Göç de var, cihatçı da, asker de…
Bölgede yüz binleri yerinden eden zorunlu göçe rağmen, bildik ‘açık kapı’ politikasını terk ederek sınırlarını ısrarla kapalı tutan Ankara’yı tedirgin eden detaylardan biri, İdlib’deki radikal yapılanmalar ve cihatçı örgütlenmeler. İdlib, terör örgütleri listesinde yer alan Heyet Tahrir Şam yönetiminde!
Suriye’de yaklaşık 9 yıldır süren iç savaş, muhaliflerin yoğun olduğu İdlib bölgesindeki sıcak çatışmalarla devam ediyor. Silahlı muhaliflerin ve radikal unsurların (cihatçıların) kalesi konumundaki İdlib’in çevresinde, Esad güçleri, bir ayı aşkın süredir operasyonlarını sürdürüyor. Suriye ordusunun, Rusya’nın da desteğiyle İdlib’e düzenlediği operasyonların şiddetini artırması üzerine, yüz binlerce sivil Türkiye sınıra doğru geldi. Ocak 2019’dan beri Türkiye sınırı yakınlarına göç edenlerin sayısı 1 milyon 677 bine ulaştı.
-TEŞVİK!-
Diğer taraftan, 2011 yılından bu yana 3.65 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye, sığınmacıların ülkelerine dönmesini de teşvik ediyor. Çatışmasız bölgelere gönüllü dönenlerin dışında, İnsan hakları örgütleri, Türkiye’nin, Suriyeli göçmenleri zorla sınır dışı ettiğini ve çatışma bölgesine gönderdiğini de iddia ediyor. Ankara ise giden kişilerin gönüllü olduğunu, Türkiye’de kayıt dışı bulunduğunu veya suça karıştığını ifade ediyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Ocak 2019’dan Eylül’e kadar, Türkiye’nin yaklaşık 20 Suriyeliyi, ülkenin en tehlikeli bölgelerinden biri olan İdlib vilayetine ‘hukuk dışı bir şekilde sınır dışı ettiğini’ açıklamıştı. Temmuz ayının sonlarında konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise, Suriye’ye gönüllü olarak geri dönmek isteyen Suriyelilerin ‘güvenli bölgelere’ geri gönderilmeleri için mevcut prosedürlerden yararlanabileceklerini söyleyerek, Türkiye’nin, Suriyelileri sınır dışı ettiğini yalanlamıştı.
-GÖÇ TEHDİDİ-
Özellikle Hatay kamuoyunu yakından ilgilendiren tartışmanın asıl boyutu ise, İdlib özelinde devam eden sivil hareketlilik, yani yerlerinden edilen yüz binler ve göç hareketi. Konuya ilişkin tespitlerini paylaşan isim ise, Rusya uzmanı Aydın Sezer…
“Elbette, Türkiye’nin İdlib’le ilgili hassasiyetleri var. İlk olarak, sınırlarımıza yönelen sivil göç, yaklaşık 4 milyon Suriyeli sığınmacıyı barındıran Türkiye için büyük bir tehdit. Türkiye’nin hassas olduğu diğer konu da, sivil can kayıpları. Kısaca, biz İdlib’te ne istediğimizi tam olarak ne Rusya’ya ne de İran’a anlatabilmiş değiliz. Zira maalesef, haklı taleplerimizi yazılı metinlere dönüştüremedik, taleplerimiz hep sözde kaldı. İdlib, Suriye toprağı olduğu için bir şekilde temizlenecek. Mevcut durum, sonsuza kadar devam etmeyecek.
Rusya’nın, İdlib’le ilgili pozisyonu koruyup, İdlib’in terörden temizlenmesi için kararlı tutumunu sürdüreceğini, aynı zamanda Türkiye ile de ilişkilerini yürütmeye çalışacağını düşünüyorum. Rusya’nın, İdlib sorununu çözerken, Türkiye’yi küstürmemeye gayret sarf edeceğini düşünüyorum. Ancak, Türkiye’nin atacağı adımların kestirilmesinin zor olduğunu belirtmeliyim. Erdoğan’ın atacağı adımlarda, her ne kadar iç politik kaygıların belirleyici olacağını düşünmekle birlikte, ben, asıl olarak olası bir provokasyondan endişe duyuyorum. Tekrar etmek gerekirse, Suriye, Türkiye açısından tam anlamıyla bir kördüğüm oldu.
Türkiye, ne yazık ki, Suriye iç savaşında süreklilik arz eden somut bir hedef ortaya koyamadı. Sahadaki gelişmelere göre strateji belirlemeye çalıştı. Ancak her defasında, bir sonraki gelişme, bir önceki pozisyonumuzu değiştirmemizi gerektirdi.
Rusya ve Türkiye, büyük riskler barındırması pahasına, karşılıklı olarak birbirlerinin güçlerini test ediyor. Türkiye bunu yaparken, özenle ve özellikle, Şam yönetimini hedef tahtasına koyuyor.”
-ASKERİ DENGE-
İdlib sorununun nasıl çözüleceği konusunda taraflar arasında henüz bir mutabakat yok. Ancak olası gelişmeleri hesap eden Ankara’nın sınıra askeri sevkiyatı aralıksız olarak devam ediyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nce, bu kapsamda, Suriye’nin İdlib kentindeki gözlem noktalarına hafta sonunda tank, zırhlı askeri ambulans ve zırhlı personel taşıyıcı (ZPT) sevk edildi. Türkiye’nin farklı birliklerinden gönderilen tank, zırhlı askeri ambulans ile ZPT’lerin yer aldığı askeri konvoy, Hatay’ın Reyhanlı ilçesine ulaştı. Burada askeri personel tarafından 10 tırdan indirilen askeri araçlar, geniş güvenlik önlemleri altında İdlib’deki gözlem noktalarına yönlendirildi. Öte yandan, Suriye sınırındaki birliklere, 5 tırlık kurşun geçirmez akordiyon bariyer de takviye edildi.
İdlib kentinin sınır komşusu, Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki askeri hareketlilik de sürüyor. Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na ait bir kargo uçağı, Hatay Havalimanı’na iniş yaptı. Zaman zaman bölgede askeri helikopterler de uçuş yapıyor.
Bu arada Reuters’e konuşan üst düzey bir yetkili, Cumartesi günü yaklaşık 300 aracın sınırı geçmesiyle birlikte, Türkiye’nin İdlib’e bu ay yaptığı araç sevkiyatının yaklaşık 1000’e ulaştığını söyledi. Reuters’e konuşan yetkili, gönderilen askerlerin sayısını ifade etmedi. “Geçen haftalarda İdlib’e ciddi birlik ve askeri teçhizat desteği gönderildi” diyen yetkili, “Gözlem noktaları tümüyle takviye edildi. İdlib cephesi güçlendirildi” dedi. “Rejim, Rusya’nın desteğiyle, tüm anlaşma ve sözleşmeleri ihlal ediyor” diyen yetkili, “Her türlü gelişmeye hazırız. Elbette tüm seçenekler masada” diye konuştu.
-SATRANÇ!-
Suriye denkleminde yer alan güçlerin, karşılıklı hamlelerle birbirini denediği bir ortamda; Ankara, Moskova ve Şam üçgeninde sıkışan politik ve askeri hareketliliğin nasıl bir sonuç verebileceğine dair konuşan isimlerden biri de, “Türkiye’nin Suriye politikasını yakından takip edenler için, tarafların sahada karşı karşıya gelmesi sürpriz olmadı” diyen Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Serhat Güvenç oldu. Güvenç, Türkiye’nin bir süredir Rusya’yı, Suriye ile kendisi arasında tercih yapmaya zorladığını ve rejim ile kozlarını paylaşmak için Rusya’ya “aradan çekil” mesajını verdiğini söyledi. Ancak Güvenç’e göre, Türkiye’nin talebi karşılanacak gibi görünmüyor. Çünkü Rusya, Ekim 2015’ten bu yana, rejimin ayakta durması için Suriye’de varlık gösteriyor.
-RİSK!-
“Mevcut koşullarda çok büyük bir değişiklik yaşanmazsa, bu şartlarda Türkiye’nin askeri güçle elde edeceği şeyler çok sınırlı. Hatta kaybı da fazla olur” yorumunu yapan Prof Güvenç, şunları söyledi:
“Siyasal iktidar, Suriye’de orduya öyle hedefler veriyor ki, bunların elde edilmesi mümkün görünmüyor. Sınırdan öteye uçak uçuramıyorsunuz. Rusya’ya tabisiniz. Siyasi irade ne kadar kuvvetli olursa olsun, bu hedefin askeri yöntemlerle elde etme imkanı neredeyse sıfır!”
-OLASILIK!-
Sahadaki durum noktasında, şimdilik kurtarabilecek en akla yatkın çözümün, Türkiye’nin, M4’ün güneyinde ve M5’in doğusunda kalan gözlem noktalarını boşaltıp, bu karayolunu yeni sınır teşkil edecek şekilde Türkiye sınırına doğru çekilmesi olduğunu söyleyen eski diplomat Aydın Selcen ise, Rusya ile bu şekilde geçici mutabakata varabileceğini vurguladı. Suriye rejiminin, İdlib’i eninde sonunda alacağını söyleyen Uluslararası İlişkiler Uzmanı – Akademisyen Erhan Keleşoğlu da, en makul seçeneğin, M4 ve M5 otoyollarının kuzeyine doğru çekilecek bir hattın Türkiye tarafından önerilmesi olduğu görüşünde.
-M4 ve M5-
Açıklamalar içerisinde yer alan M4 ve M5 otoyolları, son dönemde gündeme gelen iki anahtar nokta! Suriye ordusunun son dönemde İdlib’de kontrol sağladığı onlarca yerleşim yerinden birisi olan Serakib kenti, kritik önemdeki M4 ve M5 yollarının kesiştiği noktada yer alıyor. M4, Halep’i Lazkiye’ye bağlıyor. M5 ise, yine Halep’i başkent Şam’a bağlayan ana yol. Serakib’de, Türkiye’nin de bir gözlem noktası bulunuyor. Suriye ordusu ilerlerken, Türkiye, buradaki gözlem noktasını güçlendirmek için çalışmalar yapmıştı.
-CİHATÇILAR!-
Bölgede yüz binleri yerinden eden zorunlu göçe rağmen ‘açık kapı’ politikasını terk ederek sınırlarını ısrarla kapalı tutan Ankara’yı tedirgin eden detaylardan biri, İdlib’deki radikal silahlı yapılanmalar ve cihatçı örgütlenmeler. Alman medya kuruluşları SWR ve ARD’nin haberine göre, Suriye’nin İdlib vilayetindeki radikal İslamcı cihatçıların 60’tan fazlası Alman vatandaşı. Habere göre Alman cihatçılar, İdlib’i büyük oranda yöneten ve ‘terör örgütü’ olarak kabul edilen Heyet Tahrir Şam ile birlikte hareket ediyor ve Telegram benzeri uygulamalar yoluyla da propaganda videoları paylaşıp, bağış toplamaya çalışıyor. Bağışların, elektronik para birimi Bitcoin aracılığıyla Almanya’dan Suriye’ye aktarıldığı öğrenildi. -Tamer Yazar-