Gündem: Sığınmacılar!
Hatay’daki Suriyeli sığınmacılar yanı sıra Suriye tarafından biriken sivillerin durumunu görüşmek üzere bölgeye giden ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Kelly Craft, Altınözü’ndeki Boynuyoğun Geçici Barınma Merkezi’nde kalanlarla bir araya geldi, açıklamasını da buradaki incelemeleri sonrasında yaptı.
27 Şubat’ta, Suriye rejim güçlerinin, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik saldırının ardından başlatılan Bahar Kalkanı Harekâtı devam ediyor. Harekat kapsamında, Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na ait 11 Silahlı İnsansız Hava Aracı, İdlib ve Halep hava sahasında bulunan rejim hedeflerini vuruyor. Öte yandan, Türkiye destekli muhalifler ve rejim güçleri arasındaki çatışmalar da devam ediyor. Sıcak çatışmaların yarattığı korku ise bölgedeki zorunlu göçün hareketine her gün yeni rakamları eklemeyi sürdürüyor. Bu da, Hatay’ın Suriye sınırı boyunca oluşan çadır kalabalığının nüfusuna yeni eklemeler anlamına geliyor.
-WASHINGTON!-
Bölgede yaşanan süreci yakından görmek ve Suriyeli sığınmacılar konusunda Amerikan Hükümeti’nin yaklaşımını paylaşmak üzere, geçtiğimiz günlerde Hatay’a gelen ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Kelly Craft, Suriye sınır noktasına kadar gitti, yetkililerle fikir alışverişinde bulundu. Altınözü’ndeki
Boynuyoğun Geçici Barınma Merkezi’nde kalan çocuklar tarafından çiçeklerle karşılanan Craft’a, Altınözü Kaymakamı Bülent Uygun da eşlik etti.
Kelly Craft, bölgedeki incelemeleri sonrasında şu bilgilendirmeyi yaptı:
“Suriye’nin kuzeybatısında kuşatma altında bulunan çaresiz halka insani yardım sağlanmasını kolaylaştıran ve halen BM yetkisi dahilinde faaliyetlerini sürdüren iki sınır ötesi yardım noktasından birini yerinde görmek amacıyla, bugün Türkiye-Suriye sınırına bir ziyaret gerçekleştirdik. Amerika Birleşik Devletleri, BM Güvenlik Konseyi’nin, yetki süreleri Temmuz’da sona erecek olan Bab al-Hawa ve Bab al-Salam sınır geçişlerinin yetki sürelerini yenileyip uzatması konusunda kararlıdır.
Nitekim geride bıraktığımız üç ay içerisinde, Rusya ve İran’ın desteklediği Esad rejimine mensup güçler yüzlerce insanı öldürüp, milyonlarca sivili de hayatta kalabilmek için kaçmak zorunda bırakarak, İdlib halkına karşı yürüttükleri topyekûn askeri saldırıları artırmıştır.
Başkan Trump ve Bakan Pompeo adına, Amerikalılarla Suriye halkı arasındaki dayanışmayı ortaya koymak için buradayım. Bugüne kadar Amerikan halkının cömertliği, ABD’nin Suriye krizine 10.5 Milyar Dolarlık bir yardımla karşılık vermesine vesile olmuştur. Bu konuda devam eden kararlılığımızı ortaya koymak için, Trump Yönetimi, bugün Suriye halkına yönelik olarak 108 Milyon Dolar ilave insani yardım sağlayacağını ilan etmektedir.
Bu kaynaklar, gerek Suriye içinde ve gerekse bölgede yaşayan Suriyelilere destek olmak amacıyla; hayat kurtarıcı gıda, barınak, kış koşullarında giyilmesi gerekli giysi, battaniye, ilaç ve güvenilir içme suyu sağlanmasına yardımcı olacaktır.
Para, acil ihtiyaçların karşılanmasına yardımcı olsa da, meselenin çözüm yolu da değildir. Bakan Pompeo’nun geçtiğimiz hafta söylediği gibi, meseleden çıkış yolu, kalıcı bir ateşkesin tesisi ve mevcut ihtilafa, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı Kararı çerçevesinde BM önderliğinde siyasi çözüm bulunmasıdır.”
-SÜREÇ!-
Bölgeye insani yardım kararı alan ABD bir tarafa, peki Türkiye içindeki sığınmacıların, geride kalan 9 yıllık süre içindeki tablosunda ne var? Kamplardan şehirlere keskin bir dönüş yapan Türkiye coğrafyasında, sosyal ve ekonomik anlamda adaptasyon ve uyum sağlanabildi mi? Sığınmacı karşıtlığında gelinen noktada harlanan korku ve nefret diline karşı yeterli önlem alabildik mi? Tam da bu söylemler başlığında, Hatay, bu sorulara gereken cevapları verebildi mi?
Bu ve bunun gibi çok sayıda sorunun kalabalığında konuşan isim, Hatay’ı da içine alan bölgede ‘Sığınmacılar’ merkezli çok sayıda araştırma ve rapora da imza atan, Türk-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Başkanı Murat Erdoğan oldu.
Erdoğan, “Türkiye, tam 9 senedir Suriye ve Suriyelileri konuşuyor. Suriye’de çıkan iç karışıklıklar kısa zamanda çok aktörlü bir iç savaşa dönüşünce, 29 Nisan 2011’de Türkiye’ye gelen ilk kafiledeki Suriyelileri, milyonlarcası takip etti. Uluslararası göçler bakımından bir ‘transit ülke’ olarak bilinen Türkiye’de 2011 yılında toplam uluslararası koruma sahibi olanların sayısı 58.018 iken, şimdilerde bu sayı 4 milyonu aştı. Türkiye, Suriyeliler ile birlikte, 2014’den bu yana hem dünyanın en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkesi hâline geldi hem de uluslararası düzensiz göçün hedef ülkelerinden birisine dönüştü” tespitinde bulunurken, 20 Şubat 2020 itibariyle, Türkiye’de biometric kayıt altına alınmış ve kendilerine geçici koruma statüsü verilmiş Suriyelilerin sayısının 3 milyon 587 bin 566 olduğuna işaret etti.
-GERİ DÖNÜŞ!-
Hatay’da da sık sık cevabı aranan sorulardan biri olan ‘geri dönecekler mi?’ başlığında çarpıcı bir tespitte de bulunan Erdoğan, şunları dile getirdi:
“Türkiye’deki Suriyelilerin geri dönüşünü anlamlı kılacak bir ortamın Suriye’de oluşmadığı, Birleşmiş Milletler kurumları dahil pek çok aktör tarafından ifade edilmektedir. UNHCR’ın verdiği sayılar, son 4 yılda Türkiye’den 55 bin Suriyelinin ayrıldığını göstermektedir.
Türkiye’de, Suriyelilerin 110 binden fazlası vatandaşlığa alınmasına ve geri dönüş iddiasına rağmen sayıların sürekli artması da dikkat çekmektedir. Bu artışta, doğal nüfus artışı önemli bir rol oynasa da, geri dönüşlerin beklenen ölçüde gerçekleşmediği açıktır. Bunun en önemli nedeninin, Suriye’deki kaotik, güvensiz durum ve neredeyse bütünüyle tahrip olmuş altyapı olduğu söylenebilir. Suriye rejiminin geriye dönenlere nasıl bir işlem yapacağı, Suriye’de kalan Suriyelilerin 7-8 senedir ülkede olmayan Suriyeliler ile bir araya gelmeye ne kadar sıcak bakacağı da ayrı bir sorundur. Ancak burada en önemli husus, Suriye’deki yoğun çatışma ortamının devam ediyor olması ve daha ne kadar devam edeceğine dair iyimser öngörülerin çok da güçlü olmamasıdır.
Bu arada, ortalama 4.5-5 yıldır Türkiye’de olan ve yeni bir hayat kuran Suriyelilerin, Türkiye’den ayrılmaya da artık çok sıcak bakmadıkları bilinmektedir. Türkiye’de 550 binden fazla çocuğu dünyaya gelen, sadece sınır bölgesinde değil, bütün Türkiye’de kentsel alanlarda yaşamlarını sürdüren, 1 milyondan fazlası çalışan ve 670 binden fazla çocuğun Türkçe eğitim veren okullarda öğrenim gördüğü Suriyeliler için Türkiye yeni bir vatan hâline dönüşmüştür. Artık Suriye’de ne olacağının, Türkiye’deki Suriyelileri ilgilendiren bir husus olmaktan çıktığı söylenebilir.”
-ÇOCUK KALPLER-
Geri dönüşler konusunda cevap henüz netleşmese de, Hatay’ın Suriye sınırı içinde kalan yerlerde kalanlara yönelik yardımlar, gönüllü yardım kuruluşlarının destekleri ile renkli anlara da sahne oluyor. Bu çalışmaya katılanlardan biri de Human Movie Team gönüllüleri. Sosyal medya hesapları üzerinden yaptıkları açıklama,
“Onlar Üşürken Biz Isınamıyoruz kampanyasına verdiğiniz destekle aldığımız 3 bin 600 çizme ve çorabı, İdlib’e bağlı Akrabat bölgesindeki çadır kamplarda yaşayan çocuklara ulaştırdık. Destek veren herkese teşekkür ederiz” şeklinde.
AA’nın İdlib’den yayımladığı bazı fotoğraflardan çok etkilendiklerini kaydeden Human Movie Team gönüllülerinden Merve Verim’in şu sözleri, bölgeye dair resmin detaylarına dair…
“Human Movie Team gönüllü ekibi olarak fotoğrafları görünce, ‘ne yapabiliriz’ diye düşündük ve bir kampanya başlatmaya karar verdik. ‘Onlar Üşürken Biz Isınamıyoruz’ sloganıyla bir kampanya başlattık ve bu kapsamda toplanan yardımlarla alınan 3 bin 600 çizme ve çorabı çadır bölgelerine ulaştırdık. Burada gerçekten bir insanlık dramı yaşanıyor. Bütün vicdan sahiplerini bir şeyler yapmaya, ellerinden ne geliyorsa destek olmaya davet ediyoruz.” -Tamer Yazar-