Hatay Valisi Rahmi Doğan’ın, 2018-2023 İl Turizm Stratejisi ve Eylem Planı Çalıştayı’nda yaptığı çıkışla ‘çerçeve’ ve ‘organizasyon’ değişikliği yaşayan Hatay Günleri, İstanbul’da Hatay Tanıtım ve Gastronomi Günleri etkinliği tanıtım programı ile start alırken, gözler, Gastronomi Kenti kimliğinin mimarı konumundaki Lütfü Savaş’ı aradı!
Hatay, 26 Eylül’de kapılarını aralamaya hazırlandığı Hatay Günleri için hazır. Oldukça renkli ve zengin bir içerikle hazırlanan programa, deneyimli ve uzman bir ekip şekil veriyor. İstanbul Maltepe’deki Hatay Günleri, hazırlanan program içeriği itibariyle de ünlü ve bilinen isimleri ağırlamaya hazırlanıyor. Bu hazırlığın en dikkat çekmesi beklenen kısımlarından biri ise Hatay GastroFest etkinliği olacak ve bu etkinlikler içinde ünlü isimler, sanatçılar, gurmeler ve çok daha fazlası, Hatay Günleri’ne katılanlarla bir araya gelecek.
-BAŞLADIK!-
Eldeki tablonun keyif veren detayları, önceki gün gerçekleşen İstanbul’da Hatay Tanıtım ve Gastronomi Günleri etkinliği tanıtım programı ile start alırken, 2018-2023 İl Turizm Stratejisi ve Eylem Planı Çalıştayı’nda Vali Rahmi Doğan’ın sürpriz çıkışıyla yenilenen ve hatta güncellenen yol haritası da gözlerden kaçmadı. Bilindiği gibi Vali Doğan, bu konuya dair tespitinde oldukça sert bir eleştiri paylaşmış, bugüne kadar gerçekleşen Hatay Günleri noktasında yeni bir sayfa aralayacağını da şu kelimelerle dile getirmişti:
“Hatay Günleri, bir takım derneklerin eline geçmiş. Onlar da tamamen kendi amaçları doğrultusunda kullanmışlar. Hatay Gastronomisi ya da Hatay Günlerini kendi adına patent aldırmak isteyen bir girişim olmuş. Bunu da durdurduk. Hatay Valiliği adına bu patenti almak için başvuruda bulunduk. Bununla ilgili de 81 il Valiliği ve Belediye Başkanlıklarına yazı yazdık. Şayet ilinizde Hatay Günleri, Hatay Gastronomi Günleri adı altında düzenlenecek bir etkinlik olursa, bizim iznimiz olmadan, buna izin verilmemesi konusunda tedbir aldık. Hatay gastronomisinin bir ağırlığı var. Bir marka değeri var. Hatay Günlerini ticaret odalarıyla, esnaf kefalet odalarıyla birlikte yapmaya karar verdik. Bu günlere katılacak olan firmaları daha kaliteli ve akredite belgesi almış firmalar arasından belirleyeceğiz.”
-KİMLER VAR?-
İstanbul Maltepe’de 26 Eylül’de başlayacak olan Hatay Günleri’nin en dikkati çeken bölümlerinden biri Hatay GastroFest olacak. Maltepe etkinlik alanında Hatay’ı ağırlamaya hazırlanan İstanbul, bu kapsamda ünlü isimleri de buluşturacak. Bu konuda alınan bilgiye göre; Mert Fırat, Sahrap Soysal, Cihan Kipçak, Müge Akgün, Arda Türkmen, Murat Bozok, Mehmet Yaşin, Deniz Temel, Ebru Erke, Rafet İnce, Gül Erçetingöz, Neşe Biber, Jale Balcı, Mehmet Özer, Neslihan Yeldan, Dilara Koçak, Vedat Başaran, Uğur Aslan ve Berrin Bal, katılımcılar arasında yer alan, sektörün bilinen isimleri.
-SORUN VAR MI?-
Bir esnafın, “Bu defa her şey farklı olacak gibi…” dediği İstanbul’da Hatay Günleri’nin Antakya’daki tanıtım etkinliğinde bir araya gelen kalabalık, “Hatay Tanıtım ve Gastronomi Günleri” başlığıyla sunulan çalışmanın ‘Gastronomi’ başlığına kent adına hayat veren Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın olmayışına dikkat çekerken, Başkan Vekili Adnan Özkaya ile katılımın verdiği mesajın bir anlam içerip içermediğini merak ediyor.
İsmini vermek istemeyen bir kurumsal çalışanın tespiti şöyle:
“Sanırım, Gastronomi başlığında bu kadar yol almış bir kurumun başındaki bir isim olarak, Valiliğin bu kadar ön plana çıktığı, ama Büyükşehir’in de sanki ikinci planda kaldığı bir platformda olmak istemedi. Katılsaydı, iyi olurdu. Sanki burada bir paylaşım sıkıntısı varmış gibi oldu. Aslında verilen mesajı bu şekilde algılayan da çok oldu. Ama olmamalıydı, diyen de çok. Tam da ‘her şey daha iyi olacak, bu defa farklı ilerleyecek’ derken, bu defa aile fotoğrafında eksiklik yaşandı. Dilerim, ‘sen-ben’ kavgasına girmezler. Çünkü bu şehrin en büyük kaybı hep bundan oldu.”
-NEDEN ÖNEMLİ?-
Gastronominin, toplumsal bir harekete dönüşerek güvenli bir gıda geleceğine imkân vermesini sağlayan sürecin Hatay adresinden uzaklaşıp, çok daha profesyonel bir noktaya uzanalım ve bundan sonrasını, süreci yakından izleyen Mutfak Dostları Derneği Başkanı Zeynep Kakınç’a bırakalım. O anlatsın, ki söylenenler de, “aile fotoğrafında küskünlük” yaşayan bizlere gelsin…
–
Gastronomi alanında ülkemizde yaşanan gelişmeler umut verici. Özellikle İstanbul, bir dünya gastronomi kenti olma yolunda hızla ilerliyor. Kongre turizmi, kültür turizmi, iş turizmine ek olarak, özellikle Orta Doğu ülkelerinden yaşanan yabancı ziyaretçi akını, İstanbul’da, her statüden kesime hitap edecek konaklama ve yeme-içme mekânlarının sayısını da arttırdı.
Son dönemde, Mikla’nın dünyanın en iyi restoranları listesinde yer alması, dünyaca ünlü Massimo Bottura ve Jamie Oliver gibi isimlerin işletmelerini İstanbul’a taşımaları, Gaziantep’in ve Hatay’ın UNESCO tarafından Gastronomi alanında Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil edilmesi, uluslararası yarışmalardan ödül alan Türk zeytinyağları, şarapları, Türkiye gastronomi değerlerine uluslararası önemi organizasyonlarda yer verilmesi gibi sayısız güzel gelişme yaşıyoruz. Öte yandan, toplum da bilinçlendi. Artık insanlar, gittikleri restoranlarda yemeği, malzemeyi sorgular oldular.
–
Gastronomi eğitimi veren üniversiteler ve eğitim kurumlarının çoğalması ve bu kurumlara talebin artmasıyla birlikte, sektörü dünya standartlarına taşıyacak, pırıl pırıl, donanımlı, hem yereli hem de dünyayı yakından takip eden bir nesil yetişiyor. Tüm bu gelişmeler gayet olumlu. Ancak gastronomimizin hak ettiği yere gelebilmesi için, devlet ve yerel yönetimlerin de desteği ile STK’lar, şefler, üreticiler ve benzeri tüm paydaşların bir arada oluşturduğu, geniş ve kapsamlı bir stratejik planlamaya ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim. Tüm bunların kalıcı ve sürdürülebilir şekilde uygulanması için, bu çalışmaların bir devlet stratejisi olarak, belirli prensipler çerçevesinde planlanması; özel sektörün, küçük ölçekli üreticilerin, şeflerin, eğitim kurumlarının ve STK’ların işbirliğinde bir çalışma düzenine geçilmesi gerekli.
–
İtalya, ABD, İspanya, Fransa gibi gastronomi sektörünün ciddi boyutlara ulaştığı örneklere baktığımızda, bu konseptteki bir çalışmanın özel olarak kurulan enstitü, vakıf ya da dernek aracılığıyla yürütüldüğünü görüyoruz. Biz de bu metodu örnek almalıyız. Ayrıca bu çalışmalar; kültürü, doğal zenginlikleri ve gastronomiyi bir arada buluşturan festivaller ve etkinliklerle desteklenmeli, kimlikli kentler yaratılmalı. Böylelikle deniz, kum, güneş gibi sığ bir konseptle 3 ayla sınırlı kalmadan, gastronomi turizmi sayesinde, ülkemizin sahip olduğu değerleri tüm yıla yayılan bir turizm talebi ile dünyaya açabiliriz diye düşünüyorum.
–
Anadolu’nun, belki de dünyada çok az coğrafyada bulunan bu gastronomik zenginliğinin dünya pazarına açılması adına, gıda ürünlerimizin uluslararası prestijli gastronomi etkinliklerinde daha sık yer alması gerekli. Yerel değerlerimiz, yozlaşmadan öne çıkarılmalı, mevcut geleneksel mutfak bilgimiz de özü korunarak, ancak günümüz şartlarına adapte edilerek geleceğe aktarılmalı. Tüm bunların kalıcı ve sürdürülebilir şekilde uygulanması için, bu çalışmaların bir devlet stratejisi olarak, belirli prensipler çerçevesinde planlanması; özel sektörün, küçük ölçekli üreticilerin, şeflerin, eğitim kurumlarının ve STK’ların işbirliğinde bir çalışma düzenine geçilmesi gerekli diye düşünüyorum.
–
Söylenenler net! Tespitler de! Hatay’ın 26 Eylül’e dair hazırlığı da! Peki, bizler, Hatay için İstanbul’a hazır mıyız? Bir arada mıyız? Tüm hazırlıklarımızla, hikayemizi paylaşacak detayların tümüne hakim miyiz? Bu defa ‘OLDU’ diyebilecek miyiz? Tarihi, kültürü, yemeği, üretimi ve geri kalan her şeyi bu defa doğru şekilde harman edip, sunabilecek miyiz?
Cevaplar, 26-29 Eylül arasında! -Tamer Yazar-