Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Antakya’da Kültür-Sanat

HAFTANIN KİTABI Yaşlılık Günlüğü/

HAFTANIN KİTABI
Yaşlılık Günlüğü/ Salah Birsel
“Türkçenin büyük ustası Salâh Birsel, 1980-85 arası kaleme aldığı günlüklerinde yaşlılık günlerinin titiz bir kaydını tutuyor. Yaşlılık Günlüğü müşkülpesent olduğu kadar babacan, muzip olduğu kadar da ciddi bir dil âşığının, Salâh Birsel’in benzersiz üslubuna ve gündelik hayata, edebiyata, yaşlılığa ve belleğe dair gözlemlerine tanıklığa davet ediyor okurunu. Hacivat Günlüğü’nün devamı niteliğindeki bu eser, yazmanın şehvetini ve yaşlanmanın kederini derinden hisseden bir yazarın iç dünyasını ve eserlerini bütünlüklü bir biçimde kavramak için de anahtar işlevi görüyor.
Yaşlılık Günlüğü’nde tüm renkleriyle insan, tüm zorluğu ve güzelliğiyle yaşam var.
“Kitaplar ayışığıdır, fanuslu ağır lambadır. ‘Yandım Şeker’ oyun havasıdır. Sıkılıp suyu içilmemişse bile, yarılmış, bir yerlerinin tadına bakılmıştır. Sonra da yemeye kıyılamayıp rafa kaldırılmıştır. Ama bilirsiniz ki o kafası ayarlı sizindir, sizin sevgilinizdir. Onu istediğiniz vakit çekip okuyabilirsiniz.” (Tanıtım yazısı)

KONUK YAZAR
Adonis’in kanından
Antiokhos’un dediğine…
Şiirdeki Mitos’a bir bakış/ Aydın AFACAN
Cemal Süreya’nın “Kan Var Bütün Kelimelerin Altında”adlı şiirinde sözü edilen, Adonis’in kanı olabilir mi? Buna açık yapıt şiirin doğası gereği çeşitli yanıtlar verilebilir. En azından, şiirin bir bölümünde gül, “siyah” ve “kırmızı” ya yapılan vurgunun, Adonis’in simgesi sayılan gelinciği çağrıştırdığını söylemek bir “aşırı yorum” olmasa gerektir. Kısacık ömrüyle, yeşili, siyahı ve kırmızısıyla, ölüm-yaşam diyalektiğine, doğaya, insan yaşamına ilişkin bir yığın efsane ve çağrışımla yüklü gelincik, baharın ve yeniden-doğuşun simgesi sayılmaktadır. Mitosa bakılırsa, yılın, Adonis’in Hades’ten yeryüzüne “izinli” çıktığı bölümünde açar. Bu açıdan insan yaşamının kısalığına ilişkin bir işaret de sayılabilir mi? Kısa da olsa yeniden-doğuşun “dionisyak” coşkusuyla dolu… Peki, insanlığın ölüm karşısındaki “en güvenli sığınma bölgeleri” olabilir mi yeniden-doğuş mitosları? Öyleyse Gılgameş’i ve Anday’ı huzursuz eden şey neydi?
Mitosun temel özelliklerinden biri, “kutsal başlangıçların” her keresinde yeniden canlandırılmasına dayanan bir döngüsellik içermesidir.Mitolojik dünyanın bengi dönüş (“eternal return”) öğretisi işte bu çevrimsel zaman anlayışı üzerine kuruludur. Kronolojik sıranın imgelem içinde eridiği bir zaman… Değişik çağların atlarının Anday’ın şiirinde “Troya Önünde” buluştuğu bir zaman…
En ücra yerlerindeki kabilelerin bile “uygarlıkla” vahşice tanıştırılmış olduğu çağımızda, “ilkel” bağlamıyla etkin bir mitolojiden değil, insanın “düş kuran” yanının doğal dışavurumu olarak hayatın içinde işleyen mitolojik öğelerden söz edilebilir ancak. Bu öğelerle, ülkelerin kuruluşları ile ilgili mitoslardan diğer siyasal mitoslara, gündelik yaşantılar içinde sürmekte olanlarından günümüzün gözdesi olan tüketim mitoslarına varana değin hayatın çeşitli alanlarında karşılaşabilir. Ama mitosun, “ilkel” bağlamına en yakın biçimde kalıtsal olarak varlığını sürdürdüğü alan sanattır.
Marcuse, “sanat kendini kökenlerinden koparamaz” der. Sanatın sürekliliğine yapılan vurgu, öncelikle “ büyü üretiminin” altını çizmelidir. Çünkü bu, sanatın kalıtsal olarak taşıdığı bir özelliktir. Bu açıdan bakıldığında, şiirin mitosla ilişkisi, belli mitologyalar, epikler vb. ürünlerden “yararlanma” ile sınırlı değildir. Şiir-mitos ilişkisi, şiirin, kültürün ortak tabanı sayılan mitolojik kaynaktan doğuşu ve imgesel düşünmeye dayanması; şiire eşlik eden mitsel / arketipsel öğelerin varlığı; şairin, kendi sanat anlayışı doğrultusunda mitolojik öğelere başvurması (ya da belirli bir mitosun başka bir bağlamda yeniden-üretimi ) gibi düzlemlerde ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı, modern şiirdeki mitolojik öğeler, kimi zaman yüzeyde görülmekle birlikte, kimi zaman da derinyapı çözümlemelerini VBB Mezopotamya’da yaşamış birçok halkın kültürel mirası açısından alabildiğine zengindir. Bu mirasın yer yer bir senteze vardığını görmek zor değildir. Sabahattin Eyuboğlu, bir yazısında Yunan mitologyasının Zeus’undan, Zerdüşt’ün Ahuramazda’sına, bir anlamda “Doğu-Batı sentezi”ni yansıtan Antiokhos yazıtına dikkat çeker. Nemrut Dağı’nda, neredeyse bu dağın simgesi durumuna gelmiş bir tümülüsü bulunan Kommagene kralı 1.Antiokhos’un söyledikleri, üzerinde yaşadığımız toprakların çok önemli bir özelliğini ortaya koyduğu için dikkate değer değil mi?
Adonis mitosu, aynı zamanda bir bereket mitosu da sayılır. Anadolu ve Akdeniz’in önemli bir kesiminde ortaya çıkmış bereket mitoslarından biridir. Bu toprakların şiirindeki bereket bundan olabilir mi?

HAFTANIN ŞİİRİ
Güneş Topla Benim İçin/ Ülkü TAMER
Seheryeli çık dağlara,
Güneş topla benim için.
Haber ilet dört diyara,
Güneş topla benim için.
***
Umutların arasından,
Kirpiklerin karasından,
Döşte bıçak yarasından,
Güneş topla benim için.
***
Yazdan, kıştan, ilkbahardan,
Mahpuslarda dört duvardan,
Doludizgin sevdalardan,
Güneş topla benim için.
***
Seheryeli yâr gözünden,
Havadaki kuş izinden,
Geceleyin gökyüzünden
Güneş topla benim için…

HAFTANIN SANAT GÜNDEMİ
Sabahattin Ali katledileli 72 yıl oldu… Zor günlere ‘aldırma gönül’
Şair ve yazar Sabahattin Ali, 72 yıl önce, (2 Nisan) katledildi. Kuyucaklı Yusuf’tan Kürk Mantolu Madonna’ya düzyazıda Türk romancılığının en önemli eserlerini veren Ali, sadece yazdıklarıyla değil, yaşadıklarıyla da unutulmaz oldu.
Kısacık ömründen geriye ölümsüz şiirler bırakan Ali, zor günler yaşayanlara da “Başın öne eğilmesin / Eldırma gönül aldırma” diye seslendi… Babası asker olan Sabahattin Ali, “savaş” ve “acı” kavramlarıyla daha çocuk yaştayken tanıştı. Balkan Savaşı’dan sonra babasının askerlikten ayrılmasıyla Edremit’e yerleşen aile, 1. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla Çanakkale’ye gitmek zorunda kaldı. Tarihin en kanlı savaşlarından birine 8 yaşında tanık oldu.
RESİMLİ AY VE NÂZIM HİKMET
Çanakkale Savaşı’ndan sonra aile İzmir’e yerleşti. Ancak savaş peşlerini bırakmadı ve onlar yerleştikten kısa bir süre sonra Yunan İzmir’i işgal etti. İşgal yıllarında eğitimine başlayan Sabahattin Ali, Balıkesir Öğretmen Okulu’na gitti. İlk şiirlerini ve öykülerini burada kaleme alan Ali, yükseköğrenimine İstanbul’da devam etti ve 1928’de Almanya’ya giderek dil eğitimi aldı. Türkiye’ye döndüğünde Zekeriya ve Sabiha Sertel’in çıkardığı Resimli Ay dergisine başvuran Ali, burada kuzeni Nâzım Hikmet’le tanıştı ve kendine yeni bir edebi kimlik kazandı. O güne kadar romantizm akımının etkisinde olan Ali, Nâzım Hikmet’le realizmi tanıdı ve onun etkisiyle “Kuyucaklı Yusuf”u kaleme aldı. Resimli Ay döneminden sonra öğretmenliğe başlayan Ali, “komünist propagandadan” tutuklandı ve 3 ay hapis yattı. Çıktıktan sonra “Memleketten Haber” başlıklı şiiri yüzünden tekrar hapse giren Ali, Sinop Cezaevi’ne gönderildi. Burada gördükleriyle “Bir Şaka”, “Kanal”, “Bir Firar”, “Katil Osman” ve “Çaydanlık” gibi hikâyeleri yazan Ali, unutulmaz “Başın öne eğilmesin” dizelerini de yine Sinop Cezaevi’nde kaleme aldı.
‘ONU YETMİŞ YEDİ MİLLET OKUYOR’
Hapis yıllarından sonra Aliye Hanım’la evlenip Ankara’ya yerleşen Ali, bundan sonraki süreçte “İçimizdeki Şeytan” gibi eserleri verdi. Aziz Nesin’le “Markopaşa”yı çıkardı. Baskı ve tehditlerle boğuşan yazar, tekrar tutuklanabileceği düşüncesiyle yurtdışına kaçmak istedi. Ancak kaçmak için anlaştığı eski subay Ali Ertekin tarafından sopayla dövülerek öldürüldü. Cansız bedenini ise bir çoban buldu. Ali’nin bulunduğu yere “Sabahattin Ali Çatağı” adı verildi. Öldükten sonra hikâyeleri Rusça’ya çevrilen ve dünya çapında okunan yazar için Nâzım Hikmet şunları söyledi: “Sabahattin Ali’yi, Puşkin’in ve Lenin’in dili sayesinde yalnız Ruslar değil, yetmiş yedi millet okuyor. Yetmiş yedi millet Sabahattin Ali’nin halkını, Türkiye halkını ve onun dilini seviyor. Çünkü Sabahattin, Türkiye halkının ve Türkçenin en namuslu, en yurtsever, en istidatlı evlatlarından biridir.” (Cumhuriyet)
ROMAN VE RESİMLİ KİTAP YARIŞMASI
17. Tudem Edebiyat Ödülleri Roman Yarışması sonuçlandı!
Yetişkin edebiyatı alanında ve roman dalında düzenlenen 17. Tudem Edebiyat Ödülleri’nde dereceye girenler açıklandı. Birincilik ödülüne ”Bay Erdal’ın Tehlikeli Alakaları” adlı dosyası ile Cem Aydoğan değer görüldü.
Edebiyatımıza çağdaş ve özgün eserler kazandırmak amacıyla 2003 yılından bu yana gerçekleştirilen Tudem Edebiyat Ödülleri, 17. yılında çocuk edebiyatı alanında resimli kitap dalında, yetişkin edebiyatı alanında ise roman dalında düzenlenmişti.
Asuman Kafaoğlu-Büke, Beliz Güçbilmez, Ceyhan Usanmaz, Hüseyin Kıran ve Oylum Yılmaz’dan oluşan Roman Yarışması seçici kurulu, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdikleri toplantıda dereceye girenleri belirledi.
65 dosyanın başvurduğu yarışmada birincilik ödülünü ”Bay Erdal’ın Tehlikeli Alakaları” adlı dosyası ile Cem Aydoğan kazandı. İkincilik ödülüne ”Miras” ile Canan Özdek, üçüncülük ödülüne ise ”Tanrı Küçük Tahta Parçalarını Sevmezdi” ile Pınar Seyhun değer görüldü.
Dereceye giren isimlere, heykeltıraş Ozan Ünal’ın tasarladığı ödül heykellerinin yanı sıra birinciye 10.000 TL, ikinciye 7.500 TL, üçüncüye 5.000 TL para ödülü verilecek.
17. Tudem Edebiyat Ödülleri kapsamında, çocuk edebiyatı alanında ve resimli kitap dalında yarışan dosyaların sonucu şubat ayının sonunda duyurulmuştu.
Tudem Yayın Grubu’nun 35 yıllık yayıncılık birikiminin en değerli meyvelerinden biri olan Tudem Edebiyat Ödülleri, tarafsız duruşu, nitelikli eserleri ön plana çıkaran yapısıyla edebiyat dünyasının önemli referanslarından biri olma özelliği taşıyor.
Roman Yarışması Kazananları:
Birincilik: Bay Erdal’ın Tehlikeli Alakaları (Cem Aydoğan)
İkincilik: Miras (Canan Özdek)
Üçüncülük: Tanrı Küçük Tahta Parçalarını Sevmezdi (Pınar Seyhun)

Güneş toplayacağız büyük usta
1 Nisan 2018’de aramızdan ayrılan Türk şiirinin büyük ustası Ülkü Tamer’i saygı ve sevgiyle anıyoruz.
Millet ve insanlık olarak zorluklarla mücadele ettiğimiz bugünlerde, ustanın şiirlerinden aldığımız tutkuyla sımsıkı sarılıyoruz hayata.
1937’de Gaziantep’te dünyaya gelen Ülkü Tamer, İkinci Yeni şairlerindendi. Sanat dünyasında şair olarak tanınmasına karşın; tiyatrodan senaryo yazarlığına, çevirmenlikten anı ve hikâye yazarlığına uzanan geniş bir ilgi alanı vardı.Yetmişin üstünde kitap çevirdi, şiir antolojileri hazırladı.
Edith Hamilton’dan Mitologya çevirisiyle TDK 1965 Çeviri Ödülü’nü kazandı. “İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür”(1966) adlı kitabıyla 1967 Yeditepe Şiir Ödülüne, 1979’da çevirileri nedeniyle Macaristan Halk Cumhuriyeti’nce verilen Endre Ady Ödülü’ne, “Alleben Öyküleri” adlı öykü kitabıyla 1991 Yunus Nadi Ödülü’ne, 2014 yılında “Bir Adın Yolculuktu” adlı kitabı ile Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü’ne değer bulundu. (Aydınlık)

Türkiye ve dünya kütüphaneleri evlere geliyor
Koronavirüs tedbirleri nedeniyle faaliyetleri duran kültür sanat dünyasında etkinliklere evden ulaşılabilmesi için yeni yollara başvuruluyor.Hem dünyadan hem de Türkiye’den çevrimiçi kütüphane ve arşivler kitapseverlerin kullanımına sunuluyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan “Etkin Kütüphane Evinizde” etkinlikleri kapsamında farklı içerikler ve online aktiviteler, Twitter’da @kutuphanedeyiz, Instagram ve Facebook’ta @kutuphanedeyim, YouTube’da da “kütüphanedeyim” hesapları üzerinden, canlı olarak takip edilebilecek.
KÜTÜPHANEM CEPTE
Yine Bakanlık tarafından başlatılan “Kütüphanem Cepte” mobil uygulaması ile de okurlar e-devlet üzerinden kütüphanelere üyelik yapabilecek ve sistemde bulunan e-kitapları ücretsiz olarak okuma imkanı bulabilecek. Aynı zamanda görme engelli vatandaşlar da “konusankitaplik.mkutup.gov.tr” adresinden hizmet veren “Milli Kütüphane Konuşan Kitaplık” vasıtasıyla 11 profesyonel kayıt stüdyosunda hazırlanan sesli kitaplardan yararlanabilecek.
Türkiye Millet Meclis Kütüphanesi’nin Kurumsal Açık Erişim Sistemi’nde de 2 bin 500 yayın “acikerisim.tbmm.gov.tr” adresinden okurlarla buluşuyor.
Araştırmacılar ayrıca Türkiye Yazma Eserler Kurumu’nun transkripsiyon, tıpkıbasım ve yayınlarından “www.ekitap.yek.gov.tr” adresinden istifade edebiliyor. (Aydınlık)
Asım Bezirci Şiir Yarışması
Yarışmadaki kısıtlar: TÜRMOB’a bağlı Odalara kayıtlı meslek mensuplarının ve stajyerlerin katılabileceği bir şiir yarışmasıdır
Yarışma başvurusu devam ediyor…
Muhasebe mesleğine katkı sağlamış değerli çevirmen, edebiyat eleştirmeni ve yazarımız “Asım BEZİRCİ” anısına, şiir yarışması düzenlenmiştir. TÜRMOB’a bağlı Odalara kayıtlı meslek mensuplarının ve stajyerlerin katılabileceği bir şiir yarışmasıdır.
Konu ve sayfa sınırlaması yoktur. Yarışmaya katılmak isteyenler, şiirlerini 15.06.2020 tarihine kadar kapalı zarf içinde 5 suret olarak iletişim bilgilerini belirterek “Ankara SMMM Odası”na (Kumrular Sokak No: 26 Kızılay/ANKARA) elden veya posta yolu ile teslim etmek durumundadırlar.
Birinciye; 3.000 TL- İkinciye; 2.000 TL- Üçüncüye; 1.000 TL
Ödül ve sertifika verilecektir.
Kazananlar 2 Temmuz 2020 Perşembe günü açıklanacaktır.

BİR PORTRE
ÜLKÜ TAMER (şair, gazeteci, oyuncu ve çevirmen.)
1950’li yıllarda ortaya çıkan İkinci Yeni şiir akımının önde gelen temsilcilerinden biridir. Yetmişin üstünde kitap çevirmiş, şiir antolojileri hazırlamıştır.
1937’de Gaziantep’te dünyaya geldi; çocukluğu ve ilköğrenim yılları bu kentte geçti. Ortaöğrenimine İstanbul’da devam etti. Robert Kolej’den 1958 yılında mezun oldu. Lise yıllarında şiirleri edebiyat dergilerinde yayımlanmaya başladı. İlk şiiri 1954 yılında Avni Dökmeci’nin yönetimindeki Kaynak dergisinde yayınlandı: “Dünyanın Bir Köşesinden Lucia”.
Öğrenimine bir süre Gazetecilik Enstitüsü’nde devam etti. 1964-1968 yıllarında oyunculuk yaptı. Milliyet Yayınları’nda danışman-editör olarak çalıştı. Yayıncılık ve çevirmenlik yaptı; Milliyet, Karacan Yayınları’nı yönetti. Milliyet Çocuk ve Sanat Olayı dergilerini çıkardı.
Şiirleri 1954’den itibaren Kaynak, Pazar Postası, Yeditepe, Yeni Dergi, Papirus, Sanat Olayı gibi dergilerde yayımladı. İlk şiir kitabı Soğuk Otların Altında 1959’da çıktı. 1950’li yıllarda ortaya çıkan İkinci Yeni şiir akımının önde gelen temsilcilerinden biri oldu. İkinci Yeni’ye, bu akımın ana karakteristikleri oluştuktan sonra dahil olduğu halde, kendine özgü imge dünyası ve süssüz, sade söyleyişiyle dikkati çekti. Çoğunlukla keskin bir ironiyle örülmüş derin acıların ve beşeri trajedilerin dile geldiği şiirlerinde 1970’lerden sonra toplumsal duyarlıklar da öne çıktı.[kaynak belirtilmeli] Yayımladığı yedi şiir kitabını 1986’da “Yanardağın Üstündeki Kuş” (1986) adlı kitapta bir araya getirdi.
1991 yılında dört öyküsünü içeren “Alleben Öyküleri” adlı öykü kitabını, 1997’de ise “Alleben Anıları” adlı öykü kitabını yayımladı. Bunu, 1998’de yayımlanan “Yaşamak Hatırlamaktır” adlı anı kitabı izledi. Oyunculuk dönemi anılarını içeren “Bir Gün Ben Tiyatrodayken” 2003’te yayımlandı.
Euripides, W. Shakespeare, A. Çehov, B. Brecht, A. Miller, E. lonesco, J. Steinbeck, T. S. Eliot, H. Ibsen gibi yazarlardan otuzun üzerinde oyun çevirdi. Bu oyunlarının pek çoğu özel tiyatrolarca sahnelendi. Bir çok şiir antolojiside hazırladı.
Edith Hamilton’dan Mitologya çevirisiyle TDK 1965 Çeviri Ödülü’nü kazandı. “İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür”(1966) adlı kitabıyla 1967 Yeditepe Şiir Ödülüne, 1979’da çevirileri nedeniyle Macaristan Halk Cumhuriyeti’nce verilen Endre Ady Ödülü’ne, “Alleben Öyküleri” adlı öykü kitabıyla 1991 Yunus Nadi Ödülü’ne, 2014 yılında “Bir Adın Yolculuktu” adlı kitabı ile Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü’ne değer bulundu.
Ülkü Tamer, 1 Nisan 2018 tarihinde, 81 yaşında Bodrum ilçesinde hayatını kaybetti.
Eserleri/Şiir
Soğuk Otların Altında (1959)/Gök Onları Yanıltmaz (1960)/Ezra ile Gary (1962)
Virgülün Başından Geçenler (1965)/İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür (1966)
Sıragöller (1974)/Seçme Şiirler (1981)/Antep Neresi (1986)
Yanardağın Üstündeki Kuş (1986, toplu şiirler)
Öykü
Alleben Öyküleri (1991 Yunus Nadi Öykü Armağanı)
Tarihte Yaşanmamış Olaylar (2016)
Anı
Allaben Anıları (1997)/Yaşamak Hatırlamaktır (1998)
Bir Gün Ben Tiyatrodayken (2003)
NE OKUSAK?
1. ELLİ YAŞA BURUK GÜNCE/ ENVER AYSEVER/TEKİN YAYINEVİ
2. BİR ÖMÜR NASIL YAŞANIR/İLBER ORTAYLI/KRONİK
3. MUSTAFA K. ERDEMOL/ KİTAP KOKUSU/CAN YAYINLARI
4. OKUYA YAZA GEÇİYOR ÖMÜR, BİTMİYOR KİTAP/ OĞUZ DEMİRALP/ YKY