Merhaba sevgili okuyucu.
Önce Mansur Yavaş’ın Ankara’da, sonrasında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’da ve nihayet biraz geç de kalsalar, HBB Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş’ın Hatay’da başlattığı “Askıda Fatura” uygulaması çok hoş bir proje. İhtiyacı olan kişi, ödeyemediği faturasını askıya bırakıyor. İmkan sahibi bir yardımsever onu görüp, söz konusu ihtiyacı gideriyor. Bu ve buna benzer yaratıcı hizmet anlayışlarını kutluyorum. Sizi, birileri istediği kadar engellemeye çalışsın, niyetiniz iyi ise günümüz koşullarında böylesi akılcı çözümler üretebiliyorsunuz.
Uzun uzun bu projenin faydalarını ve işleyişini anlatmayacağım. Ben bu projeden ilham aldığım yeni bir öneri getireceğim. “Askıya koydum derdimi, derman arıyorum” rojesi. Şöyle ki; birilerimiz hep dertli, tasalı. Covid 19’un getirdiği kapalı yaşam disiplini içinde, birçoğumuz; görmek istemediğimiz, ertelediğimiz, ötelediğimiz bu dertleriyle yüzleşmek zorunda kaldı. Kalıyoruz. O zaman derdimizi askıya asalım, belki derman olacak birileri çözüm olur.
Dertler de çeşit çeşit. Maddi manevi, sınırsız bir içerik taşıyor. Kimi parasal, borç ve harç derdinde, kimisi gönül işinde. Kimisi sıkıntılı, kimisi fazla enerjik ve eğlenceli. Ama ilginç bir durum ki, birinin derdinin dermanı bir diğerinde. Örneğin benim bir tasamı yıllar öncesinden deneyimlemiş çok kişi var. Derdimi bir paylaşsam, birçok çözüm önerisi gelecek. Ama kendimi de hiçe sayamam. Birileri dert anlatsa, hemen ona derman olacak birikim ve yürek de var bende. O zaman faydalı bir şey yapalım ve dertleri paylaşalım derim.
Mahallenin parkında sabah koşusu yapan genç kız, onu takibe alan genç bir oğlan fark eder. Genç oğlan, gözünü ayıramıyor. Genç kız, spor yapıyor. Ter içinde kaldığında, soluklanmak için çimlere oturuyor. Genç oğlan, utangaç, kızın yanına geliyor. Kibar bir şekilde tanışmak istiyor. Belli ki aşık olmuş. Kız panikliyor ve çekiniyor. Toparlanıp evinin yolunu tutuyor. Mahallenin bakkalı durumu gözlemlemiş, kızcağıza soruyor: “ Bu çocuk seni rahatsız mı ediyor?” Kız, “hayır” diyor ve sadece tanışmak istediğini anlatıyor. Bakkal soruyor; “neden tanışmıyorsun?” Kız cevaplıyor: “ korkuyorum”.
Şimdi şu korona günlerinde, kıza aşık olan çocuğun da derdi büyük, korkan kızın da. Ki anlattığım bu hikaye, Akdeniz Mahallesi Sevgi Parkı’nda yaşanmış gerçek bir hikayedir. Hadi bu anlattığım dert, gönül işi; sizi o kadar çekmedi diyelim.
O zaman “askıya ev yemekleri” yapan cafenin sahibi esnafın derdini asalım. Günlerdir kapalı. Siftah yapamamış. Son anda çektiği bir kredi ile ailesini geçindiriyor. Ne olacak cafenin hali? Yeniden yemek satabilecek mi? Derdini, tek işi selfie çekip twit atmak olan esnaf odası başkanına mı anlatsa? Esnaf Odası Başkanının tuzu kuru, esnafın hali perişan.
Bir diğer dert, askıya çıkmaya çok hevesli. Adam, işletme kurmuş ve hatırı sayılır işçiyi istihdam ediyor. Kısa çalışma ödeneğine başvurmuş, ama kabul görmemiş. Üretim yapamıyor, sipariş alamıyor, ama işçisinin maaşını ve sigortasını ödüyor. Dert ve tasa büyük. Şimdi bu girişimci ne yapsın? Derdini, beyaz ve tiril tiril takım elbiseleriyle kısa videolar çekip, “bu günleri atlatacağız” diyen Sanayi ve Ticaret Odası Başkanına mı anlatsın? Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı başka telden çalıyor, genç girişimci başka telden.
Örnekleri çok daha fazla arttırabiliriz. Askıya çıkacak çok dert var.
Peki, askıya alınacak dertlere derman olacak yürekler var mı? Var mısınız, derdi olana omuz vermeye? Askıda ağlayana yürek katmaya? Seveni sarmaya, sarmalamaya? Dışımızdaki dertlere yukarıdan bakmamaya? Empati kurmaya ve yardımcı olmaya?
Var mısınız, dertleri ve dermanları askıda paylaşmaya?
Sevgiyle.
YORUMLAR