Hangi konuya eğilseniz, hangi sorunun çözümü için çare aramaya kalksanız bir yangınla karşı karşıya kalıyorsunuz.
Öyle ki ekonomiden sağlığa, eğitimden çarşı pazara, büyük alışveriş merkezlerinden semt bakkalı ve manavlarına, pazarlardan el arabacısına kadar her yerde ve her konuda bir sorunla karşılaşıyor, bir mutsuzluk ve umutsuzluk tablosunu karşımızda görüyoruz.
Elbette ki bu tür sorunlar ve çözüm bekleyen konular sadece ülkemize özgü değildir.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde ve çeşitli ülkelerde de bu tür sorunlarla karşılaşıldığında çözüm yolları elbette ki aranıyor ve o yöne doğru adımlar atılmaya çalışılıyor.
İşte böylesi ortamlarda sorunlarla karşı karşıya kalanlar, yangının etkisinde kalanlar, gördükleri olumsuzluklara karşı yasaların ön gördüğü ölçüde ve şiddete başvurmamak koşulu ile görüşlerini dile getirmek suretiyle, sorunların üstesinden gelebilmek için yönetenlere yardımcı olmaya çalışırlar.
Bunun en yarar sağlayan örneği de özgürlükçü demokrasileri benimseyen ülkelerde görülür. Demokrasilerin var olduğu ülkelerde, sorunlarla karşı karşıya kalanlar konuşarak ve yazarak görüşlerini açıklamak ve çözüm yollarını da önermek suretiyle sıkıntının üstesinden gelebilmek için kendilerine düşeni yaparlar.
Bunun içinde özgürlükçü demokrasilerde suskun bir toplum yerine yazan ve konuşan bir toplum var olur.
Ülkemizde de çeşitli konularda çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalınmaktadır.
Vatandaşlar bu sorunlarla karşı karşıya kaldığında, umutsuzluğa kapılmak, mutsuzluk havasına girerek kendi içine kapanmak suretiyle durumu kabullenmek yerine, konuşmak ve yazmak suretiyle çözüm yollarını açıkladıkları ve bu yolda atılması gereken adımları gösterdikleri takdirde, sıkıntının üstesinden gelebilmek, çeşitli alanlarda var olan yangını kısa sürede söndürmek daha kolay olur.
Bu nedenle özgürlükçü demokrasilerde suskun toplum yerine, konuşan, yazan ve böylece düşüncelerini açıklamak suretiyle sorunların üstesinden gelebilmek için hem yol ve yöntem göstermek, hemde düşüncelerini açıklamak suretiyle varsa yanlışları anlamaları, hatalı tutum ve davranış içerisinde olanları uyarmak suretiyle yurttaşlık görevini yerine getirirler.
Eğer konuşan toplum yerine suskun toplum modeli yaşama geçirilirse, bu takdirde böylesi bir ortamda kimsenin yakınmaya, ah ve vah etmeye hak ve yetkisi olamaz.
Konuşacaksınız ki sorunların ne olduğu görülsün, anlaşılsın.
Konuştuğunuzda çözüm yolları üreteceksiniz ki, bu önerdiğimiz çözüm yolları içerisinde hiç olmazsa bazıları yaşama geçirilmek suretiyle var olan yangının söndürülmesine yardımcı olunsun.
Yine gördüğünüz yanlışları, yapılmaması gerektiği halde yapılmak suretiyle oluşan olumsuzluklara büyük katkıları olan hatalı tutum ve davranışları açıklayacaksınız ki; o yanlışı yapanlar, o hatalı tutum ve davranış içinde bulunanlar durumun farkına varsın ve doğruya yönelik adımlar atabilsin.
İşte bunun içindir ki; özgürlükçü demokrasilerde suskun toplum olmaz.
İşte bunun içindir ki; özgürlükçü demokrasilerde bireyler konuşarak fikirlerini açıklar ve yol gösterici olurlar.
İşte bunun içindir ki; özgürlükçü demokrasilerde şiddete başvurmamak koşulu ile herkes düşüncelerini serbestçe ifade etmek suretiyle sorunların çözümüne katkıda bulunur ve yardımcı olur.
Bu nedenle suskun kalan, konuşmayan, düşüncelerini açıklamak suretiyle yanlışlara işaret etmeyen, hatalı adım atanları uyarma gereğini duymayanlar, şikâyet etme hak ve yetkisine sahip olamazlar.
Bunun içindir ki; özgürlükçü demokrasilerde, konuşan toplum özlenir, istenir ve var olur…
YORUMLAR