7 Köy’ün Hatırasında
Türkiye’nin son Ermeni köyü Vakıflı, Ermeni Apostolik Kilisesi’nin beş büyük yortusundan biri olan Meryem Ana Yortusu’nu (Surp Asdvadzadzin) bu yıl 3 günlük bir kutlama ile sonlandırdı. Yortu; Kilisede edilen dualar, yakılan mumlara eklenen dilekler, kutsanan üzüme adanan beklentiler ve 7 kazanda kaynayan Harisa’nın lezzetinde biriken düne dair hüzünle noktalandı.
Hatay’ın Samandağ ilçesindeki Vakıflıköy Ermeni Kilisesi, Meryem Ana Yortusu (Surp Asdvadzadzin) nedeniyle bu sene oldukça büyük bir kalabalığı misafir etti. Fransa ve Ermenistan’dan gelen katılımcıların coşkusuna, Ankara ve İstanbul’dan gelenler eşlik etti.
Yılın ilk hasadına ithafen Khaghoğorhnutyun (üzüm okuma) töreninin yapıldığı ve bereket için duaların edildiği Yortu’ya dair konuşan Peder Avedis Tabaşyan, “Bu ülkedeki bu kardeşlik sevgisi hep var olsun” derken, Patrik Vekili Episkopos Sahak Maşalyan ise şu mesajı verdi:
“Eski geleneklerimizi sürdürmek istiyoruz. Gelenekler, insanlar, onlara önem verdiği oranda geleceğe taşınabilir. Biz de elimizden geldiğince gelenekleri yaşatmaya çalışıyoruz. Anadolu’daki Ermeni kültürümüzü Vakıflı köyümüzde yaşatmaya çalışıyoruz. Buradan yayılan barış, esenlik ve sevgi mesajlarının, tüm ülkeye ve dünyaya yayılmasını temenni ediyorum.”
-İKİ BAYRAM-
Verapokhum Surp Asdvadzadzni (Meryem Ana’nın Göğe Alınışı Yortusu) için Vakıflıköy’de bulunan HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları Oruç, Arap Alevilerin Gadir Hum Bayramı ile Ermenilerin Yortu gününün aynı zamana denk gelmesinin, Anadolu’nun kadim kültürünün zenginliğine ve birlikteliğine işaret olduğunu söylerken, Vakıflı’dan Türkiye’ye giden mesaj adına şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bir kere öncelikle şunu söylemek isterim… Bugün, Meryem Ana Yortusu ile Arap Alevi Halkının en büyük bayramı olan Gadir Hum Bayramı aynı güne denk geldi. Aynı güne denk gelmesi de, bizlerin yıllar yılı ifade ettiği, ‘halklar bahçesi’ olan Hatay’ımız açısından, Antakya’mız açısından çok anlamlı. Bu iki özel ve önemli bayramın bir arada oluşu, bizleri ayrıca duygulandırdı.
Bugüne kadar halklar arasına fazlaca nifak tohumu, düşmanlık tohumu ekilmeye çalışılsa da, bu bölge şu ana dek birçok provokasyona tanıklık etmiş olsa da, bu topraklarda yaşayan her milliyetten, her dinden ve her mezhepten insanın barış, huzur ve kardeşlik içinde bugün burada bayramlarını kutluyor olması önemlidir. Düşünün ki, sabah saatlerinde Gadir Hum’daydım, şimdi ise Ermeni Halkının Meryem Ana Yortusu’ndayız. Bu durum, bize, sahip olduğumuz kardeşliğin ne kadar önemli olduğunu ve ne kadar güzel bir biçimde yaşatıldığını gösteriyor. Ayrıca Vakıflıköy, çok üzülerek ifade ediyorum ki, Türkiye’de kalan son Ermeni köyü. Bu bakımdan, halklar açısından, buradaki mozaik yapının korunması adına oldukça önemli.
Ben, buradan bütün Türkiye’ye, Ortadoğu’ya ve dünyaya barış ve kardeşlik mesajlarımızı bir kez daha iletmek istiyorum. Ayrıca tüm Ermeni Cemaati’nin Meryem Ana Yortusu’nu ve tüm Arap Alevilerin Gadir Hum Bayramı’nı kutluyorum, barışa ve kardeşliğe vesile olmasını diliyorum.”
-COŞKU VE HÜZÜN-
AKP İstanbul Milletvekili Markar Esayan’ın, “Bugün, Ermeni Doğu Ortodoks (Lusavoriçagan) Hıristiyanlarının Surp Asdvadzadzin, Meryem Ana Bayramı. Aynı zamanda, Allah’ın nimetlerini üzümü kutsayarak hatırlıyor, O’na tüm lütufları için hamd ediyoruz. Meryem Anamız’ın hikmeti ve şefaati üzerimize olsun. Nice bayramlara” dilekleriyle kutladığı gün için konuşan Vakıflıköy Muhtarı Berç Kartun ise şunları dile getirdi:
“Bugün, hem Yortu hem de kilisemizin isim günü olmasından dolayı, her sene görkemli kutlamalara sahne olur. Bu sene; Cuma, Cumartesi ve Pazar olmak üzere, kutlamalarımız toplam 3 gün sürdü. Cuma günü, dünyanın her tarafından gelen misafirlerimize yöresel yemeklerimizi sunduk, davul zurna eşliğinde kültürümüzü tanıttık. Cumartesi, her zamanki gibi geleneksel eğlencemiz yapıldı. Bu arada, bu sene, Ermenistan’dan gelen yaklaşık 80 kişilik bir grubu da ağırladık. Diyebilirim ki, geçen seneden çok daha kalabalık ve çok daha görkemli bir Yortu oldu. Hepsinden öte, Patrik Kaymakamımız Sahak Maşalyan da Yortu’ya katılan isimler arasında yer aldı. Bir de, Fransa’da yaşayan Ermeni sanatçı (şarkıcı ve besteci) Marten Yorgantz buradaydı. Özetle, güzel bir bayram oldu. Dilerim ki, gelecek sene daha çok kişi katılır ve Musa Dağı Ermenilerine coşku ve umut verirler, yalnız olmadığımızı gösterirler.”
-İSTANBUL’DAN-
İstanbul’dan Vakıflı Köyü’ne, 48 yıl sonra, 2013 senesinde kesin dönüş yapan Misak Hergel de Yortu’nun dualarına ve dileklerine katılan, 7 kazanda kaynayan ‘dün’ hikâyesinin hüznünde duran isimlerden biri oldu. 1990’lı yılların sonunda, İstanbul’da, “Vakıflı Köyü Kalkındırma ve Dayanışma Derneği”nin kurulmasına ön ayak olmuş bir isim de olan Hergel, duygularını şöyle paylaştı:
“Bu sene ilave bir coşkumuz vardı. Çünkü dünyaca tanınmış, özellikle de Ermenilerce çok iyi bilinen, Fransa’da yaşayan Ermeni sanatçı Marten Yorgantz bizlerleydi. Fransa’dan, köyümüzdeki Yortu’ya katılmak üzere geldi. Yine Bartev Garyan da bizleri bu anlamda onurlandıran isimlerden biri oldu. Benim bile son yıllarda tanık olmadığım büyük bir coşku yaşandı.”
-SON KÖY-
Resmi dilde Türkiye’nin tek Ermeni köyü olarak ifade edilse de, ‘son Ermeni köyü’ olduklarının altını bir kez daha çizen Hergel, dönme sebeplerinden birinin de bu olduğunu ifade etti ve şöyle devam etti:
“Benim, yaklaşık 50 yıl sonra doğduğum topraklara, köyüme geri dönme nedenlerimin başında da bu geliyor. Tamam, ‘Türkiye’nin tek Ermeni köyü’ olarak tanıtılmamız hoşumuza gidiyor, ki bundan kesinlikle kimsenin gocunduğu da yok, ama… Bu, yanlış olmamakla birlikte, gerçeği de tam olarak ifade etmiyor. Ben o nedenle Vakıflı için ‘Türkiye’nin son Ermeni köyü’ diyorum. Bunun altında başka anlamlar da var. Biz, ne yazık ki ‘son’ kalmışız. Detaylara falan girmeye gerek yok. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki… Burada gördüğünüz bu coşkuya, bu görkeme, bu kalabalığa rağmen, belki de 15 gün sonra bu kalabalığın, buradaki misafirlerin hepsi gidecek, köy yine kendi daimi insanlarıyla, yani yaklaşık 100 kişilik nüfusuyla kalacak. Evet, buradaki en büyük sorun, demografik anlamda! Bu anlamda, ‘iyi ki dönmüşüz’ diyorum. En azından köy nüfusu 2 kişi daha arttı!”
-ÖRNEK OLSUN-
Vakıflıköy’ün, çok çalışan ve herkes tarafından da çok sevilen Cemaat Başkanı Cem Çapar ise şu mesajı verdi:
“Bayramlar, insanlarla şen olur. Bayramlar, yemeklerle şen olur. Bayramlar, eğlence ile şen olur. Keşke her günümüzü bayram gibi geçirebilsek.
Buradan, Vakıflı’dan tüm dünyaya giden bir mesaj var aslına bakarsanız… Bugün, Meryem Ana Yortusu’nu kutluyoruz. Aynı gün, Alevi kardeşlerimizin Gadir Hum Bayramı’na denk geldi. Bugün, kazanlarımızı beraber kaynattık. Dualarımız beraber göğe yükseldi. Bunun anlamı şudur ki… Biz, bayramlarımızı beraber kutluyoruz. Düğünlerimizde beraber halaylar çekiyoruz. Cenazelerimizi beraber kaldırıyoruz ve bunun da tüm dünyaya örnek bir yaşam olduğunu düşünüyoruz. Anadolu’da yüzlerce yıldır beraberce geliştirdiğimiz bu ortak yaşam kültürünün herkese örnek olması gerektiğini söylüyoruz. Bu vesileyle, herkesin bayramını bir kez daha kutluyorum.”
-YÜREĞİM BURADA-
Son 5 senedir Vakıflı’daki Yortu’ya düzenli olarak katıldığını söyleyen, “Ermenice edebiyata açılan pencere” olarak nitelendirilen Aras Yayıncılık’ın kurucularından Yetvart Tomasyan da benzer dilekleri paylaşan isimlerden. Tomasyan’ın kurucusu olduğu Aras Yayıncılık, genellikle Ermeni yazarların Türkçeye çevrilen eserlerine, Türkiye’de yaşayan Ermenilerin kitaplarına ve Ermeni sorunlarıyla ilgili yazı yazan Türkiyelilerin kaleme aldıklarına odaklanan bir yayınevi.
Vakıflı’da olmanın, kendisi için ‘bir yere ait’ olmanın ve ‘var olmanın’ bir karşılığı olduğunun altını çizen Yetvart Tomasyan’ın Vakıflı noktasındaki paylaşımı ise şöyle:
“Ben, son 5-6 senedir geliyorum. Ama benim ilk köye gelişim, 1965’e dayanır. Yaşım 70, 1949 doğumluyum. Şunu söyleyebilirim ki… Yüreğim hep bu köyle beraberdir. Biliyorsunuz, her toplumun bir toprağa ihtiyacı var. Ben de bir Ermeni olarak, kendi toprağıma basma dürtüsüyle, 1965’ten bu yana Vakıflı’ya geliyorum. Burada yaşanan şey, çok başka bir şey, çok farklı bir şey. Burada; Var olmanın, ait hissetmenin, insanlarla beraber olmanın mutluluğunu, keyfini yaşıyorum. Gördüğünüz gibi burada, her türlü insan var. Her dinden, her mezhepten, her şehirden, her ülkeden insanlar var. Barış ve sevgi içinde; aynı tuzu, aynı buğdayı, aynı eti, aynı ekmeği paylaşıyorlar. Bundan daha güzel bir şey başka ne olabilir ki?
Bu ülke demokrat bir ülke ne zaman olur bilmiyorum ama, olduğunda, bu ekmeği ve bu tuzu paylaşmanın keyfîni daha büyük bir mutlulukla yaşayacağız. -Tamer Yazar-