! Yapmıyoruz! Yapamıyoruz!
Son Çalıştay’ı izleyenler bilir… İddialı cümleler paylaşıldı. Cesurdu, tüm söylenenler. Eleştiriler ise öyle alışıldık tonlamalarla yapılmadı. İlk kez, birbirini bu kadar net eleştiren cümleler duyduk, kenti idare edenlerden. Aslında bu durum, eldeki adına ‘günah çıkartma’ seansı gibiydi. Bak, ‘suç benim değil’ der gibiydi herkes.
Sözün özü şu ki… Önce güvenliği sağlamak gerekiyor. Ama onu sağlamak da yetmiyor, ‘ceza’ sistemini hayata geçirmek de gerekiyor. Tarihi yerlere zarar vermenin bir cezası olmalı. Zaten var da… Uygulamıyoruz anlaşılan! Ama illa ki bir şeyi yapılacaksa da, buna önderlik etmesi gereken kurum, Afyon örneğindeki gibi Valilik olacak. Zira bizdeki durum, herkesin ayrı telden çalması tarzında! Haksız mıyım?”
-ÖZEN-
“Eserlerin özelliğini bozmadan temizlik işlemleri yapılmalı” kısmında paylaşılan tavsiye, akla, Samandağ’daki Beşikli Mağarası’nın olduğu yerde bulunan sprey yazıların silinme çabasını akla getiriyor. Getirirken de, silinen yerlerde o dönem oluşan beyazlığın ‘nasıl bir temizlik tekniği’ olduğunu sorgulatıyor. -Tamer Yazar-