Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bir çocuğun hikayesinde durduk…

Hatay’dan Kilis’e, ÖTEKİ olmak…

Hatay’dan Kilis’e, ÖTEKİ olmak…

Suriyeli sığınmacılara karşı beslenen önyargının nedenleri üzerinde durmadık, nefret söyleminin yarattığı tahribata ise hiç değinmedik. Ama bizler, bu başlıkta Hatay’da çok şey duyduk, çok şey okuduk.

Yerel seçimler döneminde, Hatay’daki yerel idareciler tarafından sık sık ‘ötekileştirilen’, artan nüfusları üzerinden ‘tehdit’ olarak işaretlenen ve açık açık ‘istenmiyorsunuz’ denilen Suriyeli Sığınmacılar noktasında paylaşılan son hikaye, söylemlerin yol açtığı yeni yaşamlara işaret ediyor. Bu defaki yaşam, sadece 7 yaşında.
Yaşananları paylaşan kurum, İstanbul merkezli Mülteciler Derneği…
“Ailesi ile birlikte 3 yıl önce Suriye’den Türkiye’ye gelen 13 yaşındaki Muhammed, doğum kaynaklı bir işitme sorunu yaşamakta. 2 yaşında anlaşılan bu durum nedeniyle koklear implant kullanan Muhammed’in işitme cihazı, işitme engelliler okulunda arkadaşları tarafından darp edilmesi sonucu kırıldı. Yüksek maliyetler nedeniyle yeni bir işitme cihazı alamadıkları için de, Muhammed, okuldan ayrılmak zorunda kaldı. Türkiye’de üretilmeyen ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan implantın kırık parçasını yurtdışından temin edebilecek bir firma ile görüştük. GIZ’in maddi desteği ile kırık parça, Muhammed’in kulağına yeniden takıldı ve Muhammed, 8 ay sonra yeniden duymaya başladı.
Bu süreçte maalesef konuşması zayıfladı ve okuldan ayrı kaldığı için de arkadaşlarından geri kaldı. Muhammed, şimdi babasıyla birlikte yeni okuluna gidiyor, arkadaşlarına yetişmek için çok çalışıyor ve tekrar duymaktan dolayı çok mutlu olduğunu söylüyor.”
-KAYBOLDUK!-
Yaşananları bizimle paylaşan, Antakya’da ikamet eden genç bir Suriyeli devam etsin eldeki için…
“Benzer örneklerinin; Hatay’da, Kilis’te, Gaziantep’te, İstanbul ya da İzmir’de yaşanmaması için bir sebep yok. Var mı? Alt yapısı yapılmış, hazırlanmış bir nefret bu. Savaştan kaçan insanların çaresizliğinde, içimizde biriken kötülerin kurbanı oluyoruz aslında. Oysaki çalışıyoruz, sizler gibi. Hatta evini, işini, aşını kaybedenler, bugün çöplerden ekmek parası çıkartıyor, hemen her gün. O çaresizliği izlerken, kahroluyorum. Kendi ülkemin çocuklarının, karınlarını doyurmak ve ailelerine bakabilmek için düştükleri duruma baktıkça, kahroluyorum. Bir yerde okumuştum. ‘Kaybolan Nesil’ diyordu orada. Biraz böyleyiz galiba. Kaybolduk. O nedenle nefrete ve öfkeye değil, sevgiye ihtiyacımız var.”  Tamer Yazar