Siyaset dünyası giderek hareketleniyor. Sanki bu yaz sıcağında, siyasetinde mevsime uygun bir şekilde ısınmaya başladığını görüyor gibiyiz.
Kamuoyu yoklamaları birbiri peşi sıra açıklandığında hesaplar değişmekte, yeni yeni hesaplamalar yapılmakta ve bu doğrultuda, özellikle iktidar kanadı meclisteki çoğunluğuna dayanarak bazı yasal değişikliklere gitme yolunda kararlar almakta, adımlar atmaktadır.
Son olarak yaklaşık iki senedir mecliste bekletilen üç milletvekilinin, milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin teskerelerin okunması yoluna gidilmesi de bu hesaplamaların bir parçası olarak kabul edilmek gerekir.
Demokrasilerde siyasi makamlar ve koltuklar gelip geçicidir.
Bugün bir parti o koltuğu işgal eder, yerine diğer bir parti gelir o koltuğa oturur. Demokrasilerde bundan doğal hiçbir şey söz konusu olamaz.
Ama dünyanın çeşitli ülkelerinde de görüldüğü üzere iktidar koltuğu bazılarına çok tatlı gelir. Koltuğu bırakmak istemezler. Böyle olunca da, zaman zaman gerçek demokrasi ile bağdaşmayan tutum ve davranış içine girmeye kalkışılır.
Oysaki bunların hiçbirine gerek yoktur. İktidar koltuğu bazılarına tatlı gelebilir ,ama iktidar zaman içinde o koltukta oturanları yıpratır, bu nedenle de seçmen onları sandıkta vereceği oylarla bir süre için dinlenmeye gönderir.
Bu demokrasinin vazgeçilmez bir kuralıdır.
Bunun içinde iktidar değişikliğini sağlayacak olan sandığa gitme ve gerekli nöbet değişikliğini sağlama yoluna gidilir.
Bu kurala uyulduğu takdirde iktidar koltuğunda bir süre oturduktan sonra yorulanlar ,daha sonra yine sandık vasıtasıyla ve seçmenin vereceği oylarla yeniden iktidar koltuğuna oturabilirler.
Ülkemizde demokrasinin olmazsa olmazları arasında bulunan bu nöbet değişikliğini yapabilen en önemli isimlerin başında İsmet İnönü gelir.
Bir süre tek parti ile yönetilen ülkemizde, çok partili yaşama ve böylece demokrasiye geçişi sağlayan kişi kendisidir.
Hala belleklerden silinmeyen 1946 seçimlerinden sonra, muhalefetin önemli ve haklı eleştirileri İsmet İnönü ve partisi tarafından anlayışla karşılanmış, seçmenin iktidar koltuğunu istediğine verebileceği ve bunun içinde sandığa gidilebileceği anlayışı doğrultusunda , o tarihlerde dünyanın hemen pek çok ülkesinde olmayan bir demokratik seçim yasası ve buna ilişkin diğer yasal düzenlemeler yapılmak suretiyle 1950 seçimlerine girilmiş ve bu seçimler sonunda da seçmen CHP’ye muhalefet görevini vermiştir.
İşte böylesi bir ortamda, milli şef denilen, tek adam zihniyeti ile hareket ettiği için iktidar koltuğunu hiç bir şekilde bırakmayacağı yazılıp söylenen İsmet İnönü, iktidarı kendi eliyle ve büyük bir olgunluk içerisinde demokrat partiye devretmiştir.
İsmet İnönü bunu yapmak suretiyle demokrasi tarihinde kendine çok önemli bir yer edinebilmiştir.
İsmet İnönü’nün iktidarı demokrat partiye devretmesi ile birlikte CHP’de muhalefet görevini yerine getirmeye başlamıştır.
1950 seçimlerinden sonra CHP ve onun genel başkanı olan ismet İnönü, zaman zaman muhalefet ve iktidar koltuklarına oturmak suretiyle nöbet değişimini büyük bir olgunluk içinde gerçekleştirmiş ve böylece demokrasimiz bugünlere gelmiştir.
Hiçbir zaman muhalefet görevi verildi diye CHP yok olmamış, ismet İnönü dikatör , tek adam olarak tarih sayfalarına gömülme yerine ,aksine aranan, özlenen ve fikirlerinden yaralanılan bir lider olarak siyaset sahnesinde varlığını sürdürmüştür.
Öyle ki; İsmet İnönü parti içi demokrasinin de işlemesi sonucu CHP genel başkanlığını da Bülent Ecevit’e devretmek suretiyle, dünyaya örnek olacak bir davranış içinde olmuştur.
Son günlerdeki siyaset sahnesinde olanları, olayları ve gelişmeleri izledikçe, aklımıza İsmet İnönü gelmekte ve yaptıklarının örnek alınabilmesi için bir kez daha hatırlanmaktadır.
İşte Türk demokrasisinin yakın tarihinde örnek olan tutum ve davranışlar bunlardır. Diliyoruz ki; siyasiler bundan gereken dersi alırlar…
YORUMLAR