Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Afrika’da Bir Mola

“En çok künefeyi özledim”

“En çok künefeyi özledim”

Murat Reis isimli teknesi ile gerçekleştirdiği dünya seyahati kapsamında, Afrika hattında yaşadığı bazı sıkıntılar ve sorunlar nedeniyle zorunlu bir mola alan Antakyalı Seyyah Selim Ekmekçioğlu ile Cibuti üzerinden keyifli bir sohbet yaptık. Yeniden yola çıkmak üzere hazırlanan Ekmekçioğlu’nun Antakya özlemine imza atan detay mı?

Ropörtaj: Tamer Yazar
Dünyayı dolaşma fikrine değindiği bir konuşmasında, hikâyenin başladığı noktaya işaret eden ve… “2015 yılının Mayıs ayında, Göcek’te bu katamaranı aldım ve oğlumun da adından esinlenerek ‘Murat Reis’ ismini koydum. Teknenin, yıllardır hayalini kurduğum dünya turuna uygun olmasını istiyordum ve aslına bakarsanız en önemli ölçütüm de buydu. Teknede, uydu telefonundan güneş paneline, gerekli tüm eklemeleri ve düzenlemeleri yapıp, hazırlandım. İngiliz duayen bir yelkencinin dediği gibi, bu işin en zor kısmı, halatları çözüp gitmekti. Teos Marina’dan yola çıktım. Yola çıktığınızda, arkası çorap söküğü gibi kendiliğinden geliyor” diyen Antakyalı Seyyah Selim Ekmekçioğlu ile Afrika’daki molasında buluştuk.
Uzun yıllar yoğun bir tempoda çalıştıktan sonra denize açılma hayalini gerçekleştirmek üzere 2011 yılında emekli olan ve 2014 yılında satın aldığı Lagoon 400 katamaran teknesi ile hayallerine doğru yelken açan Ekmekçioğlu, bugünlerde, Afrika’nın Cibuti ülkesinde, zorunlu molasında. Onu, tekrar denizlere açılmadan önce karada yakaladık ve merak edilen soruları sizler için sorduk.

Keyifli sohbetimizin ilk sorusu gelsin o zaman…

İbrahim Iğnak ve Lütfi Erman Atamer ile beraber Cibuti’desiniz. Sanırım sizi bilenler de merak ediyor. “Dünya’yı dolaşan Antakyalı” olarak, denizlerdeki yolculuğunuza bir gün “NOKTA” koyacak mısınız? Yoksa “Bundan sonraki hayatım DENİZ” mi diyorsunuz?

Dünya turunu yelkenle yapmış biri olarak, denizden kopmam mümkün değil. Hedefimde, 120 ülkeyi dolaşmak var. Bu hedefime ulaşmayı hedefliyorum.

Şartlar gereği şu an Cibuti’desiniz ve Türkiye’nin Cibuti Büyükelçisi Salim Levent Şahinkaya tarafından da sanırım dönüş yolculuğunuza kadar ağırlanıyorsunuz. Pandemi (salgın) nedeniyle dünyanın yaşadığı sıkıntıları siz de izliyorsunuz. Merak ettiğim şey, sizin yol haritanız bu durumdan ne kadar etkilendi?

Şu an Cibuti’deyiz. Bizi hiç yalnız bırakmayan ve her zaman desteğini arkamızda hissettiğimiz Sayın Büyükelçim Levent Şahinkaya tarafından ağırlanıyoruz. Koronavirüs yüzünden Süveyş Kanalı geçişimizi yapamadık ve geri dönmek zorunda kaldık. Eritre bizi kabul edince de, 8 haftalık bir alıkonulma yaşadık. Kısacası süreç uzadı.

“Murat Reis” isimli tekneniz emekliye ayrılır mı bir gün?

Sanırım, istemesem de, emekliye ayrılacak bir gün. Fakat elimden geldikçe, bu süreci uzatmayı düşünüyorum.

Kızıldeniz’deki kötü hava koşulları nedeniyle şu an Afrika’dasınız. Sizden Türkiye’ye yansıyan haberler arasında, “Bizler için oğlak bile kestiler. Oğlak, buralarda çok kıymetli misafirler için kesiliyor” detayı vardı. Zamanı gelince geride bırakacağınız bu yorgun kıta için ne söylemek istersiniz?

Bahsettiğiniz durum Eritre’de yaşandı. Burada çok gezme fırsatımız olmadı ama… İfade etmem gerekiyor ki, insanları bize çok samimi ve sıcak davrandılar.

Emekli olduktan sonra, Eylül 2017’de, “Murat Reis” adını verdiğiniz katamaran yelkenli teknesiyle Türkiye’den denize açılarak dünya turuna başlamıştınız. Bir gün, gezdiğiniz ülkeler ve yaşadığınız deneyimler başlığında kitap yazmayı ya da seminerler vermeyi düşünüyor musunuz?

Fırtına mevsiminde, Yaşar Üniversitesi’nde ve Teos Marina’da sunumlar yapmıştım. Davet olursa, tabi ki de deneyimlerimi paylaşırım. Kitap yazmayı da düşünüyorum.

Şu ana kadar denizlerde yaşadığınız en kötü an, durum, olay ne oldu? İnsanın aklına fırtınalar ya da köpek balıkları geliyor ama… Sizdeki hikâye hangisi?

Şu ana kadar çok şiddetli fırtınalar yaşamadım. Köpek balıklarına birkaç kez rastladım, ama teknenin etrafında dolaşıp gittiler. En kotu şey, Fiji’ye yaklaşırken, iki motorun ve jeneratörün çalışmaması oldu. Bunun sonucunda aküler şarj olmadı. Navigasyon sistemi kapandı. Ipad’de bulunan haritayı takip ederken, aniden kendimi bir resifte buldum. Tek başımaydım. Geceydi. Ertesi güne kadar çok zor bir gece geçirdim. Ertesi gün sular yükselmeye başlayınca, yavaş yavaş bulunduğum yerden çıktım. Çok zordu. Şanslıydım ve çıkabildim.

Afrika’daki durumunuza müdahil olan ve sizlerle de yakından ilgilenen bürokratik bir zincir de oluştu sanırım. Cibuti Büyükelçisi Levent Şahinkaya da bu anlamda sizle yakından ilgilenen isimlerin başında geldi. Bu, yurt dışındayken duygusal anlamda çok önemli sanırım. Ne söylemek istersiniz?

Cibuti Büyükelçisi Levent Şahinkaya, her zaman yanımızdaydı ve hala yanımızda. Onun yaptıklarını hayat boyu unutamam. Şöyle söyleyebilirim ki, o kanatsız bir melek.

Dünya seyahati yaparken korona yasaklarına yakalanan birçok denizci var ve siz de onlardan birisiniz. Özel olarak aldığınız bir önlem oldu mu ya da bu anlamda yaşadığınız sıkıntılar?

Korona yüzünden tüm ülkeler sınırlarını kapatmıştı. Çoğu ülkeye giremedik, yiyecek ve mazot konusunda sıkıntılar çektik.

“Koza” adlı tekneleriyle dünya turuna çıkan İzmirli Nurettin ve Ebru İşletici çifti, bir röportajlarında, “Dünya turunda, doğayla baş edilemeyeceğini öğrendik” demişti. Geride kalan binlerce mil, onlarca ülkeden sonra, doğadan sizde kalan hikâye ne oldu?

Nurettin ağabeye tamamen katılıyorum. Her zaman doğaya saygı duyacaksınız. Asla kahramanlık yapmayacaksınız. Yoksa deniz hatayı asla affetmez. Her zaman doğru havayı kollayacaksınız.

Salgın (koronavirüs) ile beraber, tekne kültürü de gelişmeye başladı. Sanırım, bağımsız tatil anlayışı ön plana çıktı ve tekne (deniz) de bu anlamda liste başı. Bu konuda insanlara tavsiyeniz ne olur? Tekne konusunda tercihleri ne olsun, nasıl şekillensin?

Tekne konusundaki tavsiyem net… Almayı düşündükleri tekneye benzer bir tekneyi öncelikli olarak kiralamaları ve ardından da, severlerse almaları. Çünkü küçük gelebilir ya da beğenmeyebilirler. O nedenle hemen alma noktasına gelmesinler. Bu arada kullanılmış bir tekne ise ilgilendikleri, en fazla 10 yıllık bir tekne almalarını tavsiye ediyorum.

Son olarak… Okyanusları gezen bir Antakyalı olarak, buraya dair en çok ne özlediniz?

Künefe gözümde tütüyor desem…

Teşekkürler…