Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti, yaza yaza kalemimizde mürekkep kalmadı.
Eğer çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabilmek istiyorsak?
Eğer teknolojiyi takip etmek bir yana, geliştirmek ve ileri seviyeye çıkartmak için dünyanın önde gelen devletleri arasında yer almak istiyorsak?
Eğer hiçbir ayrımcılığa izin vermeden, birlik ve beraberlik içerisinde yaşamasını, bir yaşam biçimi olarak kabul eden, her türlü din, dil, ırk ve mezhep ayrılıklarına izin vermeyen, aksine birleştirici bir anlayışla hareket etmek suretiyle kaynaşmış bir toplum olmak istiyorsak?
Eğitime önem vermeliyiz.
Eğitime önem verirken de, sadece okur-yazar olmayı, sadece herhangi bir okuldan diploma almayı, eğitilmiş bir toplum haline geldiğimiz anlamında kabul etmemeliyiz.
Bu nedenle de ufku açık, beyni her türlü teknolojik gelişmelere yatkın, sadece ilimi, bilimi, teknolojiyi ve ülkenin geleceğe doğru önemli adımlar atmasını sağlayacak birikimi olan nesillerin yetişmesine gayret göstermeliyiz.
Bunun içinde eğitim, anasınıfından başlar ve kademeli olarak üniversitelerde son bulur.
Bu gerçeği hatırdan çıkarmamak ve gereğini yapabilmek için, her türlü özveride bulunmayı ilke edinmek gerekir.
Gerçek anlamda eğitilmiş bir topluma sahip olabilmek için, hiçbir fedakârlıktan kaçınmamak gerekir.
Bu nedenle de milli eğitimin bütçesinin, diğer tüm bütçelerden daha fazla olması ve bu bütçenin de sadece ve sadece eğitim için harcanmış olması gerekir.
Bu hatırlatmaya neden gerek duyduğumuzu sorarsanız, yanıtını ise, geçtiğimiz günlerde yaşanan feci bir olaydır.
Nedir yaşanan feci olay?
Yedi yaşında birinci sınıf öğrencisi olan Mert’in, şırınga şeklindeki ambalajlı sıvı çikolatayı yemek isterken kapağın boğazına kaçması sonucu ölümüdür. Bu feci olayın yaşandığı okulda, ne yazık ki bir revirin ve acil durumlarda müdahale edecek bir uzmanın bulunmadığı medyaya yansıyan haberlerden anlaşılmıştır.
Olaydan sonra yapılan araştırmalarda da, okullarda revir bulundurma zorunluluğunun olmadığı yönetmeliklerden anlaşılmıştır.
Yüzlerce, hatta binlerce çocuğumuzun, öğrencimizin eğitim gördüğü okullarda ,revir açılması zorunluluğu yönetmeliklere konulmamış!!!
Oysaki yönetmelik incelendiğinde, okullarda bulunması zorunlu olmayan birçok şeyin var olması gerektiğinin yazıldığı görülmektedir. Öğrencilerin sağlığı için revir açma zorunluluğumuz yok. Buna karşılık öğrencilerin eğitimi için zorunlu olmayan gereksiz birçok şeyin var olması zorunlu.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
Bir yandan çocuklarımızı eğiteceğiz diyoruz.
Bir yandan eğitmek için okula gönderdiğimiz çocuklarımızın, her türlü gereksinimlerini karşılayacağız diyoruz.
Bir yandan bu çocukların, başta sağlık sorunları olmak üzere tüm yaşamsal konularının ve sorunlarının karşılanacağını iddia ediyoruz.
Öte yandan bir reviri bile onlara çok görüyoruz.
Şırıngalı çikolata tüpünün okul kantinlerinde neden bulundurulduğunu, neden satıldığını sorgulamak gereğini bile duymuyoruz.
Böyle olunca da dostlar alışverişte görsün misali, biz çocuklarımızı, gençlerimizi eğitiyoruz diye avunuyoruz, ama eğitimin gereklerinin hiçbirini yerine tam olarak getiremiyoruz.
Hoş , bir reviri bile çok gören anlayıştan daha fazla ne beklenebilir ki?…
YORUMLAR