Kadim Kent… Medeniyetler Şehri… Dinlerin başkenti… Tarih ve kültür emanetlerinin coğrafyası… Peki, finalimiz mi? Antakya kent merkezindeki eski bir Roma’nın çöp içinde kalmış son hali! Peki, utansak mı? Hatta düşünsek mi?
2019 Mayıs ayında gerçekleştirilen ve kentin tüm dinamiklerinin katılım gösterdiği Hatay 2018-2023 İl Turizm Stratejisi ve Eylem Planı Çalıştayı’nda il turizminin mevcut hali sorgulanırken, neden hak edilenin alınamadığı başlığında eleştiriler paylaşıldı. Bu konuda söz alan Vali Rahmi Doğan’ın o günkü eleştirisi ise oldukça net oldu.
“Göreve başlayalı 6 ay oldu. Göreve ilk başladığım gün de söylemiştim. Hatay, turizmden hak ettiği payı almıyor. Bunun için de çaba sarf edeceğiz. Bugün de Hatay hala daha turizmden gerekli payı alamıyor. Dün Antalya, gelen turist sayısıyla tarihinin rekorunu kırdı. Bu, şunu gösteriyor… Bu konuda demek ki bir trend var ve Türkiye, bir cazibe merkezi. Turizm anlamında dünyanın dikkatini çekiyor. Diğer turizm beldelerimiz buradan hak ettiği pay alırken, biz; hem deniz turizmi hem inanç turizmi, hem kültür turizmi olarak buradan hak ettiğimiz payı alamamış olmamız, sorgulamamız gereken bir durum.”
-489 GÜN-
Çalıştay’ın konuşmacılarının ortaya koyduğu tabloya çok sayıda problem iliştirildi, sıkıntılar paylaşıldı, olması gerekenler tartışıldı ve hak edilen payın kent adına alınması için yapılması gerekenler konuşuldu ama… Eldeki son fotoğraf, aradan geçen 489 günde Hatay adına neyin değişip neyin değişmediğini oldukça net bir şekilde ortaya koydu.
Antakya’nın trafiğe kapalı Hürriyet Caddesi’nin hemen giriş kısmında bulunan ve burada yapılan bir alt yapı çalışması sırasında keşfedilen, o günden bugüne nasıl korunacağı ya da paylaşılacağı konusunda ortak bir tavır geliştirilemeyen eski bir Roma mimarisinin bugünkü halini izleyenler, kentin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nü göreve çağırıyor.
Plastik şişeler, yenenlerden arta kalanlar ve daha fazlasını izleyenler, Antakya gibi kadim bir kente bu tablonun yakışmadığını ifade ederken, eldekinin nedenini sorguluyor.
-SAHİPSİZLİK!-
Konuya ilişkin konuşan bir turizmci ise “Utanmalıyız” derken, eleştirisini şöyle paylaşıyor:
“Yanından geçip gidiyoruz. Bakıyoruz, ama görmüyoruz. Yanında mola alıyor, içtiğimiz sigaranın izmaritini içine fırlatıyoruz. Yetmiyor… İçtiğimiz su şişelerinin plastik atıklarını da içine atıyoruz. Atıştırmalıklarımızdan kalanlar da aynı yerde. Zaten ne bir tabela, ne bir işaret var. Kimse ne olduğunu bilmiyor, öğrenmiyor, merak etmiyor ve kötü olan da, bu sahipsizlik normalleştiriliyor. Normalleştirilen bu yalnızlığın sebebinde duran resmi kurumlar ise asıl sorumlular! Müdahil olmuyorlar. Eksiği tamamlamıyorlar! Yanlışa ortak oluyorlar. Ama bir toplantı olduğunda da, her konuşmalarının sonunda alkışı alıp, yerlerine, mutlu mesut oturuyorlar. Peki, bu kent mutlu mu? Sorun bir kendisine? En çok da eski Roma’ya! Caddedekine!
Bence, ne yapsınlar, biliyor musunuz? Bir kamyon toprak getirsinler ve o çukuru doldursunlar. Sahipsizliğimizi kapatsınlar. Utancımızın üzerini örtsünler. Zaten yokmuş gibi davranıyoruz, bari buna bir nokta koysunlar.”
Tamer Yazar