Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kurtuluş Caddesi için

Çok Geç Kaldık Ankara

Çok Geç Kaldık

Ankara destekli başlayan Kurtuluş Caddesi Sağlıklaştırma Projesi’nin 5 Milyon TL destekli yeni açılımını ve bu kente dair biriken beklentileri, Antakya Kültürel Mirası Koruma Derneği’nin kuruluşunu ‘kadim coğrafyanın tarihi ve kültürel emanetlerini’ koruma bağlamında tamamlayan Arkeolog Kenan Yurttagül ile konuştuk.

Tescilli taş evlerin ahşap kimliğinde var olanı koruma hedefinde olanlar, yapılan yanlışlardan geriye kalan doğruları toparlama adına adımlar atmaya devam ediyor. Bunu yaparken de, elde kalanların umudunu yarına taşıyacak isimleri bir araya getiriyor.
Geçtiğimiz günlerde kurulum aşamasını tamamlayan Antakya Kültürel Mirası Koruma Derneği, bu amaçla yapılandırılan, kentin tarihi ve kültürel mirasını küresel turizmin ilgili taraflarıyla buluşturmak isteyen misyonuyla dikkat çekiyor.

Sorularımızı, Dernek Başkanı, aynı zamanda bir Arkeolog olan Kenan Yurttagül’e yönelttik.

Sizlerle uzun zamandır, Antakya ve kültürel mirası üzerine konuşuyoruz. Tam da bu noktada, Antakya Kültürel Mirası Koruma Derneği’ni (AKM-Der) hayata geçirdiniz. Öncelikle, bu oluşumun sebebi nedir?

Birçok sebebi var. Öncelikle ben Antakya doğumluyum. Ama uzun bir süre dışarıda kaldım ve son 5-6 yıldır da buradayım, Antakya’da. Aslına bakarsanız, konuştuğum ve gözlemlediğim şeylerden yola çıkarak, bu şehirde yaşayanların, içinde yaşadıkları şehri çok fazla fark etmedikleri, edemediklerini gördüm. Gördüğüm ve tespit ettiğim bu noktada da anlatmaya çalıştım, buna dair sunumlar gerçekleştirdim. Ancak yapılanlar çok da yeterli olmadı. O nedenle, ‘bunu, kurumsal bir kimlikle ve bir dernek çatısı altında nasıl yapabiliriz’ kısmını arkadaşlarımla konuştum, finalde de böyle bir derneği oluşturduk. Derneğin adından da anlaşıldığı üzere, birçok düşüncemiz ve birçok projemiz var. O anlamda, Antakyalılara, öncelikle bu kenti anlatmak ve tanıtmak istiyoruz. Bunu da afişlerle, sergilerle, konferanslarla, sunumlarla yapma düşüncemiz var. Umarım, çıktığımız yolda başarılı oluruz.

Konuşmayanların ya da konuşamayanların memleketinde ‘söylenemeyenler’ kısmında duracağınız anlamına mı geliyor bu yeni oluşum?

İfade ettiğiniz gibi, yaşanan yanlışlara müdahil olma adına ciddi bir sessizlik var. O da şundan kaynaklanıyor… Bilinmiyor! Ne yazık ki Antakya üzerine karar verenler, bu kentte yaşayanlar, Antakya’yı çok da iyi tanımadıkları ya da bilmedikleri için susuyorlar. Net olan şu ki… Bilemediğiniz bir şey hakkında konuşamazsınız ya da konuşsanız da, yarım yamalak olur. Bilmediğiniz için de ürkersiniz. Sonuç olarak da konuşan sayısı azalıyor. Bu kent, çok konuşulmuyor.
Bilenler mi? Onlar da susuyor. Belki bu durum işlerine geliyor. Bilemiyorum… Biz bu anlamda, konuşmaktan öte, göstermek ve proje yapmak noktasında ilerleyeceğiz. Fark ettirmek çok önemli. Bu nedenle ‘farkındalık çabası içinde olacağız’ demek doğru olacaktır.

Antakya kültürel mirası çok derin. Peki, koruma algısı başlığında ne kadar profesyoneliz? Bu işe ne kadar hakimiz? Ne kadar kalabalık bir bilen kitlesine sahibiz?

Aslında bütün sorular birbirine bağlı. Ne kadar biliyoruz? Bunlar ilgili Odalar var. Üniversiteler var. Üniversitelerin ilgili bölümleri var. Yerel yönetimler var. Mülki idare var. Hepsi de bu şehir ile ilgili karar verici kurumlar. En azından, yönlendirici ve bilgilendirici olması gereken kurumlar. Biz, onların görevini üstlenme çabasında hiç değiliz. Biz sadece biraz farkındalık yaratalım istiyoruz, ki belki o saydığım kurumlar ya da kuruluşlarla da ortak çalışabiliriz.

Belki şunu söyleyebiliriz… Bu anlamda çok kalabalığız, ama koordinasyonumuz yok, ki birbirine uzak duran bu kalabalığı birbirine yaklaştırmak gerekiyor. Derneğinizin misyonlarından biri de bu uzaklığı yakınlaştırmak olacak, demek yanlış olur mu?

Bizlerin en yakından çalışacağı yapılardan biri Mimarlar Odası olacak. Antakya başlığında onlarla bir arada olmaktan çok mutlu olacağız, bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Hatta Dernek binası olarak da onların kapı komşusu olduk. Ama önemli olan, bu paydaşların sayısını arttırmak.
Şunu da özellikle ifade etmek gerekiyor sanırım… Kültürel miras deyince akla sadece tarih gelmemeli. Somut kültürel miras, somut olmayan kültürel miras ve doğal kültürel miras olarak 3’e ayırıyoruz biz bunu. Bu 3’ü de Derneğimizin ilgi alanına giriyor. Düşünün ki… Bu kentin gelenek ve görenekleri var. Biyolojik zenginliği var. Zeytinden, sabuna ve yemeğe uzanan geniş yelpaze de kültürel mirasın içinde. Bu konularda, kim istiyorsa, her türlü katkıyı vermeye hazırız.

Sizi tanıyoruz. Peki diğer kurucular; Dr. Tuba Parlar, Zerrin Özel, Gizem Uzun, Reşat Kuseyri, Fikret Kıvanç Sabuncu ve Deniz Tabaklar için ne söylersiniz?

Bu isimler, benim yakın çalışma arkadaşlarım, ki aynı zamanda buraya kadar saydığımız kent başlıklarına gönül vermiş arkadaşlar. Kendi asıl konumları tarih, kültür ve sanat olmasa da, çeşitli disiplinlerden gelen isimler. Tam da bu anlamda bir görev dağılımı yaptık. Hepsi de seve seve bu görevleri ve üstlenecekleri sorumlulukları kabul etti. Çünkü hepsinin de kendi mesleği doğrultusunda, Dernek çatısı altında yapacağı işler var.

Tarihi Kurtuluş Caddesi Sağlıklaştırma Projesi için Sayın Hüseyin Yayman (Kültür ve Turizm eski Bakan Yardımcısı, Hatay Milletvekili) koordinesinde 5 Milyon TL’lik bir proje yaratıldı. Caddenin bugünkü hali adına, ne kadar geç kaldık?

Çok geç kaldık, ama… Bir şeylere yine de başlanıyor olması iyi bir haber. Özetle, yaşanan geç kalmışlığı artık daha fazla tartışmak çok doğru değil. Ancak bu ön cephe sağlıklaştırması yapılırken, estetik açıdan, orada bulunan dükkânların ya da mağazaların da buna uydurulması gerekiyor. Yani yapılacak şeyin bir bütün içinde uyumlu olması lazım. Caddenin, estetik açıdan bir bütünlük içinde olması lazım. Eğer buna da özen gösterilirse, geç kalınmış da olsa, bence yerinde ve doğru bir proje.

Projeye ekli eleştirilerden biri de şu… Tescilli evlerin orta yerinde beton ve asfalt yollar yapan Antakya Belediyesi’ne, tarihi bir caddenin sağlıklaştırma projesinin sorumluluğu veriliyor. Eldeki açmazın kıyısında duranlar da, bu açıdan çıkacak finali merak ediyor. Sizin profesyonel bir tavsiyeniz olur mu kendilerine?

Yapılan eleştiri haklı bir eleştiri. Zira bir önceki Antakya Belediyesi yönetimi, o güzelim taşların üzerine, hiç doğru olmayan bir şekilde asfalt döktü. Biliyorsunuz, Büyükşehir Belediyesi’nin bunun tam tersi bir projesi var. Betonları sökmeye başladı ve asıl olanı, yani bir zamanların taş zeminini ortaya çıkartıyor. Doğru bir yaklaşım. Sanıyorum Antakya Belediyesi’nde de bir kan değişikliği var ve yeni yönetim de o asfaltları sökecektir ve olması gerekeni yapacaktır. Ben, yaşanan yönetim değişikliği ile beraber yeni ve olumlu şeyler olacağı umudundayım.

Büyükşehir Belediyesi de Antakya Belediyesi de farklı noktalarda eski Antakya üzerine proje yürüyor. Bu durumu izleyenlerin eleştirisi, ‘kendi kurtarılmış bölgelerini yarattıkları’ yönünde. Sizce bu ‘ayrı halay başı çekme’ durumu kent için bir zarar mı, yoksa ‘herkesin emeğine sağlık’ deyip kenara mı çekilelim?

Bildiğim kadarıyla, Büyükşehir Belediyesi ile Antakya Belediyesi görüşüyorlar, ki yakın dönemde de ortak çalışmalara imza atacaklarını düşünüyorum. Her belediyenin şehir içinde kendi adına bir proje yapması zaten doğru bir yaklaşım değil. Bir bütünlük içinde olması lazım. Tek elden çıkması lazım. Sanıyorum yeni Antakya Belediye Başkanı’nın da bu yönde bir isteği olmuş. Ben, Büyükşehir ile beraber uyumlu bir çalışma içinde olacaklarını düşünüyorum. Umarım bu gerçekleşir.

Bizler, bir dönem hazırlanan projesi ile beraber rafa kaldırılan Samandağ Seleucia Pieria antik kenti için ‘ne zaman başlarız’ sorusunu sorarken, Zonguldak’taki Tieion Antik Kenti ile Muğla’daki Stratonikeia Antik Kenti kazı çalışmalarını izliyoruz. Ciddi ciddi, bir dönem sizler tarafından hazırlanan antik kent Projesi’ne sıra ne zaman gelir?

Açıkçası raftan ne zaman iner, onu bilemiyorum. Ancak kaygım oldukça net… Biliyorsunuz, Arsuz-Samandağ yolu yapılıyor. Bu sene açılacağı söyleniyor. Bu sürece bağlı olarak da, bir süre önce Samandağ’a oldukça kalabalık bir işadamı heyeti geldi, hatırlarsanız! Sanıyorum ilçeye yatırım düşüneler… İki kaygım var. Birincisi, bu Samandağ kıyı bandı için… Bu alanın, doğal haliyle kalması gerekiyor. Bu alan biliyorsunuz, deniz kaplumbağalarının da içinde olduğu ciddi bir biyolojik çeşitliliği barındırıyor. İkinci kaygım ise… Bu yol yapılınca, antik kente zarar verecek kaygısındayım. Çünkü şu an hala antik kent içinde birçok kaçak yapı var ve hala her gün bir yenisi yapılıyor. Şimdi gelen o işadamlarının muhtemelen çok daha iyi fikirleri vardır! Umarım, antik kent sınırları içinde otel ya da benzeri projeler düşünülmüyordur. Samandağ Belediyesi’nin, antik kent içine kaçak yapıların yapılmasına engel olması lazım. Bir önceki Başkanla bu konuda konuşuyorduk. Ne kadar engel oldu, olabildi bilmiyorum ama… Özellikle buradaki belediyelerin mevcut antik kent için titizlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü yol ile beraber, o bölge, ciddi bir yapılaşma da alacak. Asıl endişem bu.

Yol yapım çalışmasının yüzde kaçı antik kent sınırları içinde?

Hazırlanan, ancak rafa kalktığını ifade ettiğiniz proje bağlamında kazı yapılamadığı için, antik kentin sınırlarını ne yazık ki belirleme şansımız da olmadı. Amerikalılardan sonra bu bölgede çalışan hiçbir kazı ekibi olmamış. Bilmeyenler için şunu ifade edeyim… Bir dönemin, yani 300 yıl süren bir imparatorluğun, kıyıdaki, Doğu Akdeniz’deki ilk başkenti. Babil’i saymazsak eğer. Birçok antik kent ortada yokken kurulan bir antik kentten bahsediyoruz.

Son olarak… Siz Hatay Valisi Rahmi Doğan ile de bir araya geldiniz. Kendisinin hassasiyeti ne noktada?

Sayın Vali ile görüşmeye, bir kazı başkanı ile beraber gittik. Vali Bey, pratik düşünceli bir insan. Bunu kendisine de ifade ettim hatta. Pozitif, hızlı düşünen ve çözümden yana olan bir kişi. Bu da Hatay için çok önemli diye düşünüyorum. Umarım bu konuda da katkı verirler. Vereceğini de umuyorum açıkçası. Umarım uzun bir süre bu kentte kalır ve sorunların çözümünde önemli bir rol oynar. -Tamer Yazar-