Hatay Barosu’nun, “Adalet değil, Adliyeler tatil yapsın” başlıklı uzun mektubuna Adalet Bakanlığı’ndan yanıt geldi
Hatay Baro Başkanlığı, iki ay önce Adalet Bakanlığı’na gönderdiği bir mektupta, adli tatilin verimli olmadığına vurgu yaptı, “Adalet değil, Adliyeler tatil yapsın” özet başlığı altında, yargı kararnamesinin adli tatilde çıkarılması başta olmak üzere birçok konuda istekte bulundu. Baro Başkanlığı’nın ana başlıklar halinde sıralanan isteklerinin Adalet Bakanlığı’nda not edildiği, ilgili birimlere gönderildiği ve dikkate alınacağı kaydedildi.
-İÇERİK-
Hatay Barosu, Temmuz ayında Adalet Bakanlığı’na gönderdiği uzun mektubunda özetle şu istek ve görüşlerde bulundu:
“Türk Yargı Sisteminin en önemli sorunlarının başında, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılamaması gelmektedir. Bu soruna yol açan etkenlerin başında adli tatilin varlığı, adli tatili gözetmeden belirlenen kararname dönemleri ve adli tatili, kararnameleri gözetmeden kullanılan izinler gelmektedir.
Adli tatil dönemde ‘iş görme yasağı’ sebebiyle normal yargısal işlere bakılmamakta, nöbetçi kalan yargı mensupları sadece acil işleri görmektedirler. Son günü adli tatile denk gelen süreler de adli tatil sonrasına uzamaktadır.
Ancak, 20 Temmuz ile 31 Ağustos arası adli tatil olmakla birlikte, yıllardır dile getirilen, ama ne yazık ki çare bulunamayan, ‘adli ve idari yargı kararnamelerinin’ açıklanması ile birlikte 42 gün olan adli tatil sürelerine ilave olarak 1- 1,5 ay daha kararname tatili eklenmektedir. Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından yayımlanan Adli ve İdari Yargı Kararnameleri ile hakim ve savcıların görev yeri değişikliği yapılmaktadır.
Yıllardır olduğu gibi, kararnamelerin kamuoyuna açıklandığı tarih ile birlikte önemli sayıda yargı mensubu izne ayrılmakta ve yargısal faaliyetler hiç yerine getirilmemektedir. Bunlara, kişisel sebeplerle izin kullanan yargı mensupları da eklendiğinde, adalet teşkilatı ve yargı kurumları adli tatil dışında uzunca bir süre tatil / izin / kararname etkisi sebebiyle iş yapamaz hale gelmektedir. Yasal olarak 42 gün olan adli tatil süresi, fiilen 3-4 aya çıkmaktadır. Zaten yılda iki ya da üç kez verilebilen duruşma günleri, fiilen işlevsiz hale gelmektedir.
Arızi / geçici yetkiyle çıkılan duruşmalar, sadece ileriye talik edilmekte ve bir kısım istisnai işlem haricinde esasa yönelik hiçbir iş ve işlem yapılmamaktadır.
Bir yanda adli tatil, yargısal hizmetlerde önemli bir verimsizliğe neden olmakta, yargılama sürelerini gereksiz yere uzatmaktadır. Yine, adli tatil müessesesinden beklenen amaç hiçbir zaman gerçekleşmemiştir, gerçekleşmeyecektir. Artık adli tatilin Türkiye’de kaldırılma zamanı gelmiştir, geçmiştir. Artık adli tatilin ne kadar süreceğini düşünmek yerine, işlevsiz olan Adli Tatil tümden kaldırılmalı ve fiilen 3 – 4 aya çıkan tatil süreleri için acil bir çözüm getirilmelidir. Halen birçok Avrupa ülkesinde adli tatil ya yoktur ya kaldırılmıştır ya da kaldırılması tartışılmaktadır.
Yine adli tatilin kaldırılması ya da korunması haline bağlı olarak, yargı camiası içindeki adli ve idari yargı kararnamelerinin de adli tatile göre belirlenmesi ve adli tatili fiilen 3 – 4 aya çıkartan kararname sisteminden vazgeçilmelidir. Adli tatil kaldırılmayacaksa, kararnameler, adli tatil zamanı açıklanmalıdır. Aynı şekilde, yargı camiasındaki izin kullanma şeklinin de, adli tatilin kaldırılması / devamına ve yine kararnamelerin açıklanma tarihlerine uygun bir düzen içine çekilmesi zorunludur. Adli tatil kaldırılmayacaksa, yıllık izinlerin tamamının adli tatil içinde kullandırılması zorunlu hale getirilmelidir.
Keza, terfi sistemi değiştirilmeli, terfi almak için işlerin belirli bir zamana yığılması ve belli bir tarih sınırı içinde kaç iş çıkartıldığına bakılarak terfi değerlendirmesi sisteminden vazgeçilmelidir.
İnsan onurunu, hukukun üstünlüğünü, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi ve korunmasını merkeze alan, ‘güven veren ve erişebilir adalet’ vizyonuyla hazırlandığı belirtilen ve kamuoyu ile paylaşılan ‘Yargı Reformu Strateji Belgesi’ kapsamında, adli tatilin / kararnamelerin / izinlerin düzenlenmemiş, düşünülmemiş olması çok büyük bir eksikliktir.
Uzun süren soruşturma ve davaların bir merkez tarafından takibi ve yine yargıda hedef süre uygulaması için istediğiniz kadar performans kriterleri getirin; adli tatili / zamansız kararnameleri / hesapsız izinleri bu yeni anlayışa uygun hale getirmeden hiçbir sorun çözülemeyecektir. Bu önlemlere başvurulmadıkça, her tür tasarruf, yorgun bir kalbe ve yorgun bir bedene estetik yapmaktan ibaret kalacaktır. Yurttaşlarımız, adaletin en kısa zamanda tecelli etmesini, yargılamaların uzamamasını, davalarının bir an önce sonuçlanmasını istiyor.
Yargılama süresi Türkiye’de zaten normalden de fazla uzundur. Türkiye’de en önemli sorun, geciken adalettir. Geciken adalet de adalet sağlamamaktadır. Adalet yoksa, adalet eksikse, adalet geç işliyorsa, bu hepimizin ortak sorunudur.
Sayın Cumhurbaşkanı’nı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, TBMM’de grubu bulunan tüm partileri, Milletvekillerini, Adalet Bakanı’nı, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu, Türkiye Barolar Birliği’ni ve tüm Baroları bu konuda göreve çağırıyoruz. Daha fazla enerji ve zaman yitirmeden, gelin hep beraber geciken yargının bu en önemli sorununa birlikte neşter vuralım.
Bu kamuoyu duyurusu ile birlikte ilgili tüm kurumlara başvurumuzu da yapıyoruz. İstediğimiz, elbette yargı camiamızın tatil yapması / izin kullanması, ancak bununla birlikte ,adaletimizin toptan tatile çıkmamasıdır.”
-BAKAN ADINA!-
Hatay Barosu’nun bu kapsamlı mektubuna Adalet Bakanlığı’ndan da aynı kapsamda ve uzunca bir yanıt geldi.
Bakanlığın, Bakan adına, Daire Başkanı İsmail Şahin imzalı yanıtında özet bilgiler şöyle:
“Bakanlığımızca, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun aksayan yönlerinin tespit edilmesi ve çözüm bulunması, ön inceleme kurumunun gözden geçirilmesi, yargılama usullerinin daha işlevsel hale getirilmesi, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının hukuk yargılamasında etkin bir şekilde kullanılabilmesi ve buna mani unsurların sistem dışına çıkarılması amacıyla mevzuat çalışması yapmak üzere, 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 64. Maddesi hükmü uyarınca, 03/10/2018 tarihli Bakan Oluru’yla kurulan Bilim Komisyonu, çalışmalarına devam etmektedir.
Söz konusu talebiniz, hukuk yargılaması bakımından anılan Bilim Komisyonu çalışmalarında, idari yargılama ve ceza yargılaması bakımından da Genel Müdürlüğümüzce idari yargılama usulüne ve ceza muhakemesine ilişkin yürütülen çalışmalarda değerlendirilmek üzere not edilmiştir.
Ayrıca, talebiniz değerlendirilmek üzere, her yıl yayımlanan adli / idari yargı ana kararnamesi işlemlerini yürütmekle yetkili ve görevli Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığına da iletilecektir.” -Cemil Yıldız-