Kilis Öncüpınar Sınır Kapısı karşısındaki Babüsselame, yardımların girişine kapatılırken, Hatay Cilvegözü karşısındaki Babülhava ise 1 yıl daha açık tutulacak ve insani yardımlar yeniden başlayacak.
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi (BMGK), Suriye’ye insani yardımların ulaştırılmasını öngören, Almanya ve Belçika’nın hazırladığı sınırlandırılmış karar tasarısını kabul etti. Karar, Konsey’de günlerce süren yoğun tartışma ve müzakerelerin ardından, Cumartesi günü yapılan beşinci oylamada alındı. Alınan karar doğrultusunda, insani yardım malzemeleri, Türkiye’nin Suriye sınırındaki Cilvegözü Sınır Kapısı’nın karşısındaki Babülhava üzerinden, ülkenin kuzeybatısındaki sivil halka ulaştırılacak. Rusya ve Çin’in veto ettiği karar tasarısında, Cilvegözü ile birlikte Öncüpınar Sınır Kapısı üzerinden de yardımların gönderilmesi öngörülüyordu.
Ayrıca kabul edilen karar tasarısında, yardım programının bir yıl süreyle geçerli olması kararlaştırıldı. Geçerliliği Cuma gece yarısı dolan yardım programı 6 yıl boyunca yürürlükte kalmıştı.
-NE OLDU?-
Ülkeye insani yardımların mevcut koşullarda ulaştırılmaya devam edilmesi önerisi, Şam’ın müttefiklerinden ve BMGK’nın beş daimi üyesinden ikisi olan Rusya ve Çin’in vetolarıyla reddedilmişti. Şimdiki önerinin kabul edilmesi de, Moskova ve Pekin’in çekimser kalmasıyla mümkün oldu. 12 üye ülke tasarı lehinde oy kullanırken, Dominik Cumhuriyeti de çekimser kalan üçüncü ülke oldu.
Birleşmiş Milletler (BM), ülkenin kuzeydoğusunda yaşayan Suriyelilere yapılacak yardımlar hakkında, “cankurtaran halatı” benzetmesini yapıyor. Ancak yapılan oylamanın ardından, Konsey’den geçen yeni düzenlemenin yetersiz olabileceği endişesi artıyor.
Oylamanın ardından ortak bir açıklama yayınlayan Almanya ve Belçika, “Tek sınır kapısı yeterli değil, ancak hiçbir sınır kapısının olmaması, bölgenin tamamının kaderini tehlikeye atardı” değerlendirmesinde bulundu. Almanya’nın BM nezdindeki Büyükelçisi Christoph Heusgen ise, Rusya ve Çin’i sert bir dille eleştirdi. Heusgen, Rus ve Çinli mevkidaşlarına hitaben, “500 bin çocuğa yardımların kesilmesi talimatını veren insanlar, yarın aynaya nasıl bakacak?” sorusunu yöneltti.
Birleşik Krallık’ın BM nezdindeki Daimi Temsilcisi Jonathan Allen ise, Türkiye’nin Öncüpınar Sınır Kapısı’nın karşısındaki Babüselame Sınır Kapısı üzerinden yapılan yardımların durdurulmasının, “Suriye’nin kuzeybatısındaki 1,3 milyon insanın muhtaç oldukları yardımlardan mahrum kalmasına neden olacağını” söyledi.
Rusya’nın BM temsilci yardımcısı Dimitri Polyanskiy de oylamanın ardından yaptığı açıklamada, “Rusya, Suriye’ye insani yardımların, Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı ve ülkenin hukuki hükümetiyle koordinasyon içinde ulaştırılmasının taraftarıdır. Bu mesele, siyasileştirilmemelidir” dedi.
-4’TEN 1’E-
Suriye’ye insani yardımlar, daha önce 4 sınır kapısı üzerinden yapılırken, Rusya, geçen sene, Suriye ve Ürdün arasındaki er-Remse ve Irak ile olan El-Yarubiyye sınır kapılarını da yardımların girişine kapatmıştı. Şu ana kadar kullanılan, Kilis Öncüpınar Sınır Kapısı karşısındaki Babüsselame’den, Halep’in kuzeyinde yerinden edilmiş yardıma muhtaç 300 bin Suriyeliye yardımlar ulaştırılıyordu. Açık kalacağı kesinleşen, Hatay Cilvegözü karşısındaki Babülhava’dan ise İdlib’de bulunan 2,8 milyon kişiye yardım gönderiliyor.
-TEPKİ-
Bu arada, Suriye’de faaliyet gösteren yardım kuruluşlarının ortak açıklamasında da son sürece dair eleştiriler paylaşıldı. Konuya ilişkin açıklamada, “Hayati önemde bir sınır kapısının bu amaç için kullanılmaması, bölgede Birleşmiş Milletler’in gıda ve ilaç yardımına muhtaç 1 milyon 300 bin kişiye ulaşmayı daha zor hale getirecektir” ifadeleri yer aldı.
“Birçoğu ihtiyacı olan yardımı almayacak, can kayıpları olacak, acılar artacak” denilen açıklamada, bölgede koronavirüs vakalarının artışına ve savaşın sağlık altyapısını zayıflatmış olduğuna da dikkat çekildi ve kararın etkisinin yıkıcı olduğu vurgulandı.
İnsan Hakları İçin Doktorlar adlı kuruluştan yapılan açıklamada da, kararın, acil gıda ve ilaca ihtiyaç duyan binlerce kişiye doğrudan yardım yollarını kestiği kaydedildi.
-YARDIMLAR-
Reyhanlı / Cilvegözü merkezli tartışmalar sürerken, İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı tarafından, Suriye’nin İdlib kenti ve kırsalında yaşayan ihtiyaç sahibi ailelere son 6 ayda 78 milyon ekmek ulaştırıldığı bilgisi verildi. Bu konuda yapılan açıklama, diğer yardım kuruluşlarının endişelerini paylaşırken, bölgeye dair şunlar ifade edildi:
“Bölgedeki insanların ekmeğe ulaşmalarında ciddi sıkıntılar var. Bunları ortadan kaldırmak amacıyla çalışmalarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz. Suriye’de, 8 milyonu aşkın insan açlık sınırında yaşam sürüyor. Bu yüzden, bölgedeki 400’ü aşkın kampta yaşayan sivilin ekmek ihtiyaçlarının karşılanması çok önemli. Şu anda günde 500 bin ekmek üretim sayısını artırarak, daha fazla savaş mağduru sivilin ihtiyacını karşılamayı amaçlıyoruz. Ekmekleri, ücretsiz olarak, kamplarda ve enkaz bölgelerinde yaşayan ailelere dağıtıyoruz. Fırınlarda üretilen ve paketlenen ekmekler, ‘bozulmadan, uzun süre saklanabilir’ şeklinde hazırlanıyor. Bu yılın ilk 6 ayında üretilen 78 milyon ekmek, enkaz bölgesindeki ve kamplardaki ailelere dağıtıldı.”
-HASTALIK!-
“Yardımlar” ve “açlık” başlıkları arasında çok gündeme gelmeyen bir diğer sıkıntı ise bölgede yaşanan hastalıklar. Independent Türkçe’de yer alan habere göre, kış mevsimindeki aşırı yağmur ve soğuklar, Suriye’deki mülteci kamplarında yaşayan yüz binlerce mültecinin zor günler geçirmesine neden oldu. Kamplarda, soğuklar nedeniyle, çocuk ve bebek ölümleri yaşandı. Yağmur sularının astığı kamplarda, insanlar, aylarca çamurun içinde yaşadı. Yaz mevsiminin gelmesiyle beraber, bu kez aşırı sıcaklar kampları etkisi altına aldı. Bölgedeki kamplarda baş gösteren sıkıntı ise “Şark Çıbanı”!
Şam el Hayr Kampı’na sığınan binlerce mülteciden biri olan Muhammed el İbrahim’in anlattığına göre, şu ana kadar ailesinden 7 kişi şark çıbanı hastalığına yakalandı. “Yaşadığımız kampın durumu içler acısı. Kampta kirli su birikintisi ve kötü koku var. Ailemden 7 kişiye hastalık bulaştı ve çocuklar iyileşmiyor” diyen Muhammed el İbrahim’in çağrısı net… “Bu hastalığın yayılmasından endişeliyiz. Kontrol edemiyoruz. Sağlık hizmetine, tedaviye ve ilaca ihtiyacımız var.”
Kampın sorumlusu Adnan Kaddur da, kampta 425 ailenin yaşadığını ve hastalığın 120 aileye bulaştığını belirtti. Kaddur’a göre bu sayı her geçen gün artıyor.
-Tamer Yazar-