Hazırlayan:Mehmet Karasu
Antakya Kitaplığı: Böyle Gelmiş Böyle Gitmez/ Aziz Nesin
Böyle Gelmiş Böyle Gitmez, 24 yıl önce aramızdan ayrılan Aziz Nesin’in anılarından oluşuyor.
Türk Edebiyatı’nın önde gelen isimlerinden olan Türk mizah yazarı Aziz Nesin, tam 24 yıl önce bugün aramızdan ayrıldı.
Tiyatro, şiir gibi çeşitli dallarda bir çok yapıtı bulunan, eserleri pek çok farklı dile çevrilmiş, toplamda 8 milyondan fazla baskı yapmış ve Türk Edebiyatı’nın önde gelen isimlerinden biri olmuştur.
“Aziz Nesin deyince akla hemen gülmece gelir… bir de aptallık yüzdesi üzerine ünlü cümlesi. Oysa Aziz Nesin’i hakkında kıyametler koparılan bir cümlenin çok ötesinde doruğa tırmandığı gülmece edebiyatının sınırları içerisinde değerlendirmek bile yetersiz kalır. romanları, öyküleri, oyunları, anı ve günceleri, şiirleri, denemeleri, mektupları, gazete yazılarıyla geniş yaratıcılık yelpazesini gözler önüne sren Aziz Nesin, başlattığı veya parçası olduğu pek çok toplumsal etkinlikle seçkin bir aydın kişilik olarak da öne çıkmıştır. Kurduğu Nesin Vakfı benzersiz özelliklerinin bir simgesi olarak varlığını sürdürmektedir. Aziz Nesin’in anı ve günceleri, başka hiç bir eser vermeseydi onu dünya çapında bir yazar olarak selamlamamıza yetecek düzeydedir.
Aziz Nesin’in 100 yaşını kutladığımız bu yıl birçok etkinliğin yanı sıra onun en önemli kitaplarından özyaşam öyküsünü tek bir cilt altında toplamak istedik.
Biz çok ince ve özel bir kağıt kullandık, eserin tamamını yine özel bir ciltle uzun süre yıpranmadan okunabilecek özellikte sert kapak içinde, daha büyük boy ve 840 sayfalık tek bir cilt haline getirdik.
Bu kitabımın başına gelenler çok ilginçtir. İlk basımı 1959’da (6 bin), ikinci basımı 1971’de (10 bin), üçüncü basımı 1974’te (10 bin), dördüncü basımı 1976’da (10 bin), beşinci basımı 1982’de (10 bin) yapılan “Az Gittik Uz Gittik” adlı kitabımın beşinci basımı daha satışa bile çıkmadan savcılığın istemiyle toplatıldı. On bin kitap, yayınevinin deposundan Sultanahmet’teki Adliye Sarayının mahzenine resmî araçla taşındı. Arkadan Ağır Ceza Mahkemesine verildim….
İlk basımının üstünden 33 yıl geçmiş bir kitabın beşinci basımı niçin toplanır ve böyle bir kitap neden mahkemeye verilir? En saçma işlemlerin bile niçininin ve nedeninin sorulamadığı bir dönemdi 12 Eylül 1980 darbesi sonrası.”
Hiçbir zaman güncelliğini yitirmeyecek anılar. Tekrar tekrar okumak gerek.
Konuk Yazar: Edebiyat ve Yabancılaşma/ Hâle Seval
Edebiyatın vazgeçilmez tartışma konularından biri sürgünlük ve bunun etkisiyle ortaya çıkan yabancılaşmadır. İkisini tam olarak birbirinden ayırmanın olanaksızlığını bizi geçişken iki konu ile karşı karşıya bırakmaktadır. Sürgünlük;siyasi veya dinsel nedenlerle ya da gönüllü sürgünlük; okumak amacıyla nerede, ne zaman hangi şartlarda başladığı bilinmeyen bir yolculuktur çıkılan. İlk başlarda özlemin tadına varmadan dönmeyi düşünerek. Yeni yerleştikleri bu yerde sürekli olarak geçmişe ait tutunacak bir yol ararlar. İkiye bölünen yaşamın getirdiği parçalanmışlık (aile, kent, arkadaş), sürgünlüğün getirdikleri (kaçış, sığınış, arayış) , gurbette olmanın getirdiği (yurtsuzluk) ve yarattığı öteki olarak (azınlık, yabancı, yalnızlık) tır.
Öteki olarak yaratılan yabancılık kavramını belki iki farklı boyutta ele alırsak ve bunun getirdiği iç bağlantısal olarak kendinle daha önce aynı yerde yaşamış olan edebiyatçılarla kurulan ruh kardeşliğini de düşünmemiz gerekir. Tıpkı Şavkar Altınel’in yaptığı gibi. Bir anlamda eş yaratma, aynı yerde kendi gibi yabancı olanla duygusal bağ kurmaktır.
Edebiyatımızda yabancılık düşüncesini eser olarak ele alabileceğimiz çeşitli örneklerin arasında ilk aklımıza gelen Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban adlı romanıdır. Eser, aydın ve sıradan halk arasında ki farkı gözler önüne sererken toplumun yarattığı “ öteki” vurgusunu açıkça ve yalın bir şekilde işler. Aydın insan ile halk arasındaki derin uçurumun bir yansımasıdır Ahmet Cemal kimliğinde yazılanlar. Ve halk kendi içinde yaşayan bir “ yabancıyı” yaratır, ve yabanın kendini sorgulamasına neden olurlar.
Bir diğer eser ise; Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam adlı eseridir. Kendini toplumun dışında bulan bireyin “yabancılığını” işlemektedir romanında. Toplum ile uyum sağlayamayan belki de psikolojinin önemli bir araştırma alanına giren “misanthropist-insanlardan kaçan kimse-” olmayı tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir.Yabancılaşmanın getirdiği yalnızlık sorunsalı burada gözden kaçmamalıdır. O zaman “ yaban” kalan kişi kendi işsel arayışları ile başka bir dünya yaratır. Ve Aylak Adam’ın kahramanı erişemediği sevgiyi aramaya başlar.
Şavkar Altınel’de Tepedeki Yabancı adlı kitabında yazdığı gibi hâlâ kendini Birleşik Krallıkta yabancı hissetmektedir ama, neden? Dilini ana dili gibi bildiği, kültür ve yaşam stiliyle beslendiği, edebiyatını özümsediği ve otuz yılı aşkın süredir yaşadığı, aile kurduğu yerde kendini “yabancı” hissediyordu. Altınel’in artık bir yer ile –topografik mekân- duygusal bağ kurması olanaksızlaşıyor muydu? Duyduğu içsel yalnızlık onu kendisi gibi isteğiyle yurdunu terk ederek İngiltere’de yaşamış olan Joseph Conrad ile birleştiriyordu. Altınel, kendini yaşadığı yeryüzünde yabancı olarak görüyordu. Belki de on dokuz yaşında doğduğu, yaşadığı ve ilk gençlik yaşlarını geçirdiği İstanbul’dan ve ailesinden gelen kopuşun izlerini yıllar geçse de silememişti. Bu ‘ayrılmışlık’ duygusunu içinden atamamıştı. Bir yere bağlanıldığında arkasından kopuşun geleceğini hissetmek, sezmek, beklemek onu, bir yere ait yapmamıştı ya da olmak istemiyordu artık. Oysa Birleşik Krallığı yurt edinme kararını kendi vermişti; politik ya da dinsel bir baskı altında seçmemişti yaşadığı yeri. Ama o da bir yabancıydı artık…
Haftanın Şiiri: Aydın Mısın /Rıfat Ilgaz
Kilim gibi dokumada mutsuzluğu
Gidip gelen kara kuşlar havada
Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden
Tabanında depremi kara güllelerin
Duymuyor musun
Kaldır başını kan uykulardan
Böyle yürek böyle atardamar
Atmaz olsun
Ses ol ışık ol yumruk ol
Karayeller başına indirmeden çatını
Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm
Alıp götürmeden büyük denizlere
Çabuk ol
Tam çağı işe başlamanın doğan günle
Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden
Her satırında buram buram alın teri
Her sayfası günlük güneşlik
Utanma suçun tümü senin değil
Yırt otuzunda aldığın diplomayı
Alfabelik çocuk ol
Yollar kesilmiş alanlar sarılmış
Tel örgüler çevirmiş yöreni
Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol
Haftanın Sanat Gündemi
Aziz Nesin aramızdan ayrılalı 24 yıl oldu
Türk edebiyatının önemli yazar ve şairlerden Aziz Nesin ölümünün 24’üncü yılında anılıyor.
Roman, öykü, şiir, deneme ve makale konularında sayısız eser üreten yazdıkları farklı pek çok dile çevrilmiş ve eserleri toplamda 8 milyondan fazla baskı yapmış ünlü yazar Aziz Nesin 24 yıl önce bugün hayatını kaybetti.
Aziz Nesin, 20 Aralık 1915’te İstanbul Heybeliada’da doğdu. Babası Abdülaziz Bey Giresun’un Şebinkarahisar ilçesine bağlı Ocaktaşı köyünden gelerek İstanbul’a yerleşti ve bahçıvanlık yaparak geçimini sağladı.
Nesin, 1924’te İstanbul Süleymaniye’deki adı daha sonra İstanbul 7. İlkokulu olarak değiştirilecek olan Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi’nin 3. sınıfına girdi. İki yıl Darüşşafaka Lisesi’nde okuduktan sonra, 1935’te Kuleli Askeri Lisesi’ni, 1937’de Ankara’da Harp Okulu’nu bitirip teğmen oldu. Son olarak 1939’da Askeri Fen Okulu’nu bitirdi. Bu dönemde bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Bölümü’ne devam etti. (gerçekgündem)
Rıfat Ilgaz’sız 26 yıl…
“Sınıf’ın ozanıyım mimli, Hababam Sınıfı’nın yazarıyım ünlü. Kim ne derse desin, çocuklar için yazdım hep” diyerek kendini tanıtan edebiyatın usta kalemi Rıfat Ilgaz, ölümünün 26. yılında anılıyor.
Tam adı Mehmet Rıfat Ilgaz olan usta yazar, 7 Mayıs 1911’de Kastamonu’da dünyaya geldi. İlk ve orta okul eğitimini Kastamonu’da tamamlayan Ilgaz, yatılı olarak öğrenim gördüğü Muallim Mektebi’nden 1930 yılında mezun oldu.
Şiir yazmaya öğrencilik yıllarında başlayan Ilgaz, 1936’da Gazi Eğitim Enstitüsünde edebiyat eğitimi de alarak, 6 yıl süreyle Gerede, Akçakoca, Gümüşova’da ilkokul öğretmenliği yaptı.
Ilgaz, daha sonra İstanbul’a tayin olarak Karagümrük Ortaokulunda ve Nişantaşı Lisesinde Türkçe öğretmeni olarak görev yaptı.
RIFAT ILGAZ’IN YAZI HAYATI
İlk şiiri “Sevgilimin Mezarında”yı 15 yaşında kaleme alan Rıfat Ilgaz’ın eserleri 1940’da “Çığır”, “Oluş”, “Ulus”, “Güneş”, “Yücel”, “Varlık”, “Hamle” ve “Yeni İnsanlık” gibi birçok dergide yayımlandı.
Felsefe eğitimi de alan Ilgaz, yine 1940’lı yıllarda Hasan Tanrıkut, Sabahattin Kudret Aksal, Salah Birsel’le tanıştı. Ömer Faruk Toprak ile 1942’de “Yürüyüş Dergisi”ni çıkaran Ilgaz, bu dergide Orhan Kemal, Sait Faik Abasıyanık, Cahit Irgat, İbrahim Abdülkadir Meriçboyu, Nâzım Hikmet gibi şairlerle birlikte çalıştı.
Ilgaz’ın ilk şiir kitabı “Yarenlik” ise 1943’te edebiyatseverlerle buluşurken, 1944’te yazdığı “Sınıf” adlı şiir kitabından dolayı 6 ay hapis cezası aldı. Serbest bırakıldıktan sonra da öğretmenlik yapmaya devam etmek isteyen Ilgaz, 1946’da öğretmenlikten ayrılmak zorunda kaldı ve gazetecilik yapmaya başladı.
Yazılarında ve yaşamında toplumcu gerçekçi bir çizgi devam ettirmeye çalışan Ilgaz’ın 1953’te yazdığı “Devam” adlı kitabı da toplatıldı. Yazıları ve şiirleri nedeniyle kovuşturmaya tabi tutulan Ilgaz, yaklaşık 5 buçuk yıl mahkumiyet alsa da hem hastalığından dolayı hem af kapsamına girdiği için cezasının bir kısmını yattı.
Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin ve Esat Adil gibi isimlerle “Gerçek Gazetesi”ni, sonrasında ise “Yığın Dergisi”ni çıkarırken, “Markopaşa” adlı mizah dergisinde de yazı işleri müdürlüğü yaptı. Necati Sözen’in sahibi olduğu “Adembaba” dergisinde 1952’de yazmaya başlayan usta yazar, o dönemde popüler olan “Dolmuş”, “Külah” ve “Taş” gibi mizah dergilerinde yazıları yayımlandı. (Birgün)
Melih Cevdet Anday bu yıl roman dalında anılacak
Deneme, tiyatro, roman ve şiir dallarında özgün eserler veren Melih Cevdet Anday, bu yazım türlerinde verilen ödüllerle anılmaya devam ediyor. Her yıl ayrı dalda verilen ödülün türü 2019 yılı için ‘Roman’ olarak belirlendi.
Milas Belediyesi tarafından bu yıl 14’üncüsü düzenlenecek olan ‘Melih Cevdet Anday Anma Günleri’nin, bu yılki yarışma konusu ‘Roman’ olarak açıklandı. Yarışmaya son katılım tarihinin 31 Temmuz 2019 olduğu belirtildi. Kazanan yapıt sahibine ödülü, 24 Ağustos 2019 tarihinde Milas-Ören’de düzenlenecek törende verilecek.
Seçici kurulunun Ataol Behramoğlu, Oğuz Demiralp, Sadık Aslankara, Asuman Kafaoğlu Büke ve Turgay Fişekci isimlerinden oluştuğu yarışmada yapıt sahibi, 3 bin TL ödül alacak.
Yarışmaya katılmak isteyenlerin daha önce hiçbir yerde yarışmaya katılmamış bir adet Roman kitabını; adı, açık adresi ve kısa yaşam öyküleri ile beraber Milas Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğü Hisarbaşı Mahallesi Belediye Caddesi No:24/A Milas- Muğla adresine (6 adet olarak) göndermeleri gerektiği ifade edildi.
Yarışmacılar, yarışma şartnamesine www.milas.bel.tr adresinden ulaşabilecekleri bildirildi.
Küçük İskender yaşamını yitirdi
Çağdaş Türk şiirinin önde gelen isimlerinden Küçük İskender 55 yaşında hayatını kaybetti. Şair, bir süredir kanser tedavisi görüyordu.Çağdaş Türk şiirinin önde gelen isimlerinden, ‘Küçük İskender’ olarak tanınan Derman İskender Över 55 yaşında hayatını kaybetti. Küçük İskender bir süredir kanser tedavisi görüyordu.Küçük İskender’e geçen yıl kanser teşhisi konulmuştu. 55 yaşındaki şair ilerlemiş safhadaki hastalığını Bodrum’daki evinde sürdürdüğü tedaviyle atlatmaya çalışıyordu. Küçük İskender en son ‘İkinci Waliz’ adlı şiir-metin-günlük kitabıyla okurla buluşmuştu. Küçük İskender için, 4 Temmuz Perşembe günü Ortaköy Büyük Mecidiye Camisi’nde öğle namazını müteakip cenaze namazı kılındı. (Aydınlık)
Bir Portre: Küçük İskender
Şiir, roman, deneme, günlük gibi pek çok edebi türde eserler veren, ilk filmi “Ağır Roman” ile oyunculuğa da adım atan Küçük İskender’in tam adı Derman İskender Över’dir.
1964 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Küçük İskender, Kabataş Erkek Lisesini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne girdi, son sınıfında okulu bıraktı. Ardından İstanbul Üniversitesi sosyoloji bölümüne girdi, ancak burayı da tamamlamadı.
1980’li yıllardan başlayarak günümüze kadar çeşitli dergilerde şiirler, eleştiriler, denemeler yazdı. İlk şiiri Milliyet Genç Sanat Dergisi’nde, İskender Över ismiyle çıktı. Profesyonel olarak 1985’te Adam Sanat Dergisinde şiirleri yayımlanmaya başladı.
İstanbul’da Baba Zula, Rashit, Teoman, Gripin, Hayko Cepkin, Zakkum, Derya Köroğlu, Mabel Matiz, Can Bonomo, Nejat Yavaşoğulları, Model, Flört, gibi isimlerle aynı sahneyi paylaştı. Küçük İskender, Mustafa Altıoklar’ın yönettiği Ağır Roman ve O Şimdi Asker adlı filmlerde de rol almıştır. Son olarak “İkinci Waliz” adlı şiir-metin-günlük kitabıyla okurlarıyla buluşan Küçük İskender’in bir süredir kanser tedavisi görüyordu.
2000 yılında Orhon Murat Arıburnu Ödülleri’nde Bir Çift Siyah Deri Eldiven adlı şiir kitabıyla birincilik aldı. 2001 yılında Almanya’da, 2002 yılında Hollanda’da çeşitli şehirlerdeki etkinliklerde, 2005’te Avusturya’da, 2007’de Makedonya’da, 2008’de İsveç’te konuşmacı olarak ve şiir performanslarıyla kendini dile getirdi.
2006’da İskender’i Ben Öldürmedim adlı şiir kitabıyla Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü’nü kazandı. 2014’te 7.si verilen Erdal Öz Edebiyat Ödülü Küçük İskender’e verildi. Jüri ödülün gerekçesini “Türk Şiiri’ne getirdiği özgün soluk ve şiir dilinin geliştirilmesinin yanı sıra otuz yıl boyunca tavrındaki tutarlılık” olarak özetledi.
KİTAPLARI
Şiir
Gözlerim Sığmıyor Yüzüme ( 1988 / Adam Yayınları )/Erotika ( 1991 / Adam Yayınları )
Yirmi5April ( 1994 / YKY )/Periler Ölürken Özür Diler ( 1994 / Gendaş )
Suzidilara ( 1996 / Adam Yayınları )
Güzel Annemin Hayal Gücü ( Tek Baskılık Kitap ) ( 1996 / Hera Şiir Kitaplığı )
Ciddiye Alındığım Kara Parçaları ( 1997 / YKY )/Papağana Silah Çekme! ( 1998 / Om Yayınları )
Alp Krizi ( Tek Baskılık Kitap ) ( 1999 / Çalıntı Yayınları )
Gözyaşlarım Nal Sesleri ( 1999 / Adam Yayınları )
Bir Çift Siyah Deri Eldiven ( 2000 / Adam Yayınları )
İpucu Bırakma Sanatı ( 2000 / Om Yayınları )/Bahname ( 2000 / Om Yayınları )
Teklifsiz Serseri ( 2001 / Om Yayınları )/Kahramanlar Ölü Doğar ( 2001 / Om Yayınları )/Çürük Et Deposu ( 2001 / Adam Yayınları )/Eski Kral Deposu ( 2002 / Adam Yayınları )
Siyah Beyaz Denizatları ( Toplu Şiirler I ) ( 2003 / Gendaş )/Barudî ( Kürtçe Çeviri ) ( 2003 / Piya )
Dicle ile Fırat ( 2004 / Gendaş )/Bir Daha Bana Benzeme Angel! ( 2004 / Varlık )
Sarı Şey ( 2010 / Sel Yayınları )/Bu Defa Çok Fena ( 2011 / Sel Yayınları )
Ali ( 2013 / Sel Yayınları )/Elli belirsiz (2014 / Sel Yayınları )
Çocuk Ve Gençler İçin Okuma Önerileri
1.Babam Kurbağa Oldu/Buket Çetin/ Altın Kitaplar
2.Prenses Hikayeleri/Çev. Anıl Ceren Altunkanat/ İş Bankası
3.Rüyanda Çözersin/ Toprak Işık/ Doğan Egmont Yayıncılık
4.Üç Kanatlı Masal Kuşu/ Oğuz Tansel/ Ürün
5.Gizemli Sözcük: Açimpa/ Catarina Sobral/ Yapı Kredi
6.Masal içinde Masal/ Gianni Rodari/ Can Çocuk
7.Deniz’in Sevdiği Şeyler Serisi/ Ayla Çınaroğlu/ Kırmızı Kedi
8.Şimdiki Çocuklar Harika/ Aziz Nesin/Nesin Yayınevi