Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Hattın Ucundayız! Peki, ‘Hazır’ mıyız?

Bingöl Karlıova’dan İskenderun’a uzanan

Bingöl Karlıova’dan İskenderun’a uzanan Doğu Anadolu Fay Hattı’nın yarattığı son depremin ardından, gözler, hattın en uç kısmındaki Hatay’a çevrildi. Duruma işaret eden son kurum, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu oldu, fay hatları veya zonları üzerinde inşa edilmiş yerleşim birimlerine işaret etti.

Bingöl Karlıova’da, 14 Haziran saat 17.24 sularında 5.7 büyüklüğünde, 15 Haziran sabahı ise 9.51 sularında 5.6 büyüklüğünde ikinci bir deprem meydana geldi. Bingöl’deki depremin ardından, gözler, bu konuda oldukça çarpıcı bir tespitte bulunan Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu’na çevrildi. Hatay’ı da yakından ilgilendiren açıklamasında, yıkılan veya ağır hasar gören yerleşim birimlerinin “fay hatları” veya “zonları” üzerinde inşa edilmiş yerleşim birimleri olmasına dikkati çeken Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, alınması gereken tedbirlere işaret etti.
-HATAY DA LİSTEDE-
Tespit ve uyarılarını, “fay hatları” veya “zonları” üzerinde inşa edilmiş yerleşim birimleri başlığında yapan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nın açıklaması şöyle:
“ABD başta olmak üzere, tüm gelişmiş ülkelerde fay zonları üzerine ‘fay yasası’ düzenlemesi ile yapı yapılması yasaklanmakta, mevcut olan yerleşim birimlerinde ise kentsel yenileme çalışmaları yapılmakta ve bu alanlar bertaraf edilmektedir. Ülkemizde; Hatay, Bolu, Sakarya, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli, Kütahya, Bingöl, Erzurum ve Hakkari başta olmak üzere, 18 kent, 80’i aşkın ilçe ve 502’yi aşkın köyümüzün içinden diri fay hatlarının geçtiği, bu yerleşim birimleri içerisinden geçen fay zonları üstünde 100.000’ni aşkın binanın yer aldığı ve yüz binlerce yurttaşımızın bu binalarda yaşadığı da göz önüne alındığında, ülke insanının içinde bulunduğu risk daha da artmaktadır.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak bir kez daha uyarıyoruz! 2020 yılından başından bu yana ülkemizde görülen sismik hareketlilik dikkate alındığında, 1939-1945 yılları arasında olduğu gibi ülkemizin bir deprem fırtınasına yakalanabileceği düşünülmektedir. Bu kapsamda; Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) ve Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) üzerinde ‘sismik boşluk’ olarak değerlendirilen alanlar başta olmak üzere, büyük depremlerin meydana gelmesine neden olabilecek alanların belirlenmesi ve fay hatları ile fay zonları üzerinde yer alan yerleşim birimlerinden başlamak üzere, gerekli kentsel yenileme/dönüşüm çalışmalarının başlatılması gerekmektedir.
Yapılan araştırmalar, ülkemizde, Mw.6.0 ve üzeri büyüklükte deprem üretecek 500’ü aşkın fay hattı ve zonu tespit edilmiş olup, çok sayıda yerleşim birimin bu fay hatlarının üstüne veya hemen yakınına kurulmuş olması nedeniyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin acilen, 7269 sayılı yasada gerekli ‘fay yasası’ düzenlemesini yaparak, aktif fay hatları veya zonları üzerine yapı yapılmasını engellemelidir.”
-TEDBİRLER!-
Bingöl-Karlıova hattında bir deprem olabileceği konusunda daha önce uyarıda bulunan, Türkiye’nin önde gelen deprem uzmanlarından Prof. Naci Görür ise, “Ben bunu ilk 2003’te söyledim. 17 yıl sonra deprem oldu. Alınması gereken tedbirler alınmıyor” uyarısında bulundu.
DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Görür, bilimsel veriler ışığında nerelerde deprem olabileceğini belirleyip tedirgin oldukları yerleri açıkladığını söyledi. “Bizimki falcılık ya da özel bir yetenek değil” diyen Görür, iyi bir bilim insanının bunları görebileceğini, halkını, yerel ve merkezi yönetimleri uyarabileceğini anlattı.
-HAT!-
Bilim Akademisi üyesi Prof. Görür, tarihi depremlerin önemli olduğunu belirterek, Bingöl depremi hakkında şunları anlattı:
“Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF), Karlıova’dan Hatay İskenderun’a kadar uzanıyor. Bu fayda en son olan büyük depremleri biliyoruz. Bingöl-Karlıova arasında, en son 1866 yılında oldu. Oradan Elazığ Palu ve Sivrice’ye, Malatya’dan Sincik’e doğru da 1874-1875’te 6 ve 7 büyüklüklerinde depremler oldu. Çelikhan-Erkenek kolunda ise 1893’te oldu. Yani Karlıova’dan Maraş’a kadar, 1866-1874-1875-1893’te depremler oldu. Fayın ayrı kollarında deprem tekerrür ediyor. Ancak periyotlarını bilemiyoruz. Bilsek, zaten tarihi de söyleyebiliriz. Sadece aradan belli bir süre geçtiğinde, ‘tedirgin oluyoruz’ diyebiliyoruz.”
-7 ŞİDDETİNDE!-
Hatay’ın en uç noktasında yer aldığı Doğu Anadolu Fay Hattı’nda (DAF) uzun bir süredir deprem olmadığını ve burada belirli bir enerjinin, stresin biriktiğini anlatan Prof. Görür, yaptığı tahminler için, “Bana ‘Nokta atışı ile Elazığ ya da Bingöl depremini bildi’ diyorlar. Halbuki ‘bilimsel olarak uzun süredir deprem olmuyorsa buralarda bir şeyler bekliyoruz’ diyoruz.” şeklinde konuştu. Şu anda da endişeye sevk eden yerler olduğunu da kaydeden deprem uzmanı Görür, Erzincan ile Karlıova arasına dikkat çekti ve, “Şimdi küçük deprem oldu, ama riski azaltmadı. 7 mertebesinde deprem bekliyorum. Bu, deprem riski azaltmak yerine, 7 büyüklüğündeki olabilecek depremi öne çekmek gibi etkileşim yapmış olabilir” uyarısında bulundu.
Aynı fayın Çelikhan, Erkenek arasında da tedirgin olduğunu anlatan Görür’e göre, Maraş ile Maraş’ın Türkoğlu ilçesi arasında da tedirginlik devam ediyor. Yani DAF için toplam üç yeni deprem riski bulunuyor.
-STRESİ ALMADI!-
Görür, Bingöl depreminin, küçük-orta sınıfında bir deprem olduğunu kaydetti. Ancak bunun beklediği 7 büyüklüğündeki depremin stresini almadığını, aksine tetiklediğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Küçük depremler ‘stresi alıyor’ deniliyor. Bu doğru değil. Depremler, logaritmik büyür. 5 ile 6 büyüklüğündeki deprem arasındaki enerji farkı tam 32 kat. 5 ile 7 arasındaki enerji farkı ise 32 çarpı 32 büyüklüğünde, yani 1024 kat. Yeni olan depremin, 7 büyüklüğündeki depremin stresini boşaltması için 1024 adet 5 büyüklüğünde deprem olması gerekir. Bu sefer de daha fazla zarar olur. Zaten yerküre böyle çalışmıyor.”
-SORALIM!-
Doğu Anadolu Fay Hattı’nın Bingöl adresinde yaşanan deprem, Hatay başlığında çokça sorulan soruları bir kez daha gündeme taşıdı. EXPO, Gastronomi, Sahil Yolu, Marina gibi büyük projelerle uzun vadeli planlamalar üzerinden ilerleyen kentin bir “deprem politikası” olup olmadığını sorgulayan vatandaşlar, yapı stokundan mevcut kentleşme profiline, kent yönetiminin olası bir afet durumuna ne kadar hazırlıklı olduğunu soruyor. Peki, en önemli soru mu? Toplanma alanları! Batı Antakya’nın çarpık yapılaşması içinde birbiri ardına yükselen çok katlı binaların kalabalığı içinde, toplanma alanlarımız nerede? Adresleri hangileri? Bu konuda, kim açıklama yapmak ister? Hatay Valiliği mi? Büyükşehir Belediyesi mi?
-Tamer Yazar-