Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Ortaya çıkan ‘Roma’ için

Bu defa konuşsak mı?

Bu defa konuşsak mı?

Antakya’nın bir zamanlar sembolü olan Roma Köprüsü, 1972 yılında DSİ eliyle yıkıldı. Amaç, Asi Nehri’ni genişletip suyun akışını hızlandırmaktı. Yıkıldığında 1700 yaşındaydı ve insan eli dışında onu hiç bir şey yıkamamıştı.

49 Sene öncesinde yaşanan tüm tartışmalara ve ortaya konan tüm itirazlara rağmen yıkılmaktan kurtulamayan tarihi Roma Köprüsü, 300 yılında İmparator Diocletianus tarafından yapılmıştı. İki yüzü kesme taşlardan yapılma köprünün yıkılmasının ardından, yerine estetikten yoksun ve tarihe saygısız beton bir köprü dikildi. Peki, yıkılan köprüden geriye ne kaldı? Ne kadarı kaldı? Kalanlar, suların derinliğine ve çamurun içine mi gömüldü? Peki, ortaya çıkanlar, onlar mı?
-BUNLAR ONLAR MI?-
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin Yayman, “Bir yok oluşun öyküsü” adlı eski tarihli bir yazısında buna dair detayları kaleme almış, “Tarihi Roma köprüsünün yıkılması, yakın dönem Türkiye tarihinin en büyük ayıplarından biridir” demişti. Yazısının devamında, “Bin yıldır ayakta duran ve Asi nehrine yoldaşlık yapan Roma köprüsünün boşaltım kapasitesinin azlığı öne sürülerek, yerine yeni bir köprü yapılması ilk defa bu raporla ortaya çıktı. Siyasi iktidar, raporda sunulan altı seçenek içinde en radikal olanını benimsedi ve gölün sularının hızla boşaltılması için tarihi köprü yıkıldı” diyen Yayman, “Asi’yi zarif bir gerdanlık gibi binlerce yıldır süsleyen tarihi köprü, Amik gölüyle birlikte bir oldu-bittiye getirilerek yok edildi” diye de eklemişti.
Bugün, suları çekilen Asi Nehri’nin Cumhuriyet Anıtı noktasında köprü ayaklarının hemen yanı başında ortaya çıkan devasa kesme taşlar, onlar mı? Oldu-bittiye getirilerek yok edilen bir hikayeden geriye kalanlar mı? Geçtiğimiz aylarda bir iş makinesinin nehrin zeminindeki çalışması sırasında ortaya çıkardığı bu “dün”, uzun zamandır sulara gömülen aranan gerçek mi?
-KİMSE KONUŞMUYOR-
İş makinesinin sahibi Büyükşehir Belediyesi şu ana dek ortaya çıkan bu kesme taşlar için konuşmadı. Büyükşehir bünyesindeki Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu da… Dünün Roma’sı adına birçok tarihi emaneti bünyesinde barındıran Müze Müdürlüğü de… Tüm bu olanı sessizce izleyen İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü de… Marka Kent Hatay adına komisyonlar kurdurtan ve süreci koordine eden Hatay Valiliği de…
Peki, ortaya çıkan adına kim konuşacak? Suların çekilmesiyle ortaya çıkan bu görüntü adına kim açıklama yapacak?
-YIKILDI VE BİTTİ Mİ?-
Bu sorunun cevabı, ‘hayır’. Buna en net cevabı, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin Yayman, yine aynı yazısı ile versin…
“Tarihi Roma köprüsünün yıkılmasına, nehir yatağının genişletilmesine ve alınan onca tedbire rağmen, Asi, her kış yine taşıyor ve mevsimlik Amik Gölü yeniden oluşuyor. Ovaya can veren Asi, denize varmadan önceki son istasyonu olan Amik’in kurutulmasının intikamını zapt edilmez taşkınlarıyla ve ovada yaşanan çölleşmeyle alıyor. Asi, kaybettiği ruhunu arıyor.
Kızılderili reisinin Amerikan Başkanı’na dediği gibi… ‘Yaban atları ehlileştirildikten, ormanların en gizli köşelerine kadar dünya insan kokusu ile dolduğunda sevimli tepelerin görüntüsü konuşan tellerle kirletildikten sonra… Bir bakacaksınız ki… Gökteki kartallar yok olmuş. Hızlı koşan taylara elveda demişsiniz. Bu ne demektir, biliyor musunuz? Bu yaşamın sonu ve sadece daha fazla hayatta kalmanın başlangıcıdır…’
Göl kurutulduktan sonra, mektupta söylediği gibi, burada bir hayat ve bir ruh yok oldu.”
-KUDEB SESSİZ-
Hatay’daki kent idaresinin, su yüzeyine çıkanlar noktasında her hangi bir şey yapmadığı bir süreçte, Antakya ve Hatay Büyükşehir Belediyeleri bünyesinde kurulan KUDEB birimleri ise sessizliklerini dün olduğu gibi bugün de muhafaza ediyor. Buradan, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili işlemleri ve uygulamaları yürütmek, denetimlerini yapmak üzere Hatay’daki belediyeler bünyesinde hayata geçirilen KUDEB’e görevlerini hatırlatalım mı? Madde madde sıralayalım, ki ardından da eski Roma için konuşmalarını bekleyelim…
İşte o görevler:
-Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarında yapılacak olan tadilat ve tamirat uygulamaları öncesinde yapıyı incelemek ve yapılacak onarıma ilişkin koşullarınbelirtildiği onarım ön izin belgesini düzenlemek,
-Taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları, bunların koruma alanları ve sit alanlarında, tadilat ev tamiratların; özgün ve biçim ve malzemeye uygun olarak gerçekleştirilmesini denetlemek, uygun bulunanlara onarım uygunluk belgesi düzenlemek,
-Tadilat ve tamirat kapsamında başlanılan onarımlarda esaslı onarım gereğinin saptanması durumunda onarımı durdurarak konuyu belgeleri ile koruma bölge kurulu müdürlüğüne iletmek,
-Taşınmaz kültür ve tabiat varlığı parseline bitişik parsellerde ve koruma alanlarında yer alan ve yürürlükteki yasal düzenlemelere göre ruhsatı bulunan tescilsiz taşınmazlardaki tadilat ve tamirat uygulamalarına, varsa koruma amaçlı imar planı koşulları da dikkate alınarak izin vermek ve denetlemek,
-Koruma bölge kurulları tarafından uygun görülen koruma amaçlı imar planlarının plan hükümleri çerçevesinde uygulanmasını denetlemek,
-Koruma bölge kurulları tarafından onaylanmış rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerine ilişkin uygulamaları denetlemek, projesine uygun tamamlanan uygulamalar için kullanma izin belgesi düzenlemek,
-Taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile bunların korunma alanlarında koruma yüksek kurulunun ilke kararları, koruma bölge kurulu kararlarına aykırı ve ruhsatsız olarak yapılan inşaatlar ile koruma amaçlı imar planlarında, plana; sitlerde, sit şartlarına aykırı olarak inşa edilen yapılar hakkında imar mevzuatına göre gerekli işlemleri yapmak, uygulamayı durdurarak konuyu belgeleri ile koruma bölge kurulu müdürlüğüne iletmek,
-Tescilli kültür varlıklarının mail-i inhidam olmaları halinde can ve mal güvenliğinin sağlanması için gerekli işlemlerin yaparak durumu koruma bölge kurulu müdürlüğüne iletmek,
-Maliki bulunduğu taşınmaz kültür varlığının onarımının gerçekleştiremeyecek durumda olan maliklere ilgili idarelerce yapılacak mali yardımlar ile ilgili düzenlemeleri gerçekleştirmek,
-Maliki bulunduğu taşınmaz kültür varlığının onarımını gerçekleştiremeyecek durumda olan maliklere ilgili idarelerce yapılacak teknik eleman yardımında doğrudan görev almak ya da bu görevi üstlenenleri denetlemek,
-10/7/2004 tarihli ve 52l6 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7.maddesi ile 7/l2/2004 tarihli ve 5272 sayılı belediye kanununun l4.maddesine göre belediyenin görevleri arasında yer alan kültür ve tabiat varlıkları ile tarihi dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekanların ve işlevlerinin korunmasına yönelik programları hazırlamak, bu amaçla yapılacak uygulamalara ilişkin işlemleri yürütmek,
-21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu ve 3/5/1985 tarihli 3l94 sayılı İmar Kanununa aykırı uygulamaların tespiti halinde ilgili idareye ve cumhuriyet savcılığına bildirimde bulunmak.
-BAKANLIK NE DİYOR?-
Araştırılması ve ne olduğunun kesinleştirilmesi adına bir şey yapılmayan ‘eldekiler’ adına, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin Yayman’ın benzer bir yazı yazmasını beklemek iyimserlik mi olur?
-Tamer Yazar-