Avcı, sözleşmeli istihdam modellerinin sağlık emekçilerini ayırmak, parçalamak işlevi gördüğüne vurgu yaptı …
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Hatay Şube Eşbaşkanı Meryem Avcı, Samandağ Devlet Hastanesi nünde yaptığı açıklamada, kadrosuz, güvencesiz çalıştırılan sağlık emekçilerinin sorunlarına dikkat çekti.
12 Haziran 2011 tarihinde yapılan genel seçimler öncesinde ve 30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimler öncesinde mevcut sözleşmelilerin kadroya geçirildiğini, ancak sonraki süreçlerde sözleşmeli istihdamın şişirilmesine ve kapsamının genişletilmesine devam edildiğini, her dönem sözleşmelilerin kadroya geçirilmesinin seçim yatırımına dönüştürüldüğünü belirten Avcı, gelinen noktada kamuya kadrolu personel alımlarının durma noktasında olduğunu ve neredeyse tüm alımların sözleşmeli personel alımına dönüştüğünü bildirdi.
Sözleşmeli Çalışma Sorunsalının; zor koşullarda sunulan ve süreklilik gerektiren sağlık hizmetlerini olumsuz etkileyen durumların başında geldiğini, sağlık emekçilerini ciddi bir gelecek kaygısına sürüklediğini belirten Avcı, çünkü sözleşmeli personelin tam anlamıyla eş durumu tayin hakkı olmadığını, sürekli aileye ve aile bütünlüğüne vurgu yapan hükümetin, sözleşmeli sağlık emekçilerinin bu haklarını yok sayarak aslında kendisiyle çelişip, çok ciddi mağduriyetleri görmezden geldiğini dile getirdi.
Sağlıkta taşeron olmaz …
Sözleşmeli çalışanın eğitim durumu mazeretiyle tayin olamadığını söyleyen Avcı, açıklamasında şunlara yer verdi: “Sözleşmeli çalışma; görevde yükselmede, tayin ve terfilerde kariyer ve liyakat ilklerini, adaleti ortadan kaldırmaktadır. 4/B’li sözleşmeli çalışan istifa ettiği takdirde bir yıl geçmeden 3+1’li olarak bile atanamamaktadır. Bunun bizler için manası hem kişinin temel hakkı olan gerekçeli durum söz konusu olduğunda istifa hakkının engellenmesi hem de ola ki istifa edersen seni 1 yıl açlıkla terbiye ederimden başka bir şey değildir. Bugün süresiz 4B kadrosunda çalışan bir sağlık emekçisi her şeye rağmen istifayı göze alıp 3+1 modeli ile atandığında, tekrardan en az üç sene daha sözleşmeli çalıştırılmaya mahkum edilmektedir. Birçok özlük hakkından mahrum bırakılan sözleşmeli sağlık emekçilerinin nöbet ücretinden %14 SGK kesintisi yapılmaktadır. Dolayısıyla kadrolu memurdan önce vergi dilimine girip kadrolu memurdan daha çok vergi ödemektedir.
Her yerde ve her zaman sağlık emekçileri olarak şunu yüksek sesle dillendirdik ve dillendirmeye de devam edeceğiz; Sağlık bir ekip işidir ve ayrıştırılamaz. Dolayısıyla sözleşmeli istihdam modelleri (4B, 3+1, 4D, taşeron, kamu dışı personeller) sağlık emekçilerini değil ayırmak parçalamaktır. Bizler biliyoruz ki bu istihdam modellerinin arkasında yatan asıl amaç sağlık hizmetlerini daha kolay özelleştirmek için çalışanları birbirine rakip hale getirmek, örgütsel bütünlükleri parçalamak, ekip anlayışına dayalı dayanışmaları yok etmeye çalışmaktır. Ama yağma yok; bizler sağlıkta emek üretenler olarak, bir ekip olduğumuzu ve ayrıştırılmaya da, sömürünün derinleştirilmesine karşı da daha güçlü örgütleneceğiz. İnsan ihaleyle çalıştırılmaz, sağlıkta taşeron olmaz.
Kadrolu ve güvenceli işin hukuksal boyutu; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 23. Maddesinde; ”Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır” der. Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır. Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır, denilmektedir. Ülkemiz Anayasanın 5. Maddesinde ise “… Kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamak” devletin temel amaç ve görevleri olarak düzenlenmiştir.
Yoksulluk ücreti üzerinde ücret istiyoruz …
Dolayısıyla bir emekçi için güvenceli çalışma haktır ve geleceğe güvenle bakmasını sağlayan tüm unsurları barındırmak zorundadır. Söz konusu unsurlar; iş güvencesi, adil gelir güvencesi, istihdam güvencesi, sosyal güvenlik güvencesi, kamu görevine girme ve görevde yükselmede adalet, örgütlenme ve toplu pazarlık hakkı başta olmak üzere sendikal hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması gibi temel başlıklar halinde sıralanmaktadır. Kamu emekçilerinin güvence zincirinde en çok yıpratılan, kopuş aşamasına getirilen halka iş güvencesi halkasıdır.
Biz sağlık emekçilerinin talepleri uzun süredir dillendirdiğimiz kamuoyu ile paylaştığımız haliyle şöyledir; Yoksulluk sınırı üzerine çekilmiş temel ücret istiyoruz, 3600 ek gösterge hakkımız artık hayata geçirilmelidir, pandemi sürecinde yaşanan perfor-mans ödemleri sırasındaki adaletsiz-likler giderilmelidir. Çok riskli iş kolu çalışanıyız ve yıpranma hakkımız 5 yıla 1 yıl şeklinde düzenlenmelidir. Sağlık alanındaki personel yetersizliği derhal giderilmeli, yeni atamalar kadrolu, güvenceli yapılmalı, 4B, 4C. 4D, sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil, kamu dışı çalışma gibi istihdam modelleri ile çalıştırılan bütün sağlık ve sosyal hizmet emekçileri hemen şimdi 4A kadrosuna geçirilmelidir.”
Mehmet ÖZGÜN