Akdeniz’de sular ısınıyor. Yunanistan ile buna destek veren ülkelerin sorumsuz davranışları sonucu bu ısınma giderek etkisini arttırıyor. Bu sadece iki tarafa değil tüm dünyaya zarar verebilecek duruma gelmek üzere.
Tarihten ders almasını bilmeyenlerin yaptıkları bu hesapsız davranışlar sonucu gerginlik zaman zaman had safhaya ulaşıyor.
Oysaki daha yakın zaman dilimi içerisinde, Yunanistan ile onu destekleyenlerin hangi durumlara düştükleri, kaçmak için hangi delikler aradıkları belleklerde tüm tazeliği ile duruyor.
Tarih tekerrürden ibarettir. Yine Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir özdeyişi tüm canlılığı ile önümüzde duruyor.
Bu özdeyişin gereğinin yapıldığı zamanlar ise unutulacak kadar eskiye dönük değildir.
Bunun böylece bilinmesinin tüm taraflar için yarar olacağı inancındayız.
Ancak bir hususu da belirtmek istiyoruz: Uluslararası ilişkilerde diplomasi daima ön planda tutulmalıdır.
Bu yapıldığı, diplomasinin devreye girdiği ortamlarda, kuvvet kullanma, güç gösterisi hiçbir zaman ilk tedbir olarak düşünülmez, aksine en son tedbir olarak akla gelir.
Zira bilinmelidir ki; savaşın kazanını da, kaybedeni de olmaz.
Sorunların çözümü, güç kullanılması aşamasına geldiği takdirde, elbette ki Yunanistan ve ona destek verenler bir kez daha hüsrana uğrayacaklardır.
Yine kaçacaklar, yine saklanacaklar, yine aman diyecekler ve yine attıkları adımdan geri döneceklerdir. Ama bunlar için güç kullanıldığı takdirde galip geleninde, yenik düşenin de kayıpları olacaktır.
Bu nedenledir ki Cumhuriyetin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk yurtta sulh cihanda sulh ilkesini benimsemiş ve uygulaması için gerekli altyapıyı hazırlamıştır. bu nedenledir ki; Yurtta sulh cihanda sulh ilkesi gereği yakınlarımızdaki ülkelerle olduğu gibi, dünyanın çeşitli yörelerinde bulunan ülkelerle de sorunları sulh yoluyla,anlaşma yoluyla çözmek suretiyle barış içinde yaşamayı bilmiştir.
Şimdide aynı ilkenin hatırlanması ve yaşama geçirilmesi suretiyle gerek bölgemizin, gerekse dünyanın barış içinde yaşayabilmesi için, gereken yapılmalı, adımlar atılmalı, önlemler alınmalı, müzakerelerde bulunulmalıdır.
Bunun içinde sonuna kadar diplomasi devrede tutulmalı ve görüşmelerin devam etmesi yolunda karşılıklı olumlu adımlar atılmalıdır.
Elbette ki bu yolda tek taraflı hareket etme ve karar vererek adım atma söz konusu olamaz.
Bu nedenle Yunanistan ile ona destek veren ülkeler, karşılıklı görüşmelerin yapılmasının, diplomasinin sürekli olarak devrede tutulmasının, güç gösterisinden vazgeçilmek suretiyle sorunların barışçıl bir anlayış içersinde çözümü yollarının bulunmasının yararlarını görmeli, bilmeli, anlamalı ve yaşama geçirmelidirler.
Eğer bunlar yapılır ve bölgemizdeki yangının söndürülmesi yoluna gidilirse, bundan tüm bölge ülkeleri yarar göreceği gibi ,tüm dünya ülkeleri de rahat bir nefes alacaktır.
Bir kez daha hatırlatmak gereğini duyuyoruz: Güç ve kuvvet gösterisi yerine, sulh ve görüşme anlayışı yaşama geçirilmek suretiyle sorunlar çözülmelidir.
Türkiye Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yol olan yurtta sulh cihanda sulh ilkesini daima ön planda tutmak suretiyle sorunları çözme yolunda adımlar atacağını tüm dünyaya duyurmalıdır. Bu kararlılığını tüm dünyaya duyururken içerde de muhalefet partileri ile de yapacağı görüşmeler sonunda dış siyasetteki birlikteliğin sağlanması yoluna da gidilmelidir.
Buna karşılık Yunanistan tarafı da, bölgenin bu karışık durumunu görmeli ve atarım, tutarım, yıkarım, keserim anlayışı yerine barışçıl bir anlayışla hareket etmek suretiyle sorunun çözümü yolunda olumlu adımlar atmalıdır.
Eğer bunlar yapılır, sorunun barışçıl yönden çözümü için olumlu adımlar atılırsa, bundan sadece Akdeniz bölgesi ülkeleri değil tüm dünya yarar görecektir.
Bir kez daha hatırlatıyoruz: Akdeniz’de sular ısınıyor.
YORUMLAR