Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Nabi İNAL

İstemedi…

Salı günü ,Cumhuriyetin ilanının 96. yıl dönümü tüm yurtta büyük bir coşku ile kutlandı.

Kutlamalara katılanların, içtenlikleri , Cumhuriyete olan bağlılıkları ve Genç Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olan Atatürk’e olan sevgileri yüzlerinden okunuyordu.

Yine bu törenler sırasında, kimin içtenlikle orada bulunduğu, kiminin ise zoraki olarak katıldığı açıkça anlaşılıyordu.

Bu yıl ki Cumhuriyet bayramı kutlamaları, bir gerçeği daha tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur: Türk ulusu , Cumhuriyete , demokrasiye, laiklik ilkesine ve bunu bize kazandıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e giderek daha çok bağlanıyor, giderek daha çok inanıyor ve giderek onu koruma ve kollama görevini tüm yüreklerinde hissediyor.

Salı günü bir gerçek daha anlaşılmıştır: Cumhuriyet bir fazilettir,egemenlik kayıtsız şartsız milletindir , demokrasi de Cumhuriyetin ayrılmaz bir parçasıdır. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde herkes mutlu ve huzurlu bir yaşama sahip olma imkanını elde etmektedir.

Yine Cumhuriyet ve demokrasi sayesinde bireylerin her yönden kalkındıkları , kişiliklerini buldukları görülüp anlaşılmıştır.

İşte bu gerçeği gören ve bilen Genç Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları, Cumhuriyete ve demokrasiye olan inançlarını her hareketleri ile göstermişler, attıkları her adım ile kanıtlamışlardır.

Nitekim tüm koşulların her istediğini yapmaya ve yaptırmaya elverişli olduğu bir ortamda:

O’na diktatör ol dediler. İstemedi, elinin tersi ile itti.

O’na halife ol dediler. İstemedi, elinin tersi ile itti.

O’na tek adam ol dediler. İstemedi, elinin tersi ile itti.

Çünkü O, tek adam olmak, her sözüne evet denilmesini, attığı her adımın tasvip edilmesini, alkışlanmasını istemiyordu. Çünkü O, çoğulcu bir yönetim anlayışı ile Cumhuriyetin sağlam temeller üzerine atılacağına, dünyada kendine saygın bir yer edineceğine inanıyordu.

Tüm yaşamı boyu buna inanmış ve bunu gerçekleştirebilmek içinde uğraş vermiş, zaman ve zemin hazırlanmasına katkıda bulunmuştu.

Atatürk, Genç Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş bir anlayışa sahip insanlardan oluşmasını istiyor, devrimlerinde bu doğrultuda yapılmasına özen gösteriyordu.

O’nun için olmazsa olmazların başında elbette ki Cumhuriyet, demokrasi, halkın yönetime katılması geliyordu. Ama laiklik ilkesi de olmazsa olmazları arasında ilk sıralarda yerini alıyordu.

Bu nedenledir ki, yapılan devrimlerin yurttaşlar tarafından özümsenmesi, bu devrimlere yurttaşların gerçekten inanıp bağlılık göstermesi ile amaca ulaşılabileceğini biliyor ve buna inanıyordu.

İşte Atatürk, bu anlayış içerisinde olduğu için diktatör olmayı kabul etmedi.

İşte bu anlayışta olduğu için Atatürk, şekli bir Cumhuriyeti var gösteren tek adam önerilerini reddetti.

İşte bu anlayışta olduğu için Atatürk, en sıkışık zamanlarda dahi halkı ile kucaklaşma, halkının sesine kulak vermek ve onun istekleri doğrultusunda ülkenin yönetilmesini sağlayabilmek için, parlamentoyu etkin bir şekilde açık ve ayakta tutma yolunda adımlar atılmasını sağladı.

Tüm bunlar bir arada değerlendirildiğinde, bir asra dört kala yapılan Cumhuriyet bayramı kutlamalarındaki coşkunun nedeni kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Bu nedenledir ki; Atatürk’e olan sevgi, saygı, bağlılık giderek artmaktadır. O’nu şu veya bu nedenle karalama yoluna gidenler, her geçen gün daha ağır bir yenilgiye uğradıklarını görmektedirler.

Salı günkü coşku, ona olan sevgi ve saygı gösterileri ,bize bir kez daha şu gerçeği hatırlatmıştır:Cumhuriyet ve demokrasi ilelebet ülkemizde var olacak, Atatürk’e olan sevgi de aynı şekilde dünya durdukça devam edecektir. Çünkü; O tek adam, diktatör, halife olmak istemedi…..

[email protected]

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER